-----------------------------------------------------------------------
"yapamamak -çok temel kişilik özelliğim; yapmak isteyip de yapamamak -yapmam gerekenin değerini bildiğim, önemini kavradığım halde, tam yapma anında- -geriye geriye, kovuğuma.. -sonra, çok sonra, artık o an geçmişken, yapılacağın, yapılması gerekenin önemi yitmiş, değeri düşmüşken, öyle, öylesine yapmam -yıllar, çok yıllar sonra..."
oruç aruoba biraz(biraz mı?) beni anlatmış. ben kendimi pek anlatamasam da -özellikle sana.
sen yapman gerekeni hep yap diye...
imza
------------------------------------------------------------------------
ne demek istiyor son cümlesiyle? ümitleniyim mi?
felsefe parçalamış.
salla gitsin.
adam gibi bir şeye niyeti olsa gelip sinyal çakar konuşurdu.
....mın enteli=)
Seviyorsan gel konuş bence de. Yemin ediyorum beynim yandı.
bazı insanlar laftır. aksiyon sevmez. hayal dünyasında yaşar. sözleri ağdalıdır güzeldir ama aksiyon alamaz. sana hayır gelmez bu kişiden.
ales sorusu gibi edebiyat yazmışsın,
nıye boylesınız? neden kendı cumlelerınızle konusamıyorsunuz ya da daha sakin yalın cumlelerle? bu denlı edebıyat merakı artık seviciliğe giriyor.
sevgılı olacak kadar yaklastıgınız bırıyle barı acık konusun. ama yok. bu kızla ılgılenmemen en hayırlısıdır umıtlenme.
sonuca en kısa yoldan ulaşmak için yanındayken osur bence, hem o rahat eder hem sen.
yukarıdaki arkadaşlar kadar itici bulmadım ben. edebiyat, tabi ki de çoğu yerde insanın kendisini başka şeyler üzerinden anlatabilmesinin az yollarından birisidir. Oruç Aruoba'dan yaptığı alıntı kaçımızın duygularını ele vermiyor ki?
ayrıca, benim gördüğüm ikinizin de edebiyat seven insanlar olduğunuz, dolayısıyla tabi ki de duygularını bu şekilde dışa vuracak. ahmed arif'in leyla erbil'e yazdığı mektupları içeren bir kitabın başına "seviyom la" yazması beklenmez pek, değil mi? Önemli olan şey bu cümleleri yazarken ne kadar hissettiğidir. -mış gibi yapmak, entelmiş gibi davranmak tabi ki kötü, ama ya kişi gerçekten entellektüel birikime sahipse?
Neyse, asıl sorunun cevabını ben veremem belki, ama yukarıda yazılan ve yer yer sanatı aşağılayıcı bulduğum yaklaşımlara yanıt vermek istedim.
gochebe siz sanatçı mısınız ?
abi ben bu kasıntılı kadın türlerini biliyorum. ama ne yapmam gerektiğini çözememiştim o yüzden yardımcı olamayacağım :)
resmen beynim yandı.
@essoist sanatçı ne arar la duyuruda :))
aksine mutlu ve sosyal adamdan sanatçı olmaz. ondan burdan iyi sanatçı yuvası mı olur.
sanatı asagılayan filan yok bari okudugunuzu anlayın. senın gibiler iste sevici edebiyatcılar sevgili göcebe arkadas. yapmacık ve cogunlukla da taklitci. ve gereginden fazla büyütüyorlar edebiyatı. entelektüel birikime sahip olan biri izin ver de duygularını kendi cumleleriyle izah edebilsin.
ümitlen böceem, pişman flörtü böldüğü için. hatta son cümlede senden bi şey bekliyomuş gibi bence.
@akare, aşağılıyorsun, insanların sanata olan tutkularını basitleştirerek, hakir görerek, senin kabul ettiğin iletişim yolu dışında iletişim yolları seçenleri "sevicilik" gibi cinsel sapkınlık imalarıyla aşağılıyorsun.
"sarı saçlarından sen suclusun" gochebe kardeş. alıntı yaptım belkı sımdı anlarsın. cok fazla sınırlısınız ve maalesef ıkıncı defa belırtmekten hıcap duyuyorum ama okudugunuzu bıle anlamıyorsunuz. sen bın tane kıtap okusan ne olur su durumda. kım bılır ne anlıyorsun. pardon anlamıyorsun dıyecektım.
akare, okuduğumu çok iyi anlıyorum, merak etme. demek istediğim tam da senin yazdığına denk düşüyor; insanlar daha yalın yollarla sevgilerini ya da meramlarını anlatabilirler, buna zaten kimsenin bir şey dediği yok, ama başkaları daha edebi yolla, kendilerini daha iyi anlattıklarını düşündükleri biçimde de anlatabilirler. insanlar ağdalı cümlelerle de konuşabilirler, edebiyata vurgun da olabilirler. ama bu tercihi yapanları "sevicilik" diye yaftaladığınızda aslında bayağılaştırma seviciliğiniz ortaya çıkıyor, maalesef.
koşarak kaç bence :(
yapmak istememe rağmen yapamıyorum demiş.
sonra eskisi kadar değeri ve önemi kalmadı artık demiş.
son cümlesi, yani "sen yapman gerekeni hep yap" kısmından, diğer ilişkilerinde benim gibi olma anlamı çıkardım ben biraz.
benim de beynim yandı.
dur bi alıntı da ben yapcem anlıyın diye.
“iyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. ya da hiçbir şey çıkmaz.”
oğuz atay, korkuyu beklerken
annadın?