oncelikle diyanet isleri bakanlik degil, direkt basbakanliga bagli kendi tuzel kisiligi bile olmayan bir kurum.
onun haricinde diyosan genelde kiliseler bagimsiz olur mesela hiristiyan agirlikli gelismis ulkelerden soz edersek.
Batıda gelişmiş ülkelerde daha ağırı bile var.
Bağımsız kliseler adeta lobş şirketleri gibi çalışıyor.
benim bildiğim devlete ait bir kurum yok çoğunda. düzenleyen kanunlar var ama devlet ait din kurumu yok.
bildiğim bu kapsamda yok. fakat diyanet'in çok çok önemli bir vazifesi var türkiye'de. orta doğu'da sık sık islami olduğunu iddia eden büyük-küçük terör örgütlerinin ortaya çıkmasının sebebi, dini başıboş bırakmış olmaları. öyle olunca, her ufak caminin hocası, kendi müridlerini topluyor; oradan güç devşirip, iktidar odağı haline gelmeye çalışıyor. bunun için dini eğip-bükmekten; yeniden yorumlamaktan hiç çekinmiyor. birbiriyle rekabet halinde olan bu 'tarikatlar' daha köktenci kim yarışına başlıyor (zira iktidarı kutsala bağlayınca, marjinalleştikçe, ılımlı olan cazibesini kaybediyor).
durumu gözünde canlandırabilmen için: biraz 1900'lerin başında sağın yükselişini hayal edebilirsin (ülkeyi ben daha çok seviyorum kavgası). bir diğer örnek de holiganlık (takımımı en çok ben severim kavgaları). insan denen canlının, ait olma hissine çok ihtiyacı var. dolayısıyla din öyle bir vazife görüyor, kaygının olduğu yerde.
tarikatlar bizde de var ama düşün ki devlet bu kadar kontrol altında tutmasa, onlar da eskaza tehlikeli bir şeyhe denk gelip, birer silahlı güç odağına dönüşmeye çalışabilir. normal çalışan bir hücrenin, yanlış dna sentezi ile kanser hücresine dönüşme ihtimali gibi.
çok cevap gibi olmadı ama arka planı budur işin.
krysrn +1
türkiye'de bağımsız kilise tarzı yapılanmalar olursa sağlam radikalizm döner. en azından şu an kontrol altında.
ama şu var diyanet bu sıralar din-devlet ayrımının dışına çıkıyor, konumunu bilmesi lazım. iki ucu bilmemne işte bu konu.
devletlerin kurumsal yapısında bakanlık, başkanlık vb. dini bir yapı olmasa da, dini toplulukların, cemaatlerin kurumsal olarak tanınırlığı var.
genellikle tabi kiliseler oluyor bu. çeşitli eğitim, kültür, sosyal hizmet vs. alanlarında doğrudan faaliyet gösterebilme imkanları var. direk kiliseye bağlı okullar filan.
türkiye'de bir dini cemaatin filan, resmi olarak ''cemaat'' sıfatı ile, bu tip faaliyetlerde bulunması engellenmek için diyanet işleri başkanlığı kuruluyor zaten. (ha uygulamada tartışılır ama en azından diyanetin kuruluş gerekçesinde bu var)
avrupa da durum daha vahim aslında
kiliseler bağımsız ve her doğan kiliseye vergi ile direkt bağlı ister müslüman ol ister ateist kiliseye vergi veriyorsun.
bundan çıkma hakkın var tabi ki 18 yaşından sonra dava açabiliyorsun
ancak çıkınca kilisede evlenememe gibi çocuğunu vaftiz edememe gibi olaylar var :)
@croswell Yanlis biliyorsun + soyledigin celiskili. Avrupa'da(neresindeyse artik) sanki insanlar dogduklarindan itibaren 18 sene boyunca kiliseye vergi vermek zorundaymis gibi anlatmissin. Halbuki aslina suradan bakilabilir: en.wikipedia.org
Kisacasi kimi ulkelerde sadece belli dini organizasyonlar bu vergiyi topluyor, kimisinde devlet kendisi topluyor ve ilgili coktan secenekli(hangisini sectiysen) kurumlara dagitiyor (hinduysan hindulara gidiyor paran, katoliksen katoliklere) veya para devletin kendisine kaliyor(dini gruplara uye degilsen ve ulkende boyle bir uygulama varsa) veya ateistsen kilise vergisi vermiyorsun.
Diyanetin avrupali karsiligini bulmak da zor, belki en yakini Church of England'dir. Ama bizimki gibi mantiken her dini temsil etmesi gereken bir kurumun, bir dinin sadece tek bir mezhebinin kurallarina gore isler yapmasi, digerlerini dinden saymamasi kabul edilemez, bunun yerine 6000 cemaatimiz olsun daha iyi, en azindan kendi iclerinde para toplar ne yaparlarsa yaparlar -ki bugun bile 1000 tane seyh su bu vardir. Su anki durumda, croswell'in guya avrupada varmis gibi anlattigi sistem Turkiye'de var. Ister ateist ol ister mormon, verdigin vergi Sunnilere yariyor sadece ve sadece. Ustelik bu toplanan paranin nasil carcur edildigi de ortada.
Cumhuriyetin devletin dini yoktur deyip mezhepcilik yapmasi o zamankilerin halt yemesi, bence ulkedeki ahlaksizliklarin onemli bir sebebi.
Yari-avrupali geldi; @croswell'in soyledikleri gercekdisi. Hatta bir kismiyla Turkiye'yi anlatiyor.
Soruyada cevap vereyim, yok. Church of England, bazi anayasalarda devlet dini vb ibareler var. Ancak bunlar tamamen sekli ve gecmise yonelik saygidan kaynaklaniyor. Bu kurum ve cesitli ibareler olsa bile, gercek anlamda laikler. Yani tek bir mezhebin otekiler ustunde ve devlet nezdinde yaptirim gucu yok.
Sorunun cevabi biraz "devlet" sozcugunden ne anladigina bagli. Devlet cok kabaca belli sinirlar icinde yasayan, bir arada olma iradesindeki insanlarin, bireysel ya da kucuk topluluklar halinde hayata geciremeyecekleri, cogunlugun yararina ve gerekli isler yapmak icin varolan bir kurum. sinirlarin savunulmasi, yol yapmak gibi isler bunlara guzel ornekler. devlet bu isleri yapabilmek icin senin gelirinin ya da emeginin bir kismini vergi olarak aliyor. bu islerin gorulmesini sagliyor. bu idealde tabi.
turkiye'yi dusunursen bu ulke sinirlari icinde farkli milliyetten, farkli dinlerden, farkli irklardan insanlar var. devlet bunlarin hepsinden vergi aliyor. yol yaptigi zaman bunlarin hepsi faydalaniyor. ulke sinirlarini korudugu zaman bundan hepsi faydalaniyor. bunlar arasinda anlasmazliklar oldugu zaman aralardaki anlasmazliklari karmasa olmadan, mahkemede cozmeye calisiyor. bundan da herkes faydalaniyor. bu dediklerim de teoride tabi.
simdi turkiye gibi farkli dinlerden insanlarin yasadigi bir ulkede, sen butun dinlerden, musluman, hiristiyan, musevi, ateist, budist hepsinden para toplayip bunlarin yalnizca birisine hizmet eden bir kurum kuramazsin. ya hic birisi icin boyle bir kurum kurmayacaksin ya da hepsine benzer hizmetler saglayacaksin. boyle yaptigin zaman musevi vatandas gelir derki "haci sen benim parami aliyorsun, karsiliginda bana hizmet saglamiyorsun". ustelik turkiye'de boyle bir kurumun basindaki adam abuk subuk aciklamalari ile cogunlugun uyesi oldugu inancin diger inanclar uzerinde daha ustun oldugunu, yine cogunluk olmayan inanclarin inananlarinin da cogunlugun inancinin kurallarina gore yasamasi gerektigini savunan aciklamalar yaptiriyorsun ya da yapmasina izin veriyorsun; aha iste bu muz cumhuriyetliginin gostergesidir.
daha fazla uzatmadan toplamaya calisayim. diyanet turkiye'de devletin din uzerindeki denetimini saglamak icin, yeni kurulan devlette, cahil insanlarin dini kullanip guc elde etmeye calisanlarin guc elde edip, ulkenin altini oymamasi icin kurulmus bir organizma. yerine gore etkin bir arac. ancak devletin kendisi dini kullanip guc elde edenlerin elinde olunca bu muhteremlerin konumunu saglamlastirmaya yarayan bir seye donusuyor. yine uzamaya basladi, dogrudan soruya cevap vereyim; adam gibi demokrasilerde vatandasin hepsinin vergisi ile, vatandaslarin arasindaki bir etnik, dini, irk topluluguna hizmet veren kurum olmaz. muz cumhuriyetlerinde olur.