patoloji, hücrenin kanser hücresi olup olmadığını nasıl anlıyor dostlar?
mesela, bir şekilde sirkenin üzerinde oluşan sirke mantarı tutunmuş mesane duvarını patolojiye versek "hımm hızlı ürüyor, öyleyse yüksek dereceli karsinom" raporu alır mıyız? böyle bir olasılık var mı?



 

yok
patolojiye dokunun nereden alındığını söylemelisiniz
örneğin doku: akciğer

patolog normal akciğerin neye benzediğini biliyor. eğer normal akciğer dokusundan başka birşeyler de varsa (örneğin salgı bezleri artmış vs vs) adenom olabilir diyor

mitoz sayısına ve mitoz şekline bakıyor. normal akciğer dokusu ile benzeşmesine bakıyor. ne kadar iyi benzeşiyorsa iyi diferansiyedir diyor

ama x parçasını verip al bak bakalım bu nedir derseniz, 1000 parçalık puzzle içinden 5-6 parça verip puzzle'ın ne olduğunu bul demek gibi olur

gerçi normal doku örneği verirseniz ve kesit yeterince büyükse ne olduğunu tahmin edebilir

la noix

hücrelerin histolojik olarak incelenmesi yapılıyor.

kaba tabirle;

hücre zarı, çekirdeği, içerikleri, sitoplazması vs her şeyi ''normal'' mi diye.

normal değilse anormal yapıda olana göre teşhis koyuyorlar.

her anormal yapı kanser değil.

neferkitty

dokunun normalini biliyorlar, hücrede hangi tür durumda hangi tür bir değişim olduğunu da biliyorlar.

kalimotxo

siz tecrübeli gözünüzle, haraşo örgü örmüş usta bir kadınının örgüsüyle, acemi bir kızın örmeye çalıştığı haraşo örgüyü ayırdedebilir misiniz? çok kolay ayırdedersiniz. nasıl ayırdedersiniz? muntazam olur di mi? işte kilit kelime bu! muntazam. belli bir nizam, intizam içinde. çünkü normal dokunun hücreleri muntazam dizilimli, muntazam görünümlü ve belli bir nizam intizam içinde olur. kanserli dokunun hücreleri ise, kontrolsüz şekilde çoğalan, kendi başına buyruk, düzen nizam tanımayan, anarşist, emperyalist, ne idüğü belirsiz ve saldırgan olur.

patolog da, örgüyü inceleyen kadının gözle muayenesine benzer şekilde ama çok daha gelişkin bir bilgi-birikim-beceri kombinasyonu ile teşhis koyuyor.

vücuttan ameliyatla veya biyopsiyle alınan parça, balmumu benzeri parafin içine gömülüyor önce.

encrypted-tbn2.gstatic.com

sonra mikrotom (mikrokesici) isimli bir alet yardımıyla, zar kalınlığında kesitler alınıyor bu parafin bloktan. pastırma ya da salam dilimleyen otomatik bıçağı düşünün. aynı mantık ama çok çok çok ince dilimler. milimetrenin binde biri incelikte gibi dilimler.

encrypted-tbn2.gstatic.com

sonra o zar kalınlığındaki kesitler, mikroskop camlarına yerleştirilip özel boyalarla boyanıyor. boyamazsanız, bişey göremezsiniz.

encrypted-tbn2.gstatic.com

sonra o zar kalınlığındaki boyanmış kesitlere, mikroskop altında bakıyor patologlar. her dokunun kendine has bir dizilimi, hücre tipi, bir ''âhengi'' var. ayrıca her dokunun hangi boyayı ne kadar tutacağı biliniyor. boyandığı zaman normal hücrelerin ve bu hücrelerin çekirdeklerinin, hangi renklerde, hangi tonlarda boyanacağı biliniyor. bunun dışına çıkan anormalliklere göre karar veriliyor. tabii insanda 200 çeşitten fazla kanser daha doğrusu kötü huylu tumor, ve bunların herbirinin kendi içlerinde onlarca tipi olduğu göz önünde bulundurulacak olursa, acemi bir kızın ördüğü haraşo örgüyü tanımanın çok çok ötesinde bir bilgi-birikim-deneyim-beceri ve göz aşinalığının çok ötesinde bir uzmanlık gerekiyor bunları tanıyabilmek için. bazen öyle vakalar oluyor ki, anlayamıyorlar ve hocalarına soruyolar. nadir görülen şeylerin tanınması, o derece zor oluyor.


www.nature.com

greysanatomycast.info

healthy2u.info

healthsciencedegree.info

www.diabeteshypertension.com

www.cancer.gov

media.web.britannica.com

www.macmillan.org.uk

misal düzgün doku:

img.mynet.com

kontrolden çıkmış doku:

robrozicki.files.wordpress.com

encrypted-tbn2.gstatic.com

compadrito

cevaplar için çok teşekkür ederim.

neden sorduğumu anlatayım.

eskiden anneler nineler jinekolojik akıntı, sancı, çocuk olmama vb durumlarda sirke uygulaması yaparlardı. taş tuğlayı bir güzel ısıtıp üstüne sirke dökerler, sorun yaşayan kadını tuğlanın üzerine alaturka tuvalete oturur gibi çömeltir, sirke buharının üreme organlarına ulaşmasını sağlarlardı.

Geçtiğimiz yıllarda tavsiye üzerine gittiğim tonton jinokoloğum da sirkeli suyla taharet önerince ananemin yaptığı uygulamayı hatırladım. taş tuğla bulamayacağımı düşünerek su buharı kullanarak aynı uygulamayı yaptım. aradan birseneden biraz fazla zaman geçti, tamamen tesadüf eseri mesanedeki oluşum fark edildi.
patoloji raporum:
A-1 numara, 6 parça en büyüğü 0,6*0,4 en küçüğü 0,4*0,3*0,3 cm
B- 2 numara tümör tabanı, 5 parça en büyüğü 0,3*,03*0,3en küçüğü 0,1*0,1*0,1 cm tta
tanı: mesane, tur, üroteryal karsinom, yüksek dereceli
yorum: 2 nolu tümör tabanı kayıtlı örnekte muskularis propria izlenmiş, invazyon saptanmamıştır. bu örnek içinde papiller tümör parçaları izlenmiştir.

sonrasında bir dizi bcg ve artan aralıkta sistoskopi bakısı yapıldı. tekrarlama olmadı.

ben ameliyat olduğum zamandan beri suçu o sirkeye attım. bir yandan saçma gibi gelse de, hep, o sirke gidip mesane duvarına yerleşti, ortamı sevdi, üredi de üredi diye düşündüm. böyle düşünmek işime geldiğinden değil, öyle hissetmekti benimki.
şimdi anlatması biraz zor olacak ama hisleri kuvvetli biriyim. saymadım gerçi de, yüzlerce kez yaşadım diyebilirim, olacağı/olanı hissederim, ve çok içten istediklerim olur. hal böyle olunca bu hissime yüz çeviremedim, en iyisi sorayım dedim.
ben patolojide hücrelere şeker benzeri bir madde verilip ne olacağı gözleniyor diye düşünüyordum. elinizden geldiğince basitleştirip kelimenin tam anlamıyla "anneye anlatır gibi" anlatmışsınız, sağ olasınız. olayı bana yetecek kadar anladım. compadrito hocam, emeğinize sağlık, özellikle de son resimler çok iyi özetlemiş olayı:)

tomogrofide mesane temiz çıktı. (pelvik kesitlerde mesane mormaldir. mesane sağ posteriorunda dış komşuluğunda obturatör lenf bezine uyan yaklaşık 28 mm çaplı amorf kalsifiye lezyon izlenmiştir)
doktorum duvardaki olay için eski bir olaya benziyor dedi, mr istedi. canlı değil dedi. eski olay olsa eski tetkiklerde yer alırdı diyerek eski dosyalara bakasım var, yorgunum, üşeniyorum :p
neyse işte, elimi verdim kolumu kurtaramayacağımı biliyorum da, gerisi bana kalsa bari demelerdeyim. hekim efendi tomogrofi sonucunu okurken (kemiklerde hafif bişey bişey var yazıyordu) yaşlanmaya başlamışsın demez mı bir de. ayıp ayıp, bir kadına denecek laf mı bu şimdi diyecedim, demedim. iyi adamdır doktorum, insandır her şeyden önce.

Sağlık sektörü bir garip çalışıyor bazı zamanlar. menopoza girdiğimde menopoz kliniğine gittim, "ilaç kullanmayacaksın madem seni bu kliniğe kabull edemeyiz" dediler. mesane tümörü alındı, kemoterapı vs yapılmadığı için onkolojiye servisiyle işim olmadı. böyle böyle ensesi kalınlardan olma yolundayım gibi geliyor bana. armudu seven cinsinden.

tekrar teşekkür ederim hepinize, iyi ki varsınız :)

hayat aklini konusacak bir filozof uret

o tohturuna benden selam sölle hayat aplam, yaşlanma doğumla başlar.

compadrito
1

mobil görünümden çık