29 Mart 2009 yerel seçimlerinde partilerin seçim bütçeleri 30-50 milyon TL civarındaymış.
Yeri geldiğinde 1000 farkla seçim kaybeden ve kazananların olduğu bir seçim bu. 40-50 TL karşılığında kabine girip söylenen yere mührü basacak on binlerin yaşadığı bir memleket aynı zamanda bu.
1000 kişiye 50TL vermek 50bin TL gibi komik bir bedele denk geliyor. partilerin bütçelerinin yanında hiç bir şey değil bu. kazanılması "garanti" olmayan, sınırda bir yerde olan yerlerde yapılabilecek ve parti bütçesine dokunmayacak bir şey.
kömür-makarna dağıtılıp kamu kaynakları ile de finanse edildiği söyleniyor.
bu, burada yazdığım kadar basit mi? ben poster-afiş bastırdım deyip, eşe dosta fatura kestirip bu parayı bana oy vermesini istediğim maddi gücü zayıf insanlara dağıtabilir miyim? bir denetim mekanizması var mı? bu mekanizma varsa ve sağlam çalışmıyorsa, sağlam çalışması nasıl sağlanır?
ee bu dediğin zaten yapılıyor
soru son cümle zaten
yani demek istediğim yapılıyor ve sorun yok. çünkü denetim mekanizması ysk ama yskyı atayan ve görevlendiren, yöneten hükümet. o yüzden he pampa kesin vermemişsindir diyorlar. olayı kapatıyorlar.
mesela her seçimde duyarsın yok para yok başka bir şey yok oylar çöpten çıktı diye, işte bunalrın hepsi seçim bittikten sonra ortaya çıkıyor ve tamamı hükümetin alehinde deliller oluyor ama hiç birsinde sonuç çıkmıyor. çünkü ysk hiçbir şekilde güçlü olanla ters düşmüyor. hükümet (mahkeme) olayı kapat diyor. olay kapanıyor.
seçim yerinde telefon kontrolü yapılmalı mutlaka sandıkta attıkları oyun fotoğrafını çekip çıkışta para alıyorlar. üç beş kuruşa şerefini satan insanlar oldukça önüne geçilebilecek bir olay değil maalesef onları o üç beş kuruşa tamah ettiren de aynı kişi farkında değiller.