kaliriz.
(bkz: debate)
(bkz: munazara)
bir de sosyal psikolojide gecen conformity diye bir olay var ki turkce tam karsiligini bilmiyorum ne yazik ki. mesela bir sınıf dolusu insan var ve cogunluk siddetli bir sekilde bir dusunceyi savunuyor ve sen buna inanmasan bile onlara uyum sagliyorsun. bu konuda yapilmis bir suru tuhaf deney de var..
hmm evet conformity, bu cevabi ben de vermistim bir soruda. munazara da kararlastirilmis sekilde yapiliyor sanirim. bir sekilde zorunda kaldigimiz durumlarda oluyor yani.
peki zorunda kalmadigimiz halde yapar miyiz bunu?
ben yapıyorum bazen. dine inanmam ve dolayısıyla türban'ı da doğal olarak saçma bulurum. ama bir chpli karşısında türbanlıları savunmak zorunda kalıyorum. annem bana yobaz oldun sen, akp'ye oy verirsen şaşırmam der mesela(ne var ki sosyalist bir partiye üyeyim)
aslinda zorunda kalmadan da yapiyoruz bence. mesela bir arkadasimiz bir suru para verip bir elbise aliyor hevesle ve elbisenin rukus oldugunu dusunuyoruz ama kiz o kadar mutlu bir sekilde soruyor ki "yeni elbisem guzel mi?" diye, eh bizde mecburen "evet cok yakismis, gule gule giy" diyoruz.
(bkz: cognitive dissonance)
bu cognitive dissonancela ilgili mesela bilindik su ornegi de verebiliriz; adam komur icin ak partiye oy veriyor ama aslinda mhpli. ak partinin iyi olduguna inanmamasina ragmen komur aldigi icin kendini bir sekilde borclu hissediyor. bu durumda da bir sure sonra "aman herkes yiyor, bunlar hem yiyor hem de is yapiyor" demeye basliyor cunku beyin dusundukleriyle yaptiklarinin celismesini istemiyor.
bazende arkadaşların arkadaşlarını kilitlemek için yapılır. misal ben evrim tartışmalarında şimdiki maymunlar niye insan olmuyor, senin atan şebekse bilemem benim atam insan komunizmde çöpçü ile işçinin maaşı eşit mi olacak, herkes istediği ile sikişebilecekmiş, her kadın şap diye veriyormuş gibi seviyesizliğin bir süre dibine vurup sonra ayı gibi gülerim.
aşık olabilir bu eylemi gerçekleştiren arkadaş. mesela benim de yapmışlığım vardır. öğretmenime aşıktım. onun derse geç gelmesi ya da dersi erken bitirmesi en çok beni üzer ya da sinir ederdi ama bir gün sınıftaki öğrencilerden biri oğretmeni dersi erken bitirdiği için kurs yönetimine şikayet etmişti ve ben bu durum karşısında sınıfın geri kalanını organize ederek onların her biri için ayrı ayrı dilekçeler hazırlayarak imzalatıp öğretmene destek olmak amacıyla yönetime vermiştim bu dilekçeleri. yani çeşitli sebepleri olabiliyor.
bende de başka bir psikopatlık var, şeytanın avukatı oluyorum mütemadiyen birinden normalde benim de savunacağım şeylerin karşı tezleriyle çıkabiliyorum.. herşey çok boyutludur türkiye insanına bu öğretilmelidir en çok. ama tabi bu psikopatlığım milliyetçilik, ırkçılık, faşizm vs gibi tam manasıyla karşsında yer aldığım kavramlarda geçerli olmuyor.
inatçılık ve ego ilişkisi.
münevver karabulut'un o iğrenç katilinin avukatı mesala..
hala suçlu diyemiyoruz cem garipoğlu'na.. yargılanıp "suçlu, katil" sıfatına bürünemedi henüz.. sadece "zanlı" seviyesinde.. ama ak göt karagöt, neyin ne olduğu apaçık belli (imho).. herkesin bu durum karşısında "inandığı" ve "inanmadığı" şey ortada sanırım..
ama bu eleman yakalanıp yargılanacaği zaman bunun avukatı nasıl savunacak bunu..
tam olarak "inanmadığı bir şeyi savunacak" adam.. veya kadın..
Ateistim, ama kemalist rejmin türbanlılara yaptığı baskıdan iğrendiğim için her ortamda türbanın özgürlüğünü savunuyorum. Halbuki başörtüsü/türban bana saçma gelen bir şey. Hatta 2 belediye, 1 milletvekili seçiminde AK Partiye oy vermişliğim var, antikemalist yanım ağır bastığı için.