projelerim var. kimse siklemeyecek belki ama uygulamaya konulsa çok güzel olurdu gibime geliyor. siz ne diyorsunuz projelerime?

1. ünversitede fakülte adı altında öğretim yapan bölümlerin hepsini -tıp, vet. diş hek. eczacılık hariç.- 3 yıla indirmek. yaz tatillerini kısatırsanız rahat rahat biter. para, emek, zaman kaybı. isteyen üni. hazırlık koyar... genel kültür, yan alan gibi dersleri tamamen isteğe bağlı hale getirip bölümleri sadece alan dersleriyle doldurmak. üniversitedeki tüm sınavları komisyon sınavı şeklinde yapıp ne olduğu belirsiz, bilimsel olmayan sorular soran ibne akademisyenlerin önüne geçmek. kimya sınavında üniversitedeki tüm kimyacılar soru hazırlayacak.

2. üniversiteye öğrenci seçiminde şimdikinden daha duyarlı bir puanlama sistemine geçmek. lys deki puan türlerini 10'dan -11 de olabilir- 30'a çıkarmak. mf-1 ile mf-2 arasında bir puan türü daha olsa daha adil bir seçim olacağı muhakkak. bu düzenlemeyle öğrencilerin gireceği sınav sayısı da değişmiyor. böylece söz gelimi iktisatla işletme aynı puan türüyle öğrenci alırken iktisat birazcık daha matematik ağırlıklı puanı kullanabilir.

3. akademik kadro seçiminde mülakatı tamamen elimine etmek. eski öyp sistemine yakın bir sistemle, pedagoji sınavını da ağırlığa dahil ederek yeni bir puan türü oluşturmak. öğretmenlik tecrübesi olanlara öncelik vermek. yine bu kadro seçiminde tamamen merkezi alımlara geçmek. maksat şunu önlemek: www.memurlar.net

şimdilik bu kadar. yağma, talan, ya ben lan.... oylar bana...

 

1- sınavları bir komisyona hazırlatmak yerine üniversitelere idari ve mali özerkliklerini vermek daha efektif bir çözüm olur. her okul ve hocalar arasında rekabet ortamı olur ve kalite artar. okullar arası rekabetin arttığı bir ortamda bilimsel olmayan soru hazırlayan akademisyenler zaten barınamaz. barınsa dahil öğrencilerin toplu şikayeti ile incelemeye alınır ve hakkında bir şeyler yapılabilir. şu an ki sistemle istediğin hocayı istediğin yere şikayet et, arkalarında kapı gibi devlet var.
ayrıca genel kültür derslerini ortadan kaldırmak da iyi bir fikir değil çünkü daha türkçe yazı yazmasını bilmeyen adamlar liseden mezun oluyorken bunu üniversiteden kaldırırsan, (sayıları gittikçe artmakta olan) kendini ifade etmekten aciz üniversite öğrencileri ortalığı doldurur. 12 sene türkçe öğrenemeyen adam bir sene daha türkçe dersi alsın canım, ne kaybı olur.
tabi burada ilk söylediğim gibi üniversitelere özerkliklerini verirseniz zaten türkçeyi ful çekmiş adama hiç bir üniversite tekrar türkçe dersi koymaz.
ama genel, vasat durumdayken, bu dediğiniz daha vahim sonuçlara yol açabilir.

2- bu gayet mantıklı geldi bana.

3- ilk seçenekte söylediğimde bununla benzeşiyor. türkiye'de torpil korkusu yüzünden "mülakat" kelimesi bile insanın umutlarını kırmaya yetiyor ancak proust örneğini vereceğim.
proust, kendini bir kişiye ifade etmekte çok zorlanan bir kişi olmasına rağmen dünyanın en iyi roman yazarıdır.
sınavlar yeterince elemine edici olmadığı için mülakat ne yazık ki gerekli.

ekonometri okuyan adam

proust dediğiniz gibiyse bu mülakatın da gereksizliğini desteklemiyor mu? proust gibi adamı mülakatla elerler o zaman?

şu anda üniversitelerde genel kültür dersleri var ama yrd. doç'un bile dilekçe yazarken bir ton yazım yanlışı yaptığına bizzat şahit oldum. mezun olduğum fakültenin dekanı çok iyi bir kadındı. onla birebir yaptığım görüşmelerde de kadın aynı şeyleri söyledi. demek ki yetmiyor genel kültür dersleri. hem hadi 1 ders türkçe dersi olsun ne olacak. ama inkılap tarihi, bilmem ne bilgisi, zart zurt... gerçekten gereksiz.

ya ben lan neyse

tamam, proust konusunda verdiğim örnek iki tarafa da çekilebilir haklısınız. ancak akademik kadro seçiminde iyi bir yazar olmak kadar kendini ifade edebilmek de önemlidir. bilim bir kişinin yaptığı bir iş değildir zira, onu önemli yapan şey sürekli olmasıdır.
kendi bilgi birikimini yeni kuşağa aktarırken iletişim sorunu yaşayan biri bu sürekliliği nasıl sağlayabilir?
ayrıca, bilim adamı olmak için akademide hoca olmak da zorunlu değil. eğer çok yetenekli ve bilgiliyse bunu öğretim üyesi olmadan da zaten devam ettirebilir.

dilekçe yazamayan hocaların varlığından bende haberdarım. bu gibi şeylerin lisede falan halledilmesi gerekiyor.
ali nesin bir eğitim sempozyumunda şöyle demişti, "türkiye'nin bütün eğitim sorununu bir kaç bomba ile çözebilirim".
eğitim sisteminde ve müfredetta çok önemli reformlar gerekiyor. atama bekleyen 40 bin hocayı atamak yerine cari olarak öğretmenlik yapanların kalitesinin sorgulanması gerekiyor. orayı halletmeden akademiyi korkarım ki halledemeyiz.
ve bence uzun vadede ikisini de halledemeyeceğiz.

ekonometri okuyan adam
1

mobil görünümden çık