Teşekkürler
Edit: tikler yarına iyi geceler tekrar sağolum
Hem okudum hem izledim. Liberalizmle bağlantısını hiç düşünmemiştim ama şimdi şöyle bir tahminde bulunayım: siyasal liberalizm demek devletin topluma en az seviyede karışması, toplumun devletten negatif özgürlük çerçevesinde korunması demektir. Dolayısıyla bireysellik ön plandadır. Devlet tarafından bir binada kaderlerine terk edilen kör insanlar hayatta kalabilmek için oyunu bugüne kadar içinde yaşadıkları liberal toplumun kurallarına göre oynamaya kalkarlar yani bencilce, dayanışmadan. Hatırlarsanız tuvaletler çok pisti kimse umursamıyordu. Daha sonra işte dışarı çıktıklarında da herkes etrafı yağmalamaktadır. Bir grup insan da birbiriyle yardımlaşarak hayatta kalıyordu.
Uzun zaman önce okuduğum için detaylar üzerinden fazla örnek veremedim ama genel hatlarıyla liberal toplumu eleştirmiş yazar.
öncelikle burada muhtemelen klasik liberalism değil mesele. John Rawls diye bir amca var. internette John Rawls ve bu kitabı google scholarda beraber arat. orada bi makale çıkıyor "original position in Jose Saramago's Blindness" diye. ben de merak ettim okuyorum şimdi =) okuduktan sonra sana yardımcı olabilirim sanırım.
şimdi okudum yazacaklarım umarım yardımcı olur. kitabı yeni bitirdim ben de bir de bu aralar john rawls okuyordum iyi geldi. önce liberalism geyiğinden başlıyorum. john rawls un iki kitabında(a Theory of Justice ve Political Liberalism) bahsettiği mevzular klasik liberalismden farklı. bütün o social contract teorilerinden filan da yararlanıyor ama bizi burada ilgilendiren bir konsept var o da original position diye adlandırılan durum. Rawls un dediğine göre eğer bizi bir araya getirseler ve hepimiz aidiyetliklerimizden ve kimliklerimizden kurtulsak ya da bunları bilmesek ve temel haklar konusunda karar vermemiz istense adil oluruz. şöyle diyelim atıyorum siyahilere seçme seçilme hakkı vermeyelim diye bir karar çıkmaz çünkü hiçbirimiz gerçek dünyaya döndüğümüzde siyahi olup olamayacağımızın kararını veremeyiz. şimdi bu varsayımsal bir oyun ama kitapta insanlar kör olunca bir bakıma o kimlikler kayboluyor veya bu kimlikleri gizlemek çok kolay. bunu bir kenara alalım.
kitaptaki diğer önemli bir mevzu ise yemeklerin paylaşımı. bunu politik dile oturtursak temel kaynakların paylaşımı burada bir şekilde güven oturtmak lazım. birileri yemekleri adil olmayan birşekilde dağıtabilir veya el koyabilir. burada işte rawls un adalet kavramı giriyor. ona göre bir topluluğun bir arada var olabilmesi için adalete gereksinim vardır. olmadığı durumlarda kaos olur vs. unutulmamalıdır ki insan kazançlarını maksimize etmek ister ama bu amaç çoğu zaman diğer insanların çıkarlarıyla çatışır. eğer well-ordered bir toplumda yaşamak istiyorsak bunların bir şekilde düzenlenmesi gerekir. burada da işte anayasalar vs. devreye girer.
biraz dağınık bir yazı oldu farkındayım ama temel mevzu şu topluluğun bir arada var olabilmesi için bütün bireylerin eşit ve özgür olmaları gerekir. eğer bu şartlar sağlanmıyorsa sağlıklı bir toplumdan bahsedemeyiz. şimdi diyeceksin ki bunun neresi liberalism. rawls amerikada sosyalist olarak bile tanımlanmıştır zaman zaman ancak adam köküne kadar liberaldir. buradaki eşitlik mevzusu daha çok temel haklar üzerindendir. saat geç olduğu için yazım ve dilbilgisi hatalarından ötürü özür dilerim. umarım bir şekilde yardımcı olabilmişimdir.
Hepinize teşekkür ederim çok zahmet etmişsiniz ne kadar teşekkür etsem az dostlar çok güzel şeyler oluştu kafamda biraz daha kavradım sayenizde çok sağolun, hakkınız ödememez :)