selamlar. çalıştığım iş dolayısiyle her yaştan insanın dertlerine ortak olabilme şansına sahibim. bir gsm operatörünün müşteri temsilcisiyim. hergün yeni bir kişilik çıkıyor karşıma, hmm eyvallah diyorum lakin çözemediğim ve mantığıma sığmayan ve üzüldüğüm zamanlar da oluyor. çalıştığım yerde de eski bir çalışanımdır. diğer çalışma arkadaşlarım bilemedikleri ya da emin olamadıkları konularda gelir danışır. yönlendiririm felan eyvallah. lakin hala benim dahi çözemediğim insan profilleri çıkıyor. örneğin bugün 65 yaşında olduğunu söyleyen bir kadın geldi. işlemlerini yapabilmek için bir kaç soru sormam gerekiyor kendisine ki gerçekten o kişimi yoksa fake birimi diye, şirket politikası..

neyse ben sordukça teyzem asileşiyor, türlü türlü asileşmeler ki bunları yazmayacağım zira konu bu değil. hep merak ettim çağrı esnasında bu 65 yaşındaki abla neden böyle yapıyor? neden dolayı mutsuz? mutsuz olsa bile 65 yaşında bir insanın 14 yaşında bir çocuk gibi ilgi bekleyip, trip atması doğal birşeymi diye düşünüyorum. normalde kendisinden daha yüksek yaşlarda kişiler ya da daha alt yaşlarda kişilerde geliyor ve hiçbir kişisel duygusunu belirtmeden yapılacak işlem için bizleri yönlendiriyor ve işlemlerini yapıyoruz gidiyor, teşekkür ediyor. lakin bazen böyle yaşını basa basa söyleyip de ilkokul çocuğu gibi davranışlar sergileyen insan profilleri de oluyor. bu kişilere çağrı esnasında üzülüyorum, neden böyle yaptığına dair.. muhakkak birşeyler olmuşta, kişi bu kadar düşmüş diyorum..

baya bi dağıldı konu ama.. dur baştan okuyayım bakayım, anlatabilmişmiyim derdimi ben :)

neyse güzel gitmişim, devam.. :)

soru şu; yaş ilerledikçe insanlar zamanında tatmin edemedikleri egolarını bastırabilmek için utanılacak şeyler yapabiliorlarmı? bu insanlar gerçekten çokmu fazla? bu insalara nasıl davranılmalı? hadi bizi siktiret. müşteri temsilcisi olarak kimseye haddini bildirmek gibi bi hakkımız yok ama, en azından birazcık da olsa farkındalık sağlamaları açısından onların psikolojilerini anlayabilmek istiorum.

edit:
soru 2: diyalog esnasında kendime bilinçaltımda şu soruyu soruoyrum hep; acaba o yaşta bende öylemi olacağım? cevap şu şekilde belirleşiyor: öyle olabilirsin de olmayabilrisinde, bu yaşamın seni götüreceği yöne bağlı. ama öyle olursam ben sıkar giderim bu dünyadan. zira kime hak ki, böyle acımasızca saldırma hakkını kendinde bulmak. ya da benmi çok minörüm aga? bu hayatta biraz majör mü bakmak lazım olaylara? birde işyerimde sürekli insanlar atılıyor, bi ben kaldım. herkes atılırken bana övgüler geliyor. böyle devam et deniliyor. eyvallah diyorum gene ama nasıl devam edeyim? diyorum kendi kendime. neysem oyum işte diyorum içimden. herkes içinde ne ise zaten öyle devam ediyor hayatına.. çok işte çalıştım, çok gördüm lakin şunu gördüm; kişiliğin neyse, gelişmişlik seviyen ne ise oradan devam etmeli insan. senden daha iyileri de vardır, daha kötüleri de. ama sen ne isen o sundur! başka şekile girmek istediğinde maymun oluyorsun. ben ise bu yaştan sonra maymun olabilecek yeryüzündeki en son insanlardanım..

 

bok gibi bir ömrü yiyip bitirdiğinin, uzatmaları oynadığının, bu saatten sonra hayatında büyük olumlu bir değişiklik olmayacağının farkındalığında olan insanlarda var bu asabiyet.

redsvienas

erikson amcanın kimlik gelişimi kuramında 60 yaş ve üstü benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk evresi diye geçiyor.

yani teyze muhtemelen, düşündü, geçmişini sorguladı, başarısız bir insan olarak ömrünü geçirdiği fikrini benimsedi ve mutsuzluğa, umutsuzluğa kapıldı. böyle hareketler yapmaya başladı.

wilhelmwasmuss

umutsuzlukla ilgisi yok, huysuzlukla ilgisi var. bi sürü genç insan da var huysuz olan. bi sürü umutsuz insan da var, sağa sola çemkirmeyen, umutsuzluğu ile içinde hesaplaşan. biraz dağınık oldu da anladınız siz onu.

nereye bu gidis

o insanların özeline giriyosun çünkü. eski kadınlar o kadar açık edemez kendini. şimdi bile tc kimlik numarasını paylaşmaya çekinen insanlar var onların gözü baya bi korkmuş durumda kişisel bilgileri verme konusunda.

baştan açıklamanı düzgün yaparsan içleri rahat eder. onun güvenliği için yaptığını anlat uzun uzun. herkes anlatsa bi daha sorun etmeyecekler zaten de..

bi de sizin onlara para gözüyle baktığınızı falan düşünüyolar. insan olarak gördüğünü, ona yardımcı olmak istediğini de göster. sana karşı değil yani tepkisi, savunma psikolojisi gibi bişey.

ve evet malesef biz de zamanla huysuz teyze olcaz :) anlamadığımız yeni yeni kurallar, aletler çıkacak. yeni nesil de dalga geçecek.

seksen9

çoğzel soru!

cevâbımıza, şu çağrı merkezi görevlisine selam ve saygı yollayarak başlayalım:

www.youtube.com

bir deyim var 'huysuz ihtiyar' diye. var da, 'peki o ihtiyar neden huysuz?' sorusunu soran, 'ulan ben de mi öyle olacam yoksa?' sorusunu soran, sorgulayıcı bir zihin var.

ardından, 'ulan ben büyüyünce böyle olmiyim bea! hiç hoş diil!' de diyo. çok başarılı.

özet cevap: hayat zor. ihtiyar, bu zorluğa isyan ediyo aslında.

biraz daha az özet cevap:

www.youtube.com

zaman akıp gidiyo ve bi zamannar, erkeklerin burnunun direğini sızlatan qız gidiyo ve o yaşlı kadın geliyo yerine.

bi zamannar o kadın da bunnar gibiydi:

cdn.ananda.org

sonra bu hâle geldi:

northernstar-online.com

nası oldu bütün bunnar, ne ara oldu, farkına bile varmıyo. tazeliğin, güzelliğin, çekiciliğin yitip gittiği yetmiyomuş gibi, üstüne bi de (varsa), ana baba ölümü, yakınların ölümü, arkadaşların ölümü, Allah etmesin evlat ölümü, ülkenin dertleri, şehrin dertleri, mahallenin dertleri, mahalle baskısı, komşuların dertleri, iflaslar, ödenememiş borçlar, yenmiş kazıklar, gasp olunmuş haklar, gerçekleştirilememiş arzular, atanamamış öğretmen çocuk, belki iyi gitmemiş bir evlilik, belki satmış evlat, belki ciğeri beş para etmeyen insanlar arasında yaşamaya mahkûm olmak, karşılıklı kinler, karşılıklı hasetler, karşılıklı gıcıklaşmalar, sinir harpleri, genel olarak parasızlık, belki yatalak bir hastaya bakmak zorunda olmak, belki engelli, şizofren bir aile bireyi ve benzeri hâllerin bir tanesi yetmiyomuş gibi, bir kaç tanesi, sağlı sollu, birbirine ardına sille tokat girişiyo o kadına. (bkz: sosyal depresyon)

hadi bütün bunnar oldu. onnar da yetmiyomuş gibi, gözler görmez, dizler tutmaz, kuşlar, kelebekler uçmaz oluyo. bütün kemikleri ağrır hâle geliyo.

hadi bütün bunnar oldu. onnar da yetmiyomuş gibi yeni yetmeler türüyo her yerde. başka bi dil konuşan, başka şeylere meraklı, bambaşka bi dünyada yaşayan, sana böcekmişsin gibi bakan, kendini evrenin merkezi sanan, gürültücü, yaygaracı, şımarık, düşüncesiz, bencil, saygısız ve zâlim bissürü yeni yetme.

o yaşa gelebilen bir insanın üzerinde o kadar çok katmanlı yük var ki!

o acımasızca saldırı size karşı diil aslında. hayâta karşı...

yannız size iy bi haberim var: bu soruyu sorabilen bir zihin, Allah ömür verir de o yaşa gelirse, öyle olmamayı başarabilir. arada nadiren de olsa, öyle olmayan yaşlı insanlar da görüyosunuz. onlar gibi olabilmeniz mümkün.

compadrito

Ben de yer yer müşterilerle temasa geçen bir insan olarak belirteyim: bazıları yalnızca ilgi beklediği için, çocuğuyla sevgilisiyle kavga etttiği için vesaire konulardan dolayı bile seninle konuşmak isteyebiliyor. Dolayısıyla işin kolay değil.

Babası kanser olan bi müşterim vardı, geçen pazar akşamı aradı 20 dakika konuştu uzun uzun anlattı, en sonunda da neyse ödemeleri geciktirmeyiz onun için aradım, bilginize dedi, düşün yani.

roket adam

yaşlandıkça ego bütünleşmesi oluyor insanlarda diye duymuştum, psikolojik olarak.

Bir psikolog açıklasın artık ego butunlesmesi nedir diye bir zahmet.

ya da gerek yok ben buldum makalesini :tibbimakalecevir.blogspot.co.uk

anonymice
1

mobil görünümden çık