Yaşadığı ylları, sosyoekonomik yapısuını, arkadaş çevresini, bilgi donanımına katkıda bulunmuş olabileceği kitap film dergi eğitim seviyesi gibi araçları düşünerek.
Bu olayda da başlıkta yazdığım gibi, tayyip filan soya sütünden çıkmış ak kaşık. Paralelin savcısı dava açıyor sahte belgelerle, muhalefet sahte şeyler üzerine bu kadar gidiyor. Sıfırlar görüntüler tapeler hepsi sahte. Yani bir bakıma vicdanı rahatlatmak içni uydurulan şeyler gibi.
Ders çalışmaya başlayacak öğrencinin ders çalışmamak için beyninin ürettiği oyunlara benzetiyorum, temizlik yap odayı düzenle git ekmek al gel tarzı.
Aslında bir şeye dine partiye futbol takımı gibi şeylere sıkı sıkı sarılan insanlarda bu olay çok görülüyor. Et yiyenlerin et yeme olayını öyle yaratıldık,et yemezsek ölürüz gibi içi boş argümanlarla kendilerini rahatlatmalarına benziyor.
Bu olay üzerine devam edersek yiyor ama çalışıuyor olayı o var, o ayrı bir şey.
Yani sonuç olarak sorumu sorayım da soru olsun, acelen ne, bekle Firuze?
anlamaya çalışırken o kadar güzel empati yapmışsın ki, hatta empati yaparken kendi o kadar çok kaptırmışsın ki, kendini onların yerine koyup orda kalmak istemiş, hatta ordaymışcasına savunma bile yapmışsın.
tebrik ederim. psikolojide içinde bulunduğun durum için mirror effect gibi bir şey deniliyordu yanılmıyorsam.
Ahaha :) siyasi anlamda bütün bu genç dinamizmi ders çalışmamaya bahane olarak görüşüne hayran kaldım :)
Öncelikle tarafsızlığımı belirteyim. Hiçbir şeye inanmıyorum, inanamıyorum. Balyoz yalanlandı, ergenekon hakeza. Onlarca belge, ses kayıtları vs. Bugün akp yolsuzluğu olarak adlandırılan olaylar vs. Neye inanmalı, neye inanmamalı kestiremiyorum ben. İnandığım tek şey hükümet devrilmesinin ne hükümet içindekilerine, ne devirenlere ne de başka birine zararı olmayacak. Zararın en büyüğünü millet görecek. Bunu 1980 darbesi, 28 şubat olayında gördüler, gördük. Suçu kesinlikle savunamayız. Suçlu her kimse cezasını illaki çeksin lakin öncelik vatan - millet.
sözde elit ne ya. bıktım lan bu mağdur geyiğinden.
ayak üstü toplum sevmek isteyen yapıştırıyor eliti. köy enstitüsü mü elitti? cumhuriyet öğretmenleri mi elitti? bir ülkenin bağımsızlık hedefiyle yeniden inşası mı elitti lan?
bal tutan parmağını yalar diyen toplum darwin'in merdiveninde ilk basamaktan da aşağıya düştü, kendi kuyusunu kazdı, yeminlen müstahak hepimize.
heyecanlı heyecanlı kendi kaderini tayin hakkından, inanç özgürlüğünden bahsediyoruz. mağdur olmadığımızı gasp etme kapasitemizle ölçüyoruz. ne yaptınız ki diyenler sattı sattı bitiremedi. bozacı şıracı yargıcı öldürdü şimdi hançeri saplama sırası onlara geldi. sırtlansan işbirliğin de bir yere kadar, seni yücelten şartların ipi boynuna da geçirir. çitayı öldürmen bu gerçeği değiştirmiyor.
bal tutan. sanki domuzdan kıl koparıyor. kimi, neyi talan ettiğini sanıyorsalar artık. yurttaşlık bilincinin olmayışı işte böyle bir şey. kul olmaya mahkum olduğunu sanırsan, bildiğin tek ilişki biçimi oysa, efendi olmanın yollarını ararsın çünkü eşit olmanın değil. neden?
anayasadaki haklarını hiç bilmediğinden.
hiç savunma gereği duymadığından. bilmediğinin nesini savunacak.
devlet erkini kötüye kullanan hükümetleri devlet zannetmekten. görevini kötüye kullanan memurun sırtını sıvazlayınca kurnazlık başarısından pay kaptığını zannetmekten.
kafanız kesilince mağdur olamadığınızdan. mağdur olabilmek için önce yaşamak gerektiğinden. yakılmış yazarların dili olmadığından, mesela.
gözünün önündeki tarihi reddetme lüksü olanın varlığının da reddedilmesi kaçınılmaz olur.
ulus olamadık gitti arkadaş! 3 etnik kimliğimden hangisine yatırım yapmaya başlasam da Türk olmaktan kurtulup bir şey olsam, para ettirsem? hangi dini seçsem de sırtımı refaha erdirsem. Allah öyle istiyor desem, rahatlasam, çalıp çırparken.
Çita öldü, sırtlanlar arasındaki ortaklık bozuldu. Herkes sırtlan olamaz. Sevgili halkım özenedursun, futbol takımı galibiyeti ve bonservisleri alır, sen de uzaktan mal mal kendi başarın addeder sevinirsin, maç biletlerini ödemeye devam edersin.
Koca bir ülke Stockholm sendromlu yemin ederim.