göl kıyısına hemen bir tesis kurup deli dumrulculuk oynanıyor.
deniz kıyısı desen hakeza.
avrupa'da da durum böyle mi?
insan her yerde insan da diğer yerlerde yasalar türkiyediki kadar izin vermiyordur.
bir nevi kan alırlar durumu.
Değil. Hamburg diye bir yer var mesela, şehrin ortasında kocaman bir göl, adamlar çevresini tamamen parkla ve yeşillikle çevirmiş. Millet koşuyor, bisiklet sürüyor, birasını içiyor. Hatta ücretsiz tuvalet ve içme suyu koymuşlar. Cenevre hakeza, göl çevresine kurulmuş şehir, ama göl hep yürüyüş yoluyla çevrilmiş. Aklıma gelen örnekler bunlar şimdi bir çırpıda, ama Avrupa'da katiyen böyle değil.
simdi yalniz sunu bir ogrenelim, o adam orayi isletmek icin kiraladigi ve insanlar gelsin diye yol actigi icin siz gidip de "lan para aliyorlar" derseniz olmaz :)
yani o adam orayi isletmese belki siz oraya kadar gidecek yol bile bulamayacaksiniz.
piknik ve motocross sever biri olarak istanbul anadolu yakasindaki neredeyse butun ormanları karis karis gezmisimdir.
hic de oyle dogal ortama girerken para vermedim.
he ama ailecek gidiyoruz, arabanin gotu de yere degmesin dedigimizde parali girişi olan bir yere gidiyorum.
erzurumda tortum şelalesinin yakınında piknik alanı işleten götveren bildiğin kamu yolunun kenarına park etmek için dahi para istiyordu.
istanbul ayrı bir ülke olmuş amk. taşrada her yerde durum boktan. kaldı ki piknik alanı doğal haliyle güzel. oraya yol olmasa da olur. kamu yolları gerçekten yetiyor. yarım saatte patikadan gidiver ne olacak.