pimsleur ile ispanyolca baya baya derdimi anlatacak kıvama gelmiştim. ama tabii ki sadece konuşma. yaz deseler binlerce aksanlı harf var, nereye ne gelir bilmem
pimsleur'ü bana öneren arkadaş bırak derdini anlatmayı baya kavga edicek kadar öğrenmişti. gerçi o bi de ispanyolca film ve dizi de izliyordu sürekli, altyazılı/yazısız
şimdi tekrar ama bu sefer daha ciddi başlicam öğrenmeye
en güzeli aslında ne dili öğrenmek istiyosan arkadaş bulman
başaran var. ama bu 2 günde olmayacağı gibi 1 yılda da olmaz. bu bildiğin 5-10 seneni alacak bi süreçtir. zaten 2 günde öğrendiğin dili 1 günde geri unutursun. ha yok benim temelim var diyorsan o zaman ortalama 1 senede vasatın üstüne çıkarırsın ingilizceni tek başına uğraşarak. ama hedef ne onu bilmek lazım. mesela ben üst düzey bilimsel makale çevirmek istiyorum demek farklı, tercümanlık-rehberlik yapmak istiyorum demek farklıdır.
lisedeki ingilizce dersleriyle öğrendim. üstelik yabancı dil ağırlıklı falan da değildi. normal müfredat. ama çok film izliyordum altyazılı.
sonra iş yerinde ingilizce kursu açıldı, orada upper-intermediate çıktım mesela. o kursa da gittim, daha da ilerlettim sonra.
rosetta stone diye bir şey var. oldukça başarılı. ama dil zaten konuşarak öğrenilir; yani kursa gitsen de konuşmadan öğrenemezsin.
yanlış anlaşılmasın, kurstan sertifika almadım. kursun seviye belirleme sınavında upper çıktım. o seviyeye uygun gruba eklendim.
(bkz: internetten karı soymaya çalışırken ingilizce öğrenmek)
bunlara ek olark film, dizi, şarkı, yabancı arkadaş edinme yöntemleri ile öğrendim ben. hiç kursa gitmedim. ilgi meselesi aslında biraz.