Uzun zamandır sormak istiyordum da bugün douchebag'i görünce ben de yazayım dedim. Geri dönüp hiçbirini okumamıştım. Şimdi size yazarken okuyorum. Hepsini sabah erkek arkadaşıma anlatıp caps alıyodum, şekillerdeki gibi.
İlk aşırı uzun duyurum olucak :D Okuyamayabilirsiniz ama okursanız acayip heyecanlı ve olay döngüsü güzel bağlantılarla bezeli rüyalarım olacak aslhdaksjha :D
Rüyaların tamamı son bikaç ay içinde görüldü ama arada bi ton anlatmadığım/unuttuğum buna benzer rüyalar da var. İşin daha enteresan yanı, yeni değiller. En az 5 yaşımdan beri tüm rüyalarımın bu şekilde olduğunu biliyorum. Yani benim için "bi üzüm ağacı gördüm, üzüm yedim" gibi bi rüya neredeyse hiç olmadı :)
Peşin not olarak: Aksiyon filmi pek izlemiyorum, zaten bu rüyalar en azından 15-20 senedir böyle. Günlük hayatta hayal de kurmam.
Mesajdan direkt yazdığım için "sen" diye bahsettiğim kişi hep erkek arkadaşım olacak.
BAŞTAN SÖYLÜYORUM, ÇOK UZUN OLACAK, BEYNİNİZ YANABİLİR, DURUMUNUZ YOKSA OKUMAYIN :)
Başlıyoruz.
RÜYA 1:
Underground bi yere gidiyoruz, basketbol oynayacakmışız. Ama saha dolu filan derken çıkıyoruz. O arada bi yarım dürüm alıyoruz, 40 lira mı ne tutuyo. Sonra otoparktan çıkarken de "giriş-çıkış 20 lira" yazıyo. Ben artık yeter diyorum. Sen ödüyosun parayı, boşver ya nolucak diye. Ben kavga ediyorum bi adamla. "Buradan çıkamazsınız" filan diyo pis köpek. Ben bağırıyorum baya; sonra başka bi adam geliyo. Onunla da kavga ediyorum. İkinci gelen adam geri vites yapıp paranın 50 lirasını iade ediyo, haklısınız biz haketmedik diyo. Sonra da gidiyo. Ben sana diyorum ki "canım çabuk gazla, diğer adamın niyeti iyi değil". Sen bu sefer "ne demek iyi değil ya ben adamı naparım" filan derken adam geliyo, sen sinirle camı açıyosun kavga etmek için. Bu arada şimdi farkettim, şoför koltuğu sağdaydı :D Neyse, adam camdan uzanıp konuşuyo seninle. Biliyorum sen de Kürtsün, ben de öyleyim diyo. Sen de "yav hele valla biji miji" bişeyler diyosun. "Hiç beceremedin ya bas şu gaza" diyorum. :D Derkeeeen adam bi iple senin ellerini arkadan bağlamaya başlıyo. Ben bu arada tehditler savuruyorum, adamı yumrukluyorum, pes etmiyo. Sonra sen misin benim sevgilimi bağlamaya kalkan. Alıyorum adamın kafasını kolumun arasına. Yumruk yumruk yumruk. Akıllanmıyo. Belinden sıkıştırıyorum arabanın camına. Gerisini ben çekiyorum kafasından. Bu arada çığlık kıyamet ortalık mahşer yeri. İnsanlar toplanıyo ama kimse yardım etmiyo. Ben de kafasını çeke çeke kopartıyorum. Kafasını atıyorum yere, sonra seni çözüyorum, gidiyoruz."
RÜYA 2:
Yeraltı panayırı gibi bi yerdeyiz. Orada tanıştığımız mı yoksa daha önceden tanıdığımız mı bilmiyorum bi arkadaş grubuylayız. Birden elektrikler kesiliyo. Herkes çığlık kıyamet bağırıyo kaçıyo filan bi kaos ortamı oluyo. Hepimiz cep telefonlarımıza sarılıyoruz. Çığlıklar geldiği için biz bulaşmayalım, yerimizde oturup bu durumun geçmesini bekleyelim bi köşede diyoruz. Gruptan bi kızın telefonu çalışmıyo. Bataryayla ilgili bi sorun var. Onun için grupça kalkıp batarya aramaya başlıyoruz. Her yer karanlık, yerler ıslak, yolumuzu zor buurken aramızdan birileri pıt pıt öldürülüp alınıp önümüze atılıyo. Şimdi hatırlamadığım bi şekilde katilin kendi içimizde olduğunu buluyoruz ama kim olduğunu bilmiyoruz. Herkes birbirinden şüpheleniyo ama yok yere adam da eksilmesin diye de kimse kimseyi öldüremiyo. Yolumuzu kaybetmişiz, iyice bi gerginlik ve kasvet ortamı hakimken sen ortadan bi kayboluyosun, bişeye bakıp gelicem diye. Resmen beynim yandı. Allah beni öyle bişeyle sınamasın. O esnada bi de katile yaklaşıyoruz. Benim çok yakınımda birisini öldürüyo. Ya seni de öldürürse ya da çoktan öldürmüşse diye aklım çıkıyo, o yüzden yeter artık ne olucaksa olsun diyorum. Sana bi mesaj atıyorum "sakın geri dönme, katil burada". Sonra tam ben hıaaaa diye atlayıp insanları kılıçtan geçirecekken tam aynı saniyede sen de karşımda aynı şekilde atlayıp savaşmaya başlıyosun. Hem ölmemişsin, hem artık senin de canına tak etmiş hem de beni kurtarmaya gelmişsin diye çok seviniyorum, gülüyorum :D Sonra beraber kıyıma başlıyoruz. Ortam hafif loş oluyo. Şu an hatırlayamadığım bi sürü olay daha var. Adamların bazılarını keserek, bazılarını da kafasına vura vura öldürüyorum. Her yerde büyük tutam tutam saçlar var. Bi adam kel kalıyo. Zaten bi hastalığı varmış. Onun da kafasına defalarca odunla vurarak öldürüyorum. Onu o şekilde yerde döverken uyandım. Etkisi daha geçmedi. Su içmeye filan gardımı alarak gittim amk."
RÜYA 3:
Rüyamda sinsice gelen bi renkli kapsülde gaz bulutu bilincimizi yitirmemize sebep oluyodu ve bizi istedikleri gibi kontrol edebiliyolardı. O gazı yediğimiz anda suçlu oluyoduk direkt çünkü bütün illegal işleri bize yaptırıyolardı. Ben de o şeyden daha geç etkilenmenin yolunu buluyorum. Elimizin başparmaklarını acıyıncaya kadar elimize bastırıyoruz. O anda da kaçtık kaçtık. Yoksa bizi iplerle yakalıyolar ve yine gg. İlk defasında kaçtık, peşimize düştüler. Hiç kimseye güvenemiyoruz. Bi bakıyoruz küçücük çocuk bize bomba atıyo filan. Onu da kontrol altına almışlar. En sonunda böyle biçok defa kaçtıktan sonra yakalandık. Seni bi eve kapattılar. Elebaşı kızla sevgili oldurdular. Beni de dışarıda pis işlere saldılar. Sonra ben bi şekilde kendi zihnimi tekrar kontrol edebilmeye başladım. Herkes beni hala kontrol altında sanıyo. Bu şekilde elebaşı kızla aramı yaptım. Beni eve getirdi. Orada seni buldum. Çok ince ipler sarıyo bizi. Onu bulup damarlarımızdan çıkardım. Sonra beraber kaçtık.
RÜYA 4:
Bi sürü şarkıcının gençlik hallerini gördüm rüyamda. Ama çocukları kaçırıp öldüren bi şebeke. Şebekenin başında da James Hetfield var. 23-25 yaşlarında ama. Ulan diyorum konserine monserine gitmiycem bi daha. Biz Avrupa'nın bi şehrindeyiz. Bunlar Amerika'dan gelmiş. Sene de 70'ler. Amerika'da bi sürü kıyım yapmışlar da Avrupa'ya gelmişler. Anneannemin evindeyiz. Her şey bi çocuğun bi odaya girip de bi daha çıkmamasıyla başlıyo. Baya karanlık bi parti gibi bişey var evde. Ben de odaya tam giremiyorum ve çocuğa bakamıyorum. Bikaç saat bekliyorum. Kapı açılırken arada içeri göz atıyorum filan çocuk kesinlikle yok. Ama dışarı çıkmadığına da eminim. Ulan nerde bu çocuk. Neyse sonra zaman geçiyo, insanlar sızmaya başlıyolar. Ben de gizlice odaya girip çocuğu aramaya başlıyorum. Bakmadığım delik yok; çocuklar da hala yok. Sonra perdeden ufak bi kıpırtı geliyo. Bakıyorum bu kaybolan çocuk orada saklanıyo. Yanında da kopuk bi kafa, aşağıda da yine öldürülmüş 3-5 yaşında bi bebek... Bu çocuğu da sırası gelince öldürecekler ama öldürene kadar kendi etkileri altına alıp, kendileri için çalıştırıp, istihbarat sağlıyolar, iş yaptırıyolar. Bu çocuk da o etki altında. Diğerlerine gizlice haber gönderiyo değişik bi ıslıkla. Adamlar tek tek uyanmaya başlıyo yavaştan. James biraz uzaktaymış, o henüz ortalıkta yok. Ben diğerleriyle uğraşmaya başlıyorum. Meğerse ben büyü yapabiliyomuşum, o anda farkediyorum. Ulan bilsem daha önce yapmaz mıyım. Ben büyüye başlayınca diğerleri de başlıyo. Ben diğer çocukları dışarı çıkarmak için kanat gönderiyorum. Ama kanat çocukları taşırken bi kanat kopuyo. Birisi ateş etti diye. Sonra onlara bi de kalkan koruma büyüsü gönderiyorum. Rahat rahat iniyolar aşağı. Kendime de bi tane dil büyüsü yapıyorum. Ufak bi dil alıp, elimde sallaya sallaya uzatıyorum ve kocaman bi dil oluyo, hortum gibi aksdhaha işte onunla insanların elini kolunu bağlıyorum fırlatıp. Bu arada James'ler geliyo. Benim de bi kız arkadaşım varmış benim tarafımda. Onu çağırıyorum ıslıkla. Kız geliyo ama o büyüleri tam bilmiyo. O yüzden çok işe yaramadı ama oyalıyo :D Sonra ben diğerlerini bırakıp James ve bii arkadaşıyla savaşmaya başlıyorum. Bunlar çocukları dışarı çıkardığımı bilmedikleri için beni apartmanın dışına çekmeye çalışıyolar. Neyse diyorum zaten işime gelir. Merdivenlerde savaşa devam ediyoruz ama benim büyülerim artık yetmiyo. Çünkü ben daha yeni başlamışım büyüye. Onlar baya gelişkin. Bildiğim tek bi büyü kalıyo. O da kendime altın koruma sağlamakn asgfhaha :D 3 top altın korumam var ama çok iyi kullanmam lazım. Neyse onları tam üstüme büyüler gelirken açıyorum. Bi 10 saniye koruma sağlıyo, ben ilerliyorum filan. En son apartmanın kapısında James'in üstünden uçup, dışarı çıkıp apartmanı patlattım ama Jamesle arkadaşı zaten çıkışa yakın oldukları için kurtuldular. Sonra da ben şehir merkezine doğru kaçarken onlar da peşimden koşuyolar. İngiltere'de olabiliriz çünkü kaşıda dönme dolap vardı :D bu arada onların konuşmalarını duydum işte "bizi ihbar ederse halk bizi öldürür. Buraya daha yeni geldik, saklanmamız lazım cart curt". Hee diyorum s.ktim belanızı, bekleyin. Neyse o arada seni uyandırmam lazım geç kaldım diye panikle uyandım. Bitti.
Rüyalar bunlar :D Şimdi yazınca farkettiğim çok saçma benzerlikler varmış aralarında. Sebeplerini bilmiyorum. Aslında bu rüyalardan çok da memnunum. Enerji atmamı sağlıyor gibiler. Sadece biraz değişikler yani hep film gibi olması, çok uzun ve çok ayrıntılı olması, devamlı savaş..
Of yoruldum. Okuyan varsa gözlerinden öperim. Tebrikler, teşekkürler.
ben okudum, gözlerim yoruldu valla, beynim de yamıstı ahahha. bi yorumum yok ama, öyle okudum sadece.
ne dicem ben boyle kosturmacalı ruyalar gorunce uyandıgımda da cok yorgun hıssedıyorum, bacaklarım agrıyo gıbı oluyo fılan, sana da oluyo mu hgfjka
Pffs :D Buradaki bi ton aşk sorusundan daha kısa ve heyecanlı bi kere :D
Evet oluyo da diğer yandan da daha ayık oluyorum, bi değişik :D
hacı bunların neresi fantastik? parliament sinema kulubü'nde bi sürü film izlemişsin küçükken. arkada annen ütü yapıyormuş. yok pardon o bizim jenerasyondaydı.
gizli işid militanısın, dexter'ın türkiye branch'ısın. korkmalıyız senden.
ben küçükken ablamla ranzada yatardık. ben altta o üstte. uyumadığımda duvar tarafındaki boşluktan bana masal anlatırdı, onun da böyle gelişmiş hayal gücü vardı, sürekli devlerden kaçıyorduk, korsan gemiyle uzak yerlere macera yaşamaya gidiyorduk. ablam olabilir misin?
Burada çok söylemişimdir ama yine aklıma geldi söyleyeyim. Geçen gün bir çalışma okudum, "Bir kere görülen bir rüyanın anlamı yoktur, çünkü uyurken nöronlar dinlenmeye geçer. Bu dinlenme sırasında nöronlar arası kontrol edilemez elektrik akımları olur ve bu akımlar bazen karışır. O da rüya olarak bize geri döner. Günlük hayatta başımıza gelen şrylerin saçmasapan şeylerle karışması dikkate değer değildir. Ancak, tekrarlı görülen rüya tipi bir şey anlatmaya çalışıyordur. Sen olayı çözene kadar da aynı şeyi görürsün"
İşte, buna dayanarak diyebileceğim şey her rüyada bir mücadele var; bazen doğrudan yumruklu mumruklu, bazen büyü ile dolaylı molaylı. Ama temelli bir kendine güven de var çünkü doğrudan inisiyatif alıp atlıyorsun olaya.
Nusret Kaya diye bir adam var, biraz Freudien, hatta Jung taraftarı. Bunu da biraz mistik bir şeylerle karıştırıp yorumluyor. Ona göre mücadele rüyaları sevişme kaynaklı bilinçlenme ile başlar (Freud demiş miydim?). Bilinçlendikçe insan doğruyu arama yolunda daha fazla mücadele gösterir ve bu rüyalara yansır. Doğru bulunduğunda dağlı, rüzgarlı, yağmurlu, çiçekli rüyalar görülür der. (Aslında bu kadar yüzeysel söylemiyor bunu, ben o kadar yüzeyselim)
Gillian Holloway diye bir kadın var, bu kadın biraz daha somut şeyler söylüyor. Diyor ki: Tekrar eden rüyalarda çok sık kavgalar ve savaşlar görülür. Bu da travmada olduğunuzu falan göstermez ama geçmişinizin şimdiki zamanı nasıl etkilediğini gösterir. Bir de yanında sürekli erkek arkadaş var ve o da sürekli aynı kavganın içinde. Yani bu geçmiş erkek arkadaşını da etkiliyor. Belki de yok saydığınız bir şeyler vardır, onları ortaya çıkarmaya bakın. Kavga ettiğine göre ortada bir güç var, ama ne olduğunu bilmediğin şeyle başa çıkılmaz, önce keşfet. (Kadın diyor tüm bunları) Bir de diyor ki çok hızlı yükselip doğrudan kavgaya geçilen rüyalarda içe sinmeyen bir eleştiriye karşı cevap verme isteği olabilir.
biraz psikopatlık var la ruyalarında ruyalarrın 16+
Aychovsky, çok dolu bir yorum oldu, çok teşekkür ederim. Söylediğin insanları araştıracağım :)
Erkek arkadaşım konusunu ben de düşündüm ama o yokken de sevdiğim başka insanlar o konumda, onun yerinde oluyordu. Sanırım günlük hayatta kendisine güvendiğim için şimdi o da benimle savaşıyor. Önceki insanlar pek savaşmıyordu, hatta üst üste hatalar yapıyorlardı :)
Bu tarzda gördüğüm ilk rüyayı hatırlıyorum, onda da dövüşüyordum, 5 yaşındaydım.
Günlük hayatta da tipim hiç öyle göstermemesine rağmen fiziksel herhangi bir kavgaya çok bodoslama dalan bi insanım. Bilmiyorum, içimde şiddet ve güvensizlik var sanırım :) Du bakalım.
At murattır.
En son söyleyeceğimi yine en başta söyledim neyse. Kişisel kanaatim şöyle ki;
Bu dört rüyanın da ana temalarını neredeyse aynı. Olayların farklılığı, çeşitliliği, fantastikliği, sadece aynı cümleyi farklı dillerde söylemeye benziyor. Aynı cümlenin etrafında dönüp duruyor. Peki ne söylüyor bu cümle?
Birden fazla şey söylüyor olabilir. Belki rüyalarında ortak olan şeyleri sıralamak gerekiyor önce. Rüyalarında hep bir sen ve onlar var. Kim oldukları pek belli olmayan birilerine karşı sürekli bir mücadele halindesin. Erkek arkadaşın rüyalarının hiç birinde seni koruyan kollayan, kurtaran değil. Hatta onu kurtaran, kollayan sen oluyorsun. Rüyalarının tamamında beladan kurtuluyorsun ve kurtaran da sen oluyorsun.
Bundan sonrası tamamen akıl yürütme olacak; Bazen kendini yalnız hissediyor olabilir misin? Yani üzerindeki sorumluluklar seni sıkmıyor boğmuyor olsa da etrafındakilerin bu sorumluluğu senin kadar almaması seni biraz sıkmış olabilir mi? peki küçüklükte sıkıntılı bir dönem geçirmiş olabilir misin? örneğin maddi sıkıntı, aileden birinin vefatı gibi. tüm rüyalarda ortak olan sıkıntıların üstesinden gelme, sorunu bertaraf etme durumu, çocukluktaki bir tramvayla gelen güçlü bir şartlanmışlık olabilir mi diye düşündüğüm için sordum. dediğim gibi tamamen akıl yürütüyorum, dolayısıyla saçmalıyor da olabilirim.
Thracia, yorumların için çok teşekkür ederim. Hemen sorularını cevaplayayım: erkek arkadaşım durumu söylediğim gibi, güzel bir durum. Çünkü bundan öncesinde, yani yaklaşık 20 yıldır ya hep tek savaşıyodum bu rüyalarda, ya da sevdiklerim zor durumda kalıyor ve "yapmayın" diyip de yaptıkları yanlış işlerle benim planlarımı bozuyor, daha da tehlikeli durumlar yaratıyorlardı :) şimdiyse hayatımda ilk defa bu rüyalarda benimle birlikte savaşan, yanlış bi hareket yapmayan birisi var. Ben daha çok savaşıp hep ben kurtarıyorum çünkü günlük hayatta "kurtarılmayı" reddeden, bu konularda aşırı dominant ve korumacı bi yapım var. Yani bu rüyalarda yer alabilmek aslında erkek arkadaşımın büyük bir başarısı. Rüyaların birinde onu bizzat benimle aynı yetkinliğe ulaştırmışım. Geri kalan kısımlar benim kontrol sevdama ilgili diye düşünüyorum.
Estağfurullah, son paragrafta söylediğin şeylerin fazlası var, azı yok. Doğru söylüyorsun. Mümkün.
pandispanya'cım okudum ve deli gibi güldüm. süper rüyaların var. anlatım tarzına da bayıldım.
ben başkasına rüya tabiri yapmıyorum. ama bugün tam sen bu duyuruyu açtığında internetim gitti benim de haliyle aklımda kaldı. üstünde düşündüm biraz.
hayatında çok mu güçlüsün, sanki hep birşeylere karşı sen savaşmak zorunda kalıyorsun ve anaç bir tarafın var. ne kadar zamandır erkek arkadaşın rüyalarına giriyor bilmiyorum ama onu da kolunun kanadının altına almışsın. hep bir koruma kollama durumu var.. bir de sankihep bir yanlış anlaşılma kaygısı, kendini açıklama ihtiyacı var. rüyadaki panik hali de bana bunu çağrıştırdı..
warrior'cum sen de haklısın :) düşünüp yazdığın için çok teşekkür ederim. Böyle sebeplere benzer bir şeyler olması mantıklı geliyor. Sağolun valla içim rahatladı :)