bunun yanında da bürokratik işlemleri hızlandırmak için komisyon (para, takım elbise, saat) dağıtmış. şimdi, benim olaydan anladığım bu. rüşvet galiba sadece kamu görevlileri için düzenlenmiş bir hükümdü, ondan emin değilim, hadi buna da rüşvet diyelim. sarraf'ın bu yaptıkları (para aklama, komisyonculuk, rüşvet), suç ise gitsin cezasını çeksin, buna diyeceğim bir şey yok. şimdi anlamadığım kısıma geldik. bu adamın dağıttığı para, zaten iran'ın değil mi? fakir fukara bu işin neresinde? tekrar söylüyorum, adamın işlemleri suç ise, cezasını çeksin, beni ilgilendirmez. ben işin "fakirin hakkı yendi" kısmındayım.

ilk aklıma gelen: merkez bankasından teşvik primi alıyor mesela ihracat yapıyor diye ama aslında hayali ihracat yapıyor.


ilk bakista yok tabi direkt baglanti. ama bu olay halkbank ustunden oldugu icin ve abd yi kizdirdigi icin bu is abd ve yabancilarin turkiyeye olan guvenini azaltti.
faizleri arttirdi , kuru yukseltti.


ülkeye illegal yollarla girmiş 1 kuruş bile, hak hukuk sistemin bozulması demektir.
bu ülkenin ekmeğini yeyip ihanet eden, bir gün ekmeği yediği yerden kurşunu yer.


ben bu adamı bu olaylar çıkmadan önce de sevmezdim. ismini sadece birkaç senedir duyduğumuz 84 doğumlu bir insanın özel uçaklar, yalılar, şunlar bunlar alması benim gözüme başından beri batıyordu. Alacaksan al, gizli al, haber edilmesin. Bu ülkede daha bu ay soğuktan ölen çocuklar oldu. Nasıl bir vicdandır bu? Ayrıca sadece birkaç senelik bir iş adamının bu kadar malvarlığının olması da bilemiyorum, matematiksel olarak benim zihnime hiç yatmadı.


İlk bakışta da gayet direkt var. Eğer bir izin verilecekse ve bunun karşılığında para alınacaksa, bu parayı devlet almalı, hayattaki tek özelliği birinin oğlu olmak olan tipler değil. O para bizim cebimiz yerine bakanın oğlunun cebine gidiyor, dolayısıyla bizim de hakkımız yenmiş oluyor. Ha kanun gereği izin de verilmemesi gerek zaten.


ben de senin gibi düşünüyorum
