birebir hoca. inanılmaz merak. devasa okuma azmi (kitap, dergi, online yazı vs.). ultrasonik audio-visual materyal tahammülü (hedef dilde film, dizi, belgesel, şarkı).
ingilizce öğrenmek bi de pek sonu olan bi şey değil. her kelime 46 anlama geliyor, birbirine benzeyen çok kelime var falan. gramer yapısı kolay olsa da çok değişik kullanımlar var, aa bu böyle denir miydi falan diye düşünüyor insan.
mesela abd'de seçimler öncesinde "what has barack obama done to earn my vote?" gibi bi şey vardı bi' amerikan gazetesinde mi ne. hayatta "oyumu kazanmak" kavramını "earn my vote" diye çevirmezdim, hatta duysam türk birisi dalga için öyle çevirmiş sanırdım. böyle çok tuhaf şeyler var.
film, dizi, vs. iyi yollar ama anlamak için iyi. konuşamadıktan sonra bi faydası yok. iş hayatında, yani düzgün bi işte (sanıyorum) ingilizce anlamaktan çok konuşabilmeniz önemli, ki iş mülakatlarında zaten size film izletip "ne diyor?" demeyecekler. konuşabilmek için muhakkak olanaklar yaratılmalı, gerekirse örneğin istanbul'da yaşıyosanız gidip turistlerle takılmalı.
6 ay ingiltereye gidiyorsun hiçbir şekilde kimseyle türkçe konuşmuyorsun türk arkadaş edinmiyorsun hatta türk olduğunuda unutursan 6 ayda bu işi cözersin