diyelim çocuk bekliyorsunuz ve henüz alınabilir bir dönemdeyken çocuğun çok büyük bir ihtimalle özürlü olacağını öğrendiniz. ya zihinsel özürlü, ya fiziksel özürlü ve bu özrü doğal olarak hayatını etkileyecek... doğru olan bir tutum var mıdır bilemiyorum. bir insan olarak onunda yaşam hakkı var denilebilir ancak bir yandan da sağlıklı bir birey için bile hayatta kalmanın, insanca yaşamanın bu kadar zor olduğu bir dünyaya, kendi içimizde ki 'etik' bir takım duygular nedeniyle, onu getirmek ve hayatı boyunca acı çekmesine sebep olmak ne kadar doğru geliyor? bir anne baba benim evladım o, hayatı boyunca ona ben bakarım yemem içmem onu iyi ederim diyebilir, çocuğundan vazgeçmeyebilir ancak bu durum o çocuk, o insan için ne kadar doğru olur?
--------
bilmiyorum böyle bir soru ne kadar doğru oldu, aramızda varsa böyle arkadaşlar lütfen beni yanlış anlamasınlar. amacım sizleri kırmak ya da hor görmek asla değil. ancak yaşadığınız ya da yaşadıkları zorluk ne kadar kabul edilebilir (yaşayan açısından) kestiremiyorum. yanlış bir sözüm olduysada affedin.
Bugun ayni sey uzerine konustuk. Onun mutlu olup olmadigini belirli durumlarda bilememek de mumkun olabilir.
Ama her seyi gectim, ben sey diye dusunuyorum, ebeveynleri öldügünde o cocuk ne yapacak? Yani ne kadar durumun iyi olsa da vs senden sonra kimsenin senin kadar titiz, duyarli vs davranacaginin garantisi yok.
7 milyar insan var .hala çocuk yapacak kadar bencilken bide özürlü çocuğu bu dünyaya getirmek...
Ne çocukmuş be...
kilit nokta: alınabilir dönem.
Hocamın kızı böyle bazen değişik şeyler yazıyor, geçen gün mesela çocuğundan sonra ölmek için dua eden anne olmak gibi bir şey paylaşmıştı düşününce gerçekten çok zor bir durum, ben aldırılması taraftarıyım, hayatı gerçekten de çok zorlaştırıyor özellikle anne için. Benim kuzenim böyle eğer başında birisi durmazsa teyzem namaz dahi kılamaz, tuvalete bile gidemez zira anında kalkıp ne bulursa onu aşağı atıyor. Babası da çok ilgisiz tüm yük anneye binmiş durumda, içinde olup görünce daha da iyi anlıyorsun yani ne derece zor olduğunu. Allah herkese sağlıklı evlatlar nasip etsin.
aldırtırdım eşime.
evet o çocuğun da yaşamaya hakkı var fakat bir yerde vicdan muhasebesi yapmak gerekiyor, o çocuğun hayattan zevk alma ihtimalinin ne kaadar düşük olduğu ortada, üstelik çocuktan önce dünyadan göçüp giderseniz o çocuğa kim bakacak, bu fikir dahi insanın beynini kemirir.
açıkçası doğduktan büyüdükten sonra çocuğum hakkında üzülüp endişe duymaktansa onu bu dünya ile hiç tanıştırmam.
belki de doğru olan budur.
benimde aklıma takılan, o çocuğa kimin bakacağı probleminden çok (ki önemli bir nokta elbette) böylesine bir zor hayata onu mahkum etmek ne kadar doğru olur sorusuydu. sonuçta dünyaya gelmek bile onun seçimi değilken, ki geldiği dünya böylesine bir yerken, birde onu bu dünyayı hepten çekilmez bir yer haline getirecek olan bir engelle gelmesine göz yummak ne kadar doğru bilmiyorum.
Ben de bakacak kişiyi geçtim, bütün zorluklara rağmen belki de sorma şansımız olsaydı bebek yaşamayı, bir hayata sahip olmayı seçerdi. Belki de böyle olacağıma hiç olmasaydım derdi. Çok zor bir durum karar vermek için
alınabilir dönem 'den sonrasını yarım yamalak okudum. alınabilirse aldırırsınız, alınamıyorsa zaten bazı şeyler için çok geç kalınmıştır artık. ha engelli olunca doğmasına on dakika kalmış, iç organları, sinir sistemi ve beyni tam anlamıyla oluşmuş çocuğu aldırmanıza imkan veriliyorsa -hem de bu ülkede- o ayrı, onu bilmiyorum. onun dışında "bir de ona sorabilseydik.." dramasına lüzum yok, sorabileceğiniz evrede aldırtmıyorlar zaten normalde.
Ana babalar daha çok "ben öldükten sonra kim bakacak" diye düşünüp aldırabiliyorlar. Yani bakıma muhtaç bir çocuksa ana-bana vefat ettikten sonra engelli çocuk kimlerin eline kalacak? bunu düşünmek biraz korkutucu.
yani benim kastım daha çok zihinsel engelli veya fiziksel olarak kendi başına bir işini halledemeyecek kadar engelli olan çocuklar hakkında.
Engelli olduğu ve karşılık verip şikayet edemediği için kendi babası ve abisi tarafından tecavüze uğrayan insanlar var.
"Çocuklarınız sizden gelirler ama sizin değildirler."
Sen çocuğa senin karnında büyüyor diye seninmiş gibi bakarsan, ya da senin değil ama bir tanrının kulu gibi bakarsan ve o tanrı ve kültürün o çocuğu aldırmayı cinayetle eş görüyorsa işin zor. Aldırmazsın. O çocuk büyük ihtimalle hayatı boyunca tarif edilemez binbir eziyet ve güçlükle yaşar, annesi babası kardeşleri büyük ihtimal vicdan, suçluluk, suçlama, utanma ve bilemeyeceğim başka duygularla büyütür.
Büyük ihtimal diyorum, çünkü bence nadir de olsa sağlıklı beklenirken bir özürle doğan, aileye sadece mutluluk getiren, kendi de mutlu yaşayan çocuklar da var. (İstisnai bir örnek vereyim: www.quora.com Ama karşınıza Türkiye'de engelli/özürlü doğan 100 çocuğu ve ailesini alın ve bakın. Sanmıyorum ki çoğu durumundan memnun olsun.
Doğru, yanlış çok tartışmalı olur bu konuda. Doğru ve yanlış dediğimiz şeyleri de biz, inancımız, kültürümüz oluşturuyor. Ama o çocuğun, anne/babanın, kardeşlerin, toplumun sağlığı için gerekli olan, aldırılmasıdır. Aldırmayan da ömür boyu sürecek, birkaç kişinin yaşayacaklarının sorumluluğunu aldığını bilerek ve isteyerek aldırmamalı. Birileri yasakladığı için değil...
benim kastettiğim pepelik, şaşılık, körlük gibi bir özür değil, benim kastım (@innerbliss'in de dediği gibi) daha çok zihinsel engelli veya fiziksel olarak kendi başına bir işini halledemeyecek kadar engelli olan çocuklar hakkında.
ama tabi o da konunun başka bir yönü...
Ben aldırırdım, vicdanım da hiç sızlamazdı. Ha tabii burada benim kararımdan çok eşimin tutumu önemli. Aldırmak istemezse aldırmazdık ama benim tercihim aldırmaktan yana olurdu. Böyle bir durumda yaşam hakkı tanımak insanı bir davranıştan öte bencilce bir hümanizm bana göre.
çocuğunun engelli olacağı söylendiği halde sapasağlam doğuran iki kişi tanıyorum
her şeyi geçtim, sırf bu ihtimalden dahi aldıramazdım herhalde
@1 ustteki: ne yani ben de cocugun engelli oldugu soylendigi halde doguran ve gayet de engelli doguran birini taniyorum. napicaz simdi? anekdot uzerinden istatistik cikarilmaz. koskoca mantik disiplini var.