73 74 krizinin sebebi ne pekim? rumlar darbe yapıyormus da neden?
bir de 83te kktc ilan edildikten sonra neden sorun cıkmadı? ab uyeligiyle mi intikam aldılar?
tasları yerine oturtamadım da bi el atıverseniz. <3
önce yunanistan'da darbe oluyor. bu yunanistan'daki cunta, kıbrıslı rumlar'ı eoka-b yoluyla kontrol ediyor. sonra yunanistan'daki cunta kıbrıs'ta da darbe yapıyor çünkü bunların amacı kıbrıs'ı yunanistan'la birleştirmek. makarios da pek öyle bir adam değildi o yüzden buna darbe yapıp kıbrıs'ı yunanistan'la birleştirmek istediler. 5 gün sonra da türkiye sikerler deyip adaya girdi garantör devlet olarak.
ab üyeliği bambaşka. hiç faşist ve milliyetçi bir adam değilimdir ama bunun adı da orospu çocukluğudur. ab bunlara önce ülkenizdeki sorunu halledin sonra üye olursunuz diyor. annan planı'na evet demeyi şart koşuyor. türk tarafı evet derken güney hayır diyor ama referandumdan birkaç hafta sonra herifler tam üye oluyor. tam bir katakulliye getirdiler. zaten ab hukukuna bile ters kıbrıs cumhuriyeti'nin üyeliği. topraklarının neredeyse yarısının işgal altında olduğu (bütün dünya bu gözle bakıyor, kendi yorumum değil) bir ülkenin tam üye olması normal şartlar altında mümkün değil.
'63te olaylar yaşanıp bitip sonra '74 yaşanmadı; süreç boyunca sorunlar devam etti zaten. '74te albaylar cuntasını arkasına alan sampson darbe yapıp kıbrıs elen cumhuriyeti'ni kurduğunu ilan etti; makarios devrildi ve cunta makarios avına çıktı. eoka-b'nin, enosis'in yolunu tıkadığını düşündükleri makarios ile olan itiafı cuntaya giden süreç de.
'83te sorun çıkmaması derken bu arada bahsedilen şey silahlı itilaf ise, türkiye ordusuna saldırmaya kalkışmayacakları için çıkmadı; zaten kktc ilan edilmeden önce de federe devlet vt. ilan edilmişti, türkiye ordusu da '74ten beri kuzeyde duruyordu, vesaire. yok diplomatik ise, birleşmiş milletler kktc'yi tanımama çağrısı yaptı, türkiye işgalindeki topraklar resmi olarak kktc ve türkiye'de birleşmiş milletler'e göre bir ülkenin topraklarını işgal eden ülke; kuzey'de rumlar'ın haklarını gasp ettiği gerekçesi ile mahkum oldu uluslararası mahkemede türkiye, gene türkiye rumlar'ın mallarının tazminatını ödüyor, daha ne olsun?
türkiye rumların mallarının tazminatı ödüyor doğru fakat kuzey hızla rumların topraklarına fiilen sahip oluyor. zira ödenen para karşılığında rumlr topraklarının mülkiyetini devrediyor. örneğin maraş bölgesi için binlerce başvuru var türkiye burayı canla başla elde tutma peşinde güneydeki liderlere bakarsanız zaten adamlar neredeyse yalavaracaklar gitmeyin kuzeydeki mal tazmin komisyonuna diye topraklarınızı satmayın diye ağlıyor adamlar.
makarios yunanistancı değil denmişte bal gibi yunancıydı enosisede destek veriyordu fakat yöntemi daha sessiz ve derinden bu işi halletmekti. samson geldi züccaciye dükkanındaki fil gibi bok etti herşeyi yunanlılar için.
mal tazmin komisyonu, türkiye insan hakları mahkemesinde sürekli ağır tazminatlara çarptırılacağı için kurulmuş bir komisyon. komisyon rumlara manevi tazminat ve gasp edilmiş kullanım haklarını veriyor bunun haricinde talebe göre ya mallar türk tapusuna geçiriliyor ya mallar takas ediliyor güney'deki tapularla ya da manevi tazminat ve kullanım hakkından sonra mallar başvuran hak sahibine iade ediliyor. mallar geri verilemeyecek olarak görülür ise malın tazminatlardan sonra geri verilmesi talep edilmesine karşın, mallar görece oldukça büyük tazminatlar verilecek türk tapusuna geçiriliyor ki o da hak sahibi kabul eder ise eğer.
gene mal tazmin komisyonunun biçtiği değeri beğenmez ise gidip avrupa insan hakları mahkemesine başvurabiliyorlar.
bunlar bir yana; kuzey'deki rum malları için manevi tazminat, gasp edilen kullanım hakkı ve arsanın iadesi yahut arsanın yüksek bedelle satın alınması ama güney'deki türk malları için hiçbir şey yapılamamasının artısını gören var ise kıbrıs türkleri için, göstersin, gerçekten çok merak ettim.
gene maraş bölgesi için olan taleplerin hepsi malların kendilerine geri verilmesi, yanında da manevi tazminat ve kullanım haklarının ödenmesi üzerine. türkiye'nin elinde tutabileceği gibi bir durum yok yani ortada. türkiye gene maraş konusunda aihm'de mahkum oldu; istenilen meblalar da oldukça yüksek ve malların kendilerinde kalması talebi var rumlar'ın aihm başvurularında da. maraş'ın sahiplerinin mallarını türkiye'ye bırakmak gibi bir merakları yok.
makarios yunanistancı değildi diye birşey gören var ise de, bana da göstersin.
kıbrıs rumları özellikle gençler hızla satış ve türk tarafıylaa anlaşma yoluna gidiyor bu sayede kuey kıbrısdaaki tartışmalı toprakların %13 ü 2012 itibriyle türk tapusu haline geldi. yrıca aihm ye başvuran 6 rum mal komisyonuna başvurmadan aihm e başvurdukları için ret edildi ve mal komisyonuna başvurmadan aihm e gelemeyecekleri mal tazmin omisyonunun kabul edilen bir kurum olduğunu söylediler.
teklif edilen bedeller genelde aihm e başvurmaları halinde alacakları rakamaın yarısı ya da 1/3 ü kadar oluyor fakat diğer yolla paralarını almak aylar hatta yıllar sürerken mal tazmin komisyonuyla hızla ödeme yapılıyor o nedenle az bile olsa paralarını hızla aldıkalrı için tercih komisyon oluyor. yapılan hesaplara göre tüm mal sahipleri aihm e gitse ve parayı o yolla tazmin etse 20 milyar euro gibi bir rakam karşımıza çıkacakken tazmin komisyonu sayesinde tüm ödeme 7-8 milyar euroya kadar düşeceği ön görülüyor. özellikle kıbrıslı rumların para sıkıntısında olması ve uzun yıllar bu durumda olacakları düşünülünce şansın bu defa yanımızda olduğunu söyleyebiliriz. zira parayı alanlar doğrudan yabancı devlet bankalarına transfer edilmesini istiyorlarmış. rum devleti bankadaki paraların harcanmasına karıştığı için bu sonuç ortaya çıkmış. rum kesiminde gençlerin işsizlik oranı%40 genel işsizlik ise %17 civarında. herkes hazırdan yiyor.
mal komisyonu bir teklifte bulunuyor ve buna karşılık rum tarafındaki başvuruyu yapanlar pazarlığa başlıyor anlaşma olursa mal türk tapusu haline dönüşüp malı devreden rum tüm haklarından vazgeçiyor. aynı mal tazmin komisyonuna sadece maraş bölgesi için 2013 yılında 670 başvuru yapıldı. bu rakam bir rekor 2011 ve 2012 yılının toplamından fazlası 1 yılda yapıldı. ekonomik kriz yüzünden rumlar türkiye ile anlaşıp mallarını devretme yoluna gidiyorlar güneyde bıkkınlık yüksek noktalarda kıbrıs sorununun çözüleceğine inanan yok neredeyse o nedenle mallardan vazgeçip paralarını almaya bakıyorlar. rum kesiminin açıklamasına bakılırsa rumlara türk tarafının teklif ettiği bedelin %10 u kadar bile teklif yapacak durumda değiller. yani şuan hızla kuzeydeki rum toprakları türkleşiyor. burada istisnai yerlerde var örneğin sınırdaki tampon bölgeler ve askeri bölgelerdeki başvurular askıya alınıyor. ne olacağı belli olmadığı için. fakar anastadiyadisin söylediğine bakılırsa bu hızla başvurular devam ederse 5 6 yıl sonra kuzeyde rumlara ait askeri ve tampon alanı dışında hiç arazi kalmayacak.
işin acı yanı şu güneyde ve kuzeyde örneğin maraş bölgesi zaten türklere ait vakıf arazileri fakat hakkımızı savunmaktan aciz durumdayız vakıf arazileri mülkiyet değiştiremezken rumlar bunu bile yapmışlar ve biz ses çıkartmıyoruz.
diğer konulara tartışma yaşamamak adına cevap vermiyorum. makarioslu kısımları okumak yeterli ne denildiğini anlamk için.
aihm'den zaten mal komisyonu kurulmadan önce tazminat alındı rumlar tarafından; ardılıdna ise iç-hukuk yolu olarak aihm mal tazmin komisyonunu gösteriyor, rumlar beğenmezler ise mal tazmin komisyonunun teklifini ve ardılında da açılan davada çıkan sonucu, aihm'e gidebiliyorlar.
onun haricinde türkiye maraş'ın vakıf arazisi olduğuna dair itirazda bulunmadı; o açıdan o tren zaten kaçtı gitti beceriksizlik dolayısı ile.
gene tazmin komisyonu, zor durumdaki rumlar'ın sadece boyun eğdiği bir yer olarak duruyor; krizle özellikle başvurular arttı, vesaire. lakin herkes malını türk tarafına bırakma merakında değil - gene yapılan başvuruların çoğu malının iadesi ve tazminat ve kullanım bedeli olarak yapılıyor, malının iadesi yok diye vaçgeçenler bolca var. malını geri alan da var gerçi, neyse.
tüm bunlar bir yana, türkiye'nin mal tazmin komisyonu kurdurması akıllılık edip, aihm'de bolca tazminat ödemek yerine, zor durumdaki yahut bıkkın rumlar'dan mallarını alabilmesi ve bunu bir yere kadar da yapabilecek olması eğer ki rum tarafında sert kararlar çıkmazsa (ki rum tarafı daha dün göçmenlerin göçmenliklerini düşürme gibi yollara gidebileceğinin sinyalini verdi komisyonla anlaşmaya kalkışırlarsa) falan filan; bunun '74 krizi ile ne alakası var, soru ile ne alakası var? onu bıraktım, türkiye'nin haklı görülüp görülmemesi yahut sorunun ne olduğu ile ne alakası var? bence yok hakeza.
eoka-b makarios'u enosis için engel olarak görüyordu ile makarios enosis için engeldi arasındaki 7 farkı bulmaya davet edip çekileyim madem.
oy daglar. neler donmus burada. ama bir seyler oturdu gibi gibi. anlasilan baya arastirma yapmam lazim imis. cok tesekkur ederim hepinize.
ben o tapuların ve vakıf senetlerının gazımagusadakı devlet biriminde part time olarak kayıtlarında bizzat çalıştım. eoka-b ve makariosun enosis konusunda değil yöntemi konusunda anlaşamadıkları nettir. kimse makariosu enosisi engeller diye devirmedi. makarios sinsiydi nikos samson ise cuntadan aldığı güçle pervasız ve cüretkar. eğer cunta acele etmeseydi makariosta bal gibi enosisi gerçekleştirecekti.
konumuzla alakası yoksa konuyla alaksız şeyleri yazmayacaksınız. yazıyorsanız sanki ilk başlatan kendiniz değilmişcesine ne alakası var diye ağlamayacaksınız.
ben kuzey de en sol fraksiyonundan en rumcusuna bir ton adam gördüm dedesinin rum kıyafeti giyip türk sinemasını tarayıp suçu rumlara attığını söyleyen adam tanıdım. ki hala yerindedir doğu akdeniz üni sabancı yurdu çıkışındaki sosyal konutların 100 metre ilerisinde sol köşede mutlu mrket oturun sahibiyle ve eşiyle konuşun. adamlardaki türkiye nefretini rum sevgisini görün zaten sürekli güneyden ziyaretçileri vardır ben onlardan bile duymadım makarios iyiydi de eokacılar kötüydü saçmalığını.
şu aşırı solcu tiplerin türkiyenin haklı olduğu durumlarda bile rumlardki aşırı milliyetçiliği görmezden gelip türkiyeye işgalci vs demelerine hayranım ya. kalkıp kimse bana ama bütün dünya böyle diyor buna demesin o amına koduğumun dünyası önce hollandalı askerlerin sırplara kurşuna dizilsin diye teslim ettiği kadın ve çocukların erkeklerin hesabını versin bosnada kıbrısta türkler boşnaklar doğranırken tek kelime sesi çıkmayan dünya ırakta afghanistanda ortalığın tarumar edilmesine sesi çıkmayan dünya israil keyif için insan keserken sesi çıkmayan dünya ve bm işgalci demiş çokta sikimde değil.
ayrıca 2 üstteki yazıda alenen yalan bilgiler veriliyor. mal tazmin komisyonundan önceki kaybedilen dava louizudou dvsıdır türkiyede buna karşılık bu şekilde bir önlem almış durumda. rum kesiminin çıkartacağı kanunun bir önemi yok kimse hukikiliği aihm tarafından tastikli bir kuruma hakkını aramak için başvurdu diye göçmenlikten atılamaz. hukukun temel ilkelerine terstir bir dava ile iptal edilir o yasa. ayrıca daha güneydeki toprakların akıbeti tartışmaya açılmadı o konuda hazırlıklar devam ediyor. yalnız ztek gerçek var kuzeydeki rumlara ait olan toprakların %13, 2 yıl içinde türk toprağı haline gelmiştir. rum kesiminin yıllarca toparlanamayacağıda açık. bu trendi kimse durduramaz. maraşta mal iadesi istenmesini bilen adam maraşın ne büyüklükte olduğunu ve çoğunluğunun otel olduğunu ve zaten tşınmaz saayısınıdaa biliyordur. 600 den fazla başvuru mal iadesinden çok para istemek yönünde. kimsede umut yok çünkü. artık kuzeyde bile birleşmek isteyen sayısı azalmış durumda.o çok büyüttükleri ab nin halini gördüler.
konu ile alakası şu benim yazdığımın; türkiye tazminat ödüyor ve haksız görülüyor. bu. mahkum da edildi, mahkum edildiği için de kurnazlık yaparak daha az tazminat edinme yoluna gidiyor. bu da kktc ilan edildikten sonra ortaya çıkan sorunlardan birisi. konu ile alakasız olan kısmı ardından gelen alakasız "mal tazmin komisyonu şu işleri yaptı ama" kısmı.
eoka-b de makarios'u enosis'in önünde engel olarak görmekte idi; bunu da ben belirlemiyorum, eoka-b kendisi belirledi. makarios'un yönetiminin sonuca ulaştırmayacağını düşünmek engel olarak görmektir. engel olarak görmeyi ne olarak tanımlıyoruz bilemedim şurada, neyse.
gene alenen yanlış bilgi falan verilmiyor. rum tarafının çıkartacağı kanun, göçmen rumların göçmenlik statüsünden düşürülmesidir, bu da ellerindeki toprakların alınması anlamına gelir. bunun gibi bir yasa da mal tazmin komisyonuna gitmesini insanların, engelleyici bir önlemdir. göçmenlik statüsünün kaldırılmasını ne olarak düşünüyoruz bilemedim gerçekten. o kadar da "olamaz, yapamazsınız" derdi var ise, gidip rum tarafında söyleyiverin bu önlemi koymayı düşünenlere; benim icat ettiğim bir önlem tasarısı değil hakeza. göçmen rumlar'ın da şu anda eline geçmiş olan mallar da, kuzey'de bıraktıkları mallara karşılık olarak verildi, kuzey'deki mallarını elden çıkartırlar ise, ellerinden bu göçmenlik hakları da alınabilinir görünüyor; hukuki olarak sonu ne olur ama bilemem. yapılmasına taraftar olduğum bir uygulama da değil bu da, derdi olan var ise gidip taraftar olanlar ile tartışabilir benimle tartışmaya kalkışmak yerine.
ek olarak, şurada türkiye müdahelesi haksız, kötü vesaire dediğimi gösteren var ise elma alacağım kendisine ya da rumlar haklı idi dediğimi gösterecek olan var ise. ciddi olarak yakınları kıbrıs'ta rumlar tarafından katledilmiş birisine de rumların milliyetçiliğinin anlatılmasına da ayrıca hayran kaldım. birleşmiş milletlerin ne yapıp yapmadığını gene bosna konusunda da, kıbrıs konusunda da yakınları dolayısı ile bilen birisine anlatana daha ayrıca hayran kaldım. türkiye'nin uluslarası alanda da düştüğü durumu dahi yazınca "türkiye haksız diyorsun şimdi sen!" tavrını da gerçekten algılayabilmiş değilim; gereksiz duygusal tepkisellik mi diyeyim, nasıl tanımlayayım bilmiyorum. türkiye haklı mı, haksız mı, yaptıkları önceden haklı mıydı, haksız mıydı tartışmasına bile girmedim yahu; bir an kendimden bile şüphe ettim "acaba?" diye ama tavır karşısında, ilginç gerçekten.
türkiye'nin akıllılık yaparak daha az tazminat ödemesinin de hala konu ile alakasını kavrayabilmiş değilim ya da haklılık-haksızlık belirtmezken mal tazmin komisyonunun ne kadar toprağı türk tapusuna geçirdiği yahut da uluslararası haklılık-haksızlıkta birşeye denk gelmezken şu konunun niye hala yazıldığını da anlayabilmiş değilim. sanırım mal tazmin komisyonu yazınca "hurra ben de yazayım" tavrı oluştu, başka türlü açıklayamadım. hayat ne tuhaf, vapurlar falan.
eokacılar iyiydi de makarios kötüydü yahut da makarios enonisisci değildi, önünde engeldi yazısı gösterene de elmalı turta veriyorum; gösteremezse de zahmet edip artık tekrarlamamasını istiyorum makarios'tan hazzetmeyen birisi olarak. boş zamanlarımda birleşmiş milletler tatil gücüne yahut bm kararlarına vesaireye taptığımı gören yoksa da, zahmet edip hariçten gelen "dünya böyle diyor demeyin" yazısını yanıtlamama hakkımı da kullanmak istiyorum fazladan.
türkiye'nin eğitim sistemindeki 'okuduğumuzu anladık mı?' kısımları gerçekten gerekli imiş yahu, o kadar dalga geçmemek lazımmış.
anlayamıyorum kelimesini 20 kez kullanıp "türkiye'nin eğitim sistemindeki 'okuduğumuzu anladık mı?' kısımları gerçekten gerekli imiş yahu, o kadar dalga geçmemek lazımmış" cümlesini kurarak içinde bulunduğunuz durumu açıkladığınız için teşekkürler. umarım anlayacaksınız... bosna da kıbrısta her yerde katledilen aileniz için üzüldüm kamboçyada pol pot'un şili de pinochet in sovyetler birliğinde stalinin, almanya da hitlerin katlettiği ailen içinde üzgünüm. elbette buradaki katliamlar konusunda da size ders verecek değilim.
"eoka-b de makarios'u enosis'in önünde engel olarak görmekte idi; bunu da ben belirlemiyorum, eoka-b kendisi belirledi. makarios'un yönetiminin sonuca ulaştırmayacağını düşünmek engel olarak görmektir. engel olarak görmeyi ne olarak tanımlıyoruz bilemedim şurada, neyse."
ydığımı tekrar okuduğunda iki tane aynı amaca hizmet eden farklı yönteme sahip adamdan bahsettiğimi göreceksin. engelden kastınız makarios engeldi eokacılar o yüzden onu devirdi şeklinde otaya koyuluyor. benim dediğim ise zamanlama ile alakalı sabırsız olan ile sabırlı olan farkı. keşke anlasanız.
birde çok kötü ironi yapıyorsun yani tebessüm edilsin diye uğraşmana gerek yok burası tiyatro değil sende çocukları eğlendirme peşindeki palyaço değilsin. ideolojik saplantıların içinde türkiyeye karşı kullandığın dile dikkat edemiyorsun. birleşmiş milletler şunu demiş bunu demiş o birleşmiş milletler dimi üyeler cnının istediğini yprken fino köpeği ise aldığı kararda sikimde olmaz. eleştireceksen önce 63 yılından beri kfsını değiştiremeyen hala adaanın tamamına hükmetmek peşindeki rumları eleştir adanın kuzeyi bizim. bunun sebebide ırkçı rumlar. bedavaya üstüne kondukları ada için pazarlık yapıyoruz salaklık burada.
her neyse...
"makarios engeldi o yüzden onu eoka-b devirdi" ile "eoka-b makarios'u engel olarak görüyordu" arasındaki farkı görememek altı çizildiği halde gerçekten ilginç. makarios enosisci miydi '60lardan sonra da yoksa değil miydi diye bir tartışmaya dahi girmedim, makarios enosisci değildi demedim, velhasıl eoka-b'nin makarios'u nasıl gördüğünü söyledim. yani eoka-b'nin bakış açısı beni bağlayan birşey değil; gene eoka-b makarios'u enosis'ten sapmış olarak görüyor. bunu da ben sağlamadım - yazdığım şey de eoka-b'nin ne olarak görüp görmediği. gerçekten okuduğumuzu anladık mı kısımları iyice sevimli gelmekte.
gene türkiye'ye karşı dil kullandığımı hatırlamıyorum, ideolojik bakış açımı gösterdiğimi de hatırlamıyorum. aslen kıbrıs sorunu üzerine tartışmaya girdiğimi ya da kendi görüşümü yazdığımı da hatırlamıyorum. bir uluslararası örgütün yahut genel olarak devletlerin tavrını yazmam da ne benim görüşüm ne de benim dilim. en ufak görüş belirtmediğim yerde niyet okumak ayrı bir şirinlikmiş gene; tepkisel duygusallık diyip geçmek istiyorum onu da.
kıbrıs sorunu üzerine tartışırsam - ki yapmıyorum şu anda, yapmak da istemiyorum şu duyurunun altında açıkcası şu anda gene - neyi eleştiriyorum, neyi eleştirmiyorum yazarım. o zamana kadar niyet okumamak güzeldir, yani yazmadığım yahut ima dahi etmediğim şeyleri yazıp savunmuşum gibi davranmayalım.
hayat ne garip vapurlar falan.