dünyanın en saçma ama can sıkıcı problemini yazıcam şimdi. sevdicek kişisi yemek konusunda fazla nazlı. en basiti evde mikrodalga fırın varken yemekleri ille ocakta ısıttırır mikrodalganın ısıttığı yemek güzel olmuyomuş ona göre. o görmeden mikrodalgada ısıtıp masaya getirirsem bilmeden yiyo anlamıyo bile. ama gördüyse bu çok kurumuş ocakta ısıtsaydın keşke tadıyla yeseydik vs demeye başlıyo.

yaz gününde bile çorba içiyo ve çorbasının kaynar olması konusunda takıntılı. çorbayı da son dakikaya bırakıp o telaşeye katmayı sevmiyorum. işten gelince ilk işim çorbayı yapmak oluyo. yemeğe oturmaya yakın ısıtıp getiriyodum ille en son çorbayı yap ben çok kaynar içmeyi seviyorum diyo. bunu misafir varken de istiyo ama. kimse o kadar kaynar sevmiyo, insanlar iki saat çorbanın soğumasını bekliyo onun nazı yüzünden. ben de çareyi önceden diğerlerimizin kaselerine koyup onunkini iyice kaynatıp yemeden hemen önce sofraya getirmekte buldum. ama zaten misafir telaşı varken bi de onun kendine has isteklerde bulunmasına sinir oluyorum işimin üstüne iş katıyo diye. biz bizeyken yapsın eyvallah da hep özel muamele peşinde.

malum ramazan ayı oruç da tutuyoruz artık. zaten gün boyu aç durunca açlığa alışmış oluyoruz çok yemek yiyemiyoruz. tek derdimiz su içmek oluyo iki bardak su içince de yemek bile aramıyo gözümüz. bunu kendisi de biliyo. her akşam yarına çorbayla salatayla geçiştirelim ziyan oluyo yemekler demesine rağmen ertesi gün daha öğlen olmadan telefon edip akşama şunu yapalım şunu yiyelim demeye başlıyo. bak yiyemicez yazık günah diyorum, yapmaya üşeniyorum demiyosun da falan diyip üste çıkmaya çalışıyo. yav he he diyip malzeme alıp yapıyorum ben de suratını çekmemek için.

işin kötü tarafı işten gelince zaten gücüm kalmamış oluyo. yoğun çalışan insanım, gün içinde çok yoruluyorum. oruçlu da olunca iyice pilim bitiyo. işten gelince 1 saat kadar uyuyup öyle yemek hazırlamaya başlıyorum. fakat kendisi en basit yemeği bile zorlaştırmaya bayılıyo!

mesela dün biber dolması yapayım dedim zeytinyağlı, serin serin yeriz. normalde içini kavurup biberleri doldurup tencerede pişiriyorum ben, annemden de öyle gördüm. tutturdu önce biberleri yağda kızartalım, sonra tencerede pişirelim en son fırına atalım. ya dedim ben bi dolmayla bu kadar uğraşırsam yanına çorba, makarna, salata da istiyosun gel yardım et o zaman yetişmicek yoksa. kalmış iftara 1 saat hepsini son dakika beyan ediyo. en son tamam ben dolmayı hallederim sen ötekileri yap dedi, içeri gitmiş uyumuş ben de sonradan farkettim. iftara yarım saat kala artık kızartmalı yapamayız yetişmez sen bildiğin gibi yap dedi onu da bana kitledi sofrayı kurdu sadece. benim iki ayağımı bi pabuca soktu durduk yere.

bugün de iş çıkışı kediyi vet.e götürücez akşam 8 buçuğa doğru anca evde olcaz. dünden konuştuk buzlukta döner var gelirken lavaş alırız, döneri pişiririz yanına domates yeşillik turşu vs koyar dürüm yapar yeriz anca o yetişir iftara diye. dünden çorba da var zaten ikisi yeter dedik anlaştık.

az önce telefon etti diyo ki ben yanına pilav istiyorum dürümden vazgeçtim dürümle doymam. vakit az yetişmez zaten yorgun gelcez pilavı da yarın yersin dedim bisürü konuştu kedi için bi saat yol yürüyosun bana bi pilav yapmak mı zor geldi şimdi diye.

tek tek bakınca çok basit problemler ama hem iş yorgunluğu, hem orucun verdiği sinirle iyice gerilmeye başladım. kavgacı bi insan değilim çemkirmek istemiyorum o yüzden ama ben bişey demedikçe daha da sınırları zorlayıp üstüme geliyo gibi. dayanamayıp çıngar çıkarcam en sonunda.

ne yapiim, tatlı dille daha kaç kere anlatabilirim bilmiyorum. her iftardan sonra bak bi sürü şey istedin yine kaldı yemekler diyorum. evet yaa yarın az yapalım diyo ertesi gün yine aynı şeyleri yaşıyoruz. ben mi abartıyorum yoksa abartılacak bi durum mu çıkamadım işin içinden

edit: adamı iyice gömmüşüm gibi oldu normalde böyle değil, oruçluyken bu hale geldi. normalde yemeğe de temizliğe de yardım eder ama yeni yeni böyle huylar edindi.

edit 2: anne evinde hiç şımartılmadı üstelik. ısıtmaya üşendiğinden buzdolabındaki soğuk pilavın üstüne ketçap döküp yiyen adamdı ne ara masterchef oldu ben de anlamıyorum ipin ucu birden kaçtı.

 

fazla nazlı. o kadar yemek istiyorsan sen yap de. bu havada kaynar çorba mı içilir ayrıca. oruçluyum yapamıyorum, sende yardım ett falan de.

sutlu nescafe

Bu adam 24 saat yemek mi düşünüyor allasen? bu ne?

Tamam akşama ne yemek yapılır diye düşünülür de biberin içine kadar hesap yapıyorsa allah yardımcın olsun. Abartmıyorsun.

Bir şey söylesen de değişmez bence, hem yardım etmiyor hem de anca direktif veriyor, en uyuz insan tipi.

Hayır bir de sen şu an evde bile değilsin gün içerisinde her gün arayıp yemek siparişi verecek aşamaya geliyorsa tutmasın bu adam oruç filan.

neferkitty

tebrikler, bencil bir sevgiliniz var.

pokerface

az ye de bir uşak tut diyebilirsin mesela. tatlı dille bir yere varamazsın.

tiny penny

kendi yapsın sen niye yapıyorsun

rock n roll

kusura bakma ama bu nasıl sevdicek? bu kadar meraklı ise kendi yapsın biraz da. ikiniz de çalışırken seni hizmetçi gibi kullanmasını dert etmiyosun da yemek seçmesini mi dert ediyosun?

elorelia

sevdiceğin bi temiz dayak yesin kendine gelsin.

okurken içim şişti. peygamber sabrı var sende. bence sen de yorgunum de yat gitsin. bakalım iş başa düşünce karnı acıkınca ne yapacak

kullanicadi

Bende de benzer bir sorunlu var. bütün yemekleri anne evindekiyle kıyaslar, yemeğin olmazsa olmaz malzemelerini eleştirir, bir de dediğin gibi aynı saatte eve gelmemize rağmen o salona ben mutfağa şeklinde görev dağılımı yapar. (evlilik nasıl bir şey merak edenler için söyleyeyim %80 de durum bu)
ben ara ara çıngar çıkarıyorum, çok yoruldum bugün sen gelmiyorsan mutfağa ben de yapmıyorum diyorum, dışarıdan söylüyor kuzu kuzu.
bencil diyen arkadaşa katılıyorum, onlar bencilse bizim de öyle olmamız lazım. ben lavaşlı istiyorum, başta öyle planladık şimdi değiştiremem canım çekti, sana da bir lokantaya uğrayıp bir porsiyon pilav paket yaptıralım dersen vazgeçip lavaşa dönebilir. ya da kediyi bir kişi götürsün diğeri evde kalıp pilav yapsın diyebilirsiniz.
off gerçekten okurken de düşünürken de daraldım, halini çok çok iyi anlıyorum.

Aman Sen de

evet herkesin de yazdığı gibi normal değil. nasıl bir insan anlamadım. ayrıca kendi özelimde konuşursak hayatta en nefret ettiğim şey yemeğe bu kadar önem veren, sürekli aç ve yemek düşünen insanlardır. yani acıktı mı hayatta daha önemli şey yoktur onlar için. elleri ayakları titrer bir sinir bir uyuzluk. ağzına çarpacan böylelerinin.

neyse konuya dönünce, hayatınız ortak ve hizmetçisi değilsiniz. ben çalışıyorum eşim genellikle evde, ve ben yemek yapmıyorum. sevgiliyken de yapmazdım, evlenince de. bu benim görevim değil. bir kadının görevi erkeği beslemek olamaz. ortaklaşa bir şeyler hazırlanır. kimin vakti varsa o bir şeyler yapar. hele bir de bu şekilde naz yapsa o kaynar çorba onun kafasından aşağı iner. daha da dokunmam elimi sürmem ne yerse yer.

siz gerçekten aşırı iyi niyetliymişsiniz, ona rağmen bu muameleyi görmenize üzüldüm.

bir tek bu durum oruç öncesi de mi böyleydi onu merak ettim. eğer oruçlu ve çok acıkıyor diye böyleyse bir nebze sizin için sevineceğim ama adamın doğal hali buysa sadece yemekte değil birçok konuda sizin hayatınızı zorlaştıracak bir yapıda gibi gözüküyor.

kaputt

abla sen onun hizmetçisi misin ya? ne istiyosa kendi yapsın. kim tahammül eder buna ya..

shotgunwoman

bir de artık annelerimizin yaşadığı gibi bir hayat kalmadı. onlar sabahtan akşama evdelermiş, erkekler çalışırmış, haliyle anneler de ne pişireyim ne yapayım diye düşünüp yaparmış. artık bu yok ama. bunu bekleyen de daha çok bekler. sen sabahtan akşama kadar çalış yorul. bir de eve gel hizmetçilik yap.. yok öyle bir dünya. he tabii çamaşırı yıka as, ne bileyim bulaşık vs topla, bir iki atıştırmalık hazırla, evi arada bir sil süpür el mahkum yapıyoruz. ama bu abartılırsa ve senin asli görevin gibi algılanmaya başlarsa, senden bu beklenir olursa o zaman orada bir sorun var demektir. bunu kabul etme.

kaputt

ha burada açlığa dayanamama, el ayak titremesi ya da sinirlilik hali bir sağlık problemi; açlık kan şekeri, şekere yatkınlık gibi ölçümler yaptırmalı bu durumdakiler.

Aman Sen de

bana göre bir evlilikte hem erkek hem kadın çalışıyorsa, ev işleri (yemek, temizlik vs) ortak olmalı. erkek ev işlerine ortak olmak istemiyorsa yardımcı kadın tutulmalı. veya kadın isterse çalışmayı bırakabilir.
öyle hem dışarıda iş, hem evde iş olmaz. benim için bariz ayrılma nedeni.

ben asla yapamazdım bu kadarını. önce tatlı dille, olmadı sert dille konuşup yukarıda yazdıklarımı söylerdim. olmadı yemek yapmayı bırakıp ne yapıyorsan yap derdim. çekilmez bir dert.

peggy

Bir noktada sertçe ayar vermeniz lazım. Çok şımarmış, annesi olmuşsunuz.

afush

@aman sen de, haklısın bu da bir durum ama kastettiğim daha çok bencilliğin getirdiği bir telaş. yani sağlık sorunu olan değil de. yani dünyada bir tek kendi aç ve kendi yemeli herkes de o an onun yemesi için çabalamalı. sabahtan akşam ne yiyeceğini detayına kadar düşünmeli. ama şunu şunu yemezsem olmaz yani çünkü bıldırcın yumurtası benim asli besinim filan diye takılan manyaklar.
bunlarla ne dışarı çıkılır ne program yapılır, mümkünse uzak durmak gerek hayatının her alanında.

kaputt

evlerinde kusursuz bir geyşa kesilen kadınların burada atıp tutması da çok grotesk.

devorgilla the gunslinger

bu kadar naza, bu kadar şımarıklığa rağmen hala sabrediyosan ve verdiğin en büyük tepki buraya açılmaksa valla seni tebrik ederim. cidden ederim ama. ağır sabır varmış sende.
bak ben yemek yapmayı severim, sevgilim, eşim, misafirim vs olsun evde, işten de gelsem harala gürele yemek yaparım, ne söylenirim ne gocunurum ama bu davranış pek de hoş değil. biberleri önce kızart, sonra tencerede pişir, sonra da fırına at. yanına da çorba, makarna, salata yap falan dese kusura bakma vereceğim ilk cevap "yarak var yen mi?" olurdu. sonradan ben yaparım deyip uyumasını falan saymıyorum bile. onun için ayrıca bi küfür ederdim.

kedi için bi saat yol yürüyosun, bana bi pilav bile yapmaya eriniyosun demiş lan, paşama bak.. o kedinin hangi nazını çekiyosun ki bu kadar? sanki "hanım bugün wiskas alma proplan al, ama önce fritözde kızart, sonra dolaba koy soğusun, sonra tekrar ısıtıp üstüne de ciğer koyup nutella sür" mü diyo amk? (gerçi eşiniz kedi olsa kesin derdi, o ayrı akjsdf) kendi bokunu bile kendi hallediyo yavrucak.

reso aga

Eşinizin annesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz hayırlı olsun.
Evliyim ve çok absürt yemekler yemek isterim, acıkınca sinirli agresif olurum.
İstediğim yemekleri kendim eşimin yardımıyla yaparım, zaman zaman bana bırak da derim. Bahsettiği durum sağlıklı bir durum gibi gözükmüyor. Bir erkek olarak daha dirençli olduğumuzu ve kadın tarafının daha çok yorulduğunu düşünürüm çalışma koşulları da göz önüne alındığında. Şöyle de bir örnek vereyim, bizim off günlerimiz zaman zaman farklı olur, eşim ya da ben evde olurum, diğerimiz çalıştığı gün, o zaman eve gittiğimde masanın hazır olmasını beklerim, o da bekler. Bahsettiğiniz tavırların düzelmesi nasıl sağlanır bilmiyorum açıkçası. İnşallah bu tek örnektir. Bunun devamı, hafta sonu ben arkadaşlarla takılıcam sen evi temizlersin, bana da don lazım onu da halletler de varsa sıkıntının büyüğüdür. Bir insanla evlenirken onun yanında yer almaya söz verirsiniz, onun kulu kölesi olmaya değil. Umarım her şey gönlünüzce ve güzel olur.

Amiral Bristol

@kaputt anladım canım senin demek istediğini de diğeri de bir bilgi olarak dursun dedim ;)

Aman Sen de

oha kızın açtığı başlıktan, şikayet ettiği kelimelere kadar hepsi tatlılık içeriyor lan, kendini tutuş tarzına hasta oldum, muhteşemsin. çemkirmekten ziyade iyi ve zamanlamalı bir laf sokuş herşeyi halledebilir.

kozm

rock n roll +1

ayrıca evlilik bence böyle değil. olmamalı. ben de çalışıyorsam o da çalışıyorsa evde de iş bölümü olmalı. ben yemek yaparken o ayaklarını uzatıp tv izliyorsa belki ilk zamanlar kadınlar bunu seve seve yapar ama bir yerden sonra gıcık olmaya başlar. o da mutfakta yemek yapmalı. biri çorbayı yapıyorsa diğeri yemeği biri salata yapıyorsa diğeri tatlıyı yapmalı falan. temizlikte de biri odaları süpürüp siliyorsa biri de tuvaleti-banyoyu ovmalı. biri çamaşırları makinaya atıyorsa diğeri asmalı. bulaşık makinasını doldur boşalt bile aynı şekilde. ama ben bunu yaptım sen de bunu yap! gibi değil de eşler birbirine karşı vicdanlı ve merhametli olarak söylenmeden yapmalı bunu. evlilikleri en çok zedeleyen şey bence bu bencillik oluyor.

kakao

Sadece ramazana ozgu bir durumsa ki oyle demissin bayrama az kaldi zaten idare ediver.

halitkin

çok özür dilerim ama bahsettiğiniz kişinin erkek, sizinse kadın olduğunuz aklıma bile gelmedi yazının sonuna kadar.

bence buraya yazmanıza gerek yokmuş. insan sevdiği için her şeyi yapacağı gibi 5665472665415 çeşit yemek de yapar. belli ki siz de bu özveriye sahip bir insansınız zaten.

ama ne zaman ki ekşi duyurudan akıl isteyecek noktaya geldiğinizi fark ettiniz, anlayın ki o işin suyu çıkmış. edit'lerinizdeki rasyonalize etme çabalarınızla beraber tekrar değerlendirmenizi öneririm. gerçekten normalde böyle değil mi? gerçekten sadece oruç tuttuğu için mi oldu? gerçekten normalde başka türlü de şimdi mi bozuldu? gerçekten tek sorun bu mu? gerçekten başka şeylere sıçramadı mı? sıçramasından korkmuyor musunuz?

konuşmaya karar verirseniz kolaylıklar dilerim.

bir garip melek

seni ev işlerini yaptırdığı kölesi gibi görüyor.

ikinizde çalışıyorsanız onun yemeğe temizliğe yardım etmemesi lazım, ikinizde çalışıyorsunuz iş bölümüyle ikinizde ev içinde görevleri olmalı, ev içinde yaptıkları lutuf gibi adlandırılmamalı.

kuzey li

Ben kendimi nazlı sanıyordum, benim nazım sevgilinin nazının yanında ilk görüşte sevişmek gibi kaldı. Herkes söylemiş zaten, eğer bir şeyler istiyorsa elini taşın altına da biraz onun koyması gerek artık.

Bir yandan lieutenantmono'ya hak veriyorum. Eğer elini o da zaman zaman taşın altına koyuyorsa, eğer birbirinizi karşılıklı şımartıyorsanız; o da arada böyle şımarıversin gitsin. Ne olacak. Atıyorum, sen ona yemekler yaparsın, onun da uğraştığı başka şeyler vardır ve gül gibi geçinir gidersiniz. Ancak, yazıdan sinir harbi noktasına geldiğine inanıyorum. O yüzden bundan sonraki kısım, eğer kafanda "O da beni şımartıyor arada" konusunda tam tersi bir yerdeysen veya "Külkedisi oldum kendi evimde" diyorsan, çileden çıkmak üzereysen anlamlı olacak.

İki arkadaşım ile laflıyorduk. Biri dedi ki "Evlenmek istemiyorum, aynı evde yaşamak istemiyorum. Temizliği, yemeği gözümde büyüyor. Ben kendim için yapmıyorum ki bunların hiçbirini. O benden bekleyecek ama". Diğeri dedi ki "E çöp evde oturacak değilsiniz, aç billaç kalacak değilsiniz. Ortayı bulduktan sonra sorun ne?". İlk arkadaş evlendi, mutfaktan çıkmaz oldu. Diğeri "Ben seninkinin nazlı çocuk olduğunu nereden bileyim. Cinderella yaptık seni, evliliğe ikna edelim derken" demişti. Annem de bütün gün mutfakta, bütün gün yemeğin başında. Çalışırken de emekli iken de böyleydi. Anneme üzülsem bile 45 yıllık evlilikten sonra kuralları değiştiremiyoruz, dengeleri öyle kurmuşlar ve artık kimse durumdan şikayetçi değil. Ama yıl 2015, sizin birlikteliğiniz isterseniz bu denge ile kurulur, isterseniz başka bir denge ile kurulur. Ancak bu denge de yeni yeni oturmaya başlamış gibi. Bu içinize siniyorsa, bu denge kalır böyle. Doğruluğunda veya yanlışlığında değilim, her evin kendi dengesi var. Biz onu yargılayamayız aile içi şiddet olmadığı sürece. Kadın bunları yaparken tatmin olup kendini kadın gibi hissediyorsa, o onun bileceği iş.

Ramazan yüzünden böyle diyorsun da, Ramazan'dan sonra da buna alışırsa üstüne kalıverir bu görev. Becerebildiğin ve altından kalkabildiğin için yapışır sana en alasından bir görev, bir iş olarak ve muhtemelen o da düşünmez senin yorulduğunu. Düşünmez demeyelim de, sen patlamadan, ağlamadan, zırlamadan algılayamaz. Ne hissettiğini hissedemez. Görev diyorum çünkü artık "Yiğidim yesin, yiğidimin damağına erisin yemekler. Ben de mutlu olayım" noktasını geçeli birkaç bin kilometre olmuş; yiğidini boğazlayacak noktaya yakınlaşmışsın. Şu an onun gözünde "Sevdiceğim benim sevdiğim yemekleri yapıyor, az yoruluyor ama ben mutlu olunca, o da mutlu oluyor nasıl olsa. Ben de onda yardım etmek niyetindeyim ama Ramazan Ramazan çok yorgunum. Neyse artık, yarın yardım ederim"den ve yarın da aynı döngünün tekrarlanmasından ötesi olduğunu sanmıyorum. Şu anda çocuk gibi, eli kolu bağlı gibi. Niyetinin kötü olduğuna inanmıyorum ama nasıl ki biz çocukken annemiz bizi çektiğinde onu üzdüğümüzü anlamıyoruz, o da öyle gibi gibi. Tatlı dille olmuyorsa, evliliğin tadı tuzu olan kavgalar bugünler için var; birbirinizi boğazlayın diye değil de, bir noktada yeniden uzlaşılsın, bir tarafın rahatsız olduğu denge bozulsun ve yeni bir ortak denge kurulsun diye var. Ne istediğinizi ve sizin için nereye kadar zevk, nereden sonrasının "kullanılmak" olduğunu siz biliyorsunuz; o da bilsin. İçinizden çıngar çıkarmak geliyorsa, bırakın ve çıkarın. Kavga etmek sağlıksız bir şey değil ki! Ağlamak istiyorsanız ağlayın, çıngar çıkarmak istiyorsanız çıkarın, yasal olan her yoldan dökün içinizi. Böyle sadece size yazık değil ki, keskin sirke küpüne zarar. Belki size hak vermesi veya anlaması için böyle şeylere ihtiyacı var; belki de siz ona daha önce farkında olmadan bir şeyler yaptınız, onun hıncı böyle çıkıyor. Altından ne çıkacağını biz de bilmiyoruz ki. Bakalım neler çıkacak.

aychovsky
1

mobil görünümden çık