öyle meslek olarak değil de, yabancı ülkedeki arkadaşları ziyaret ettiğimde en kallavi ve ağır türk yemeklerini(mantı, hünkarbeğendi, dolma, pilav, karnıyarık vs..) çok lezzetli olacak şekilde yedirip mutfağımızı tanıtmak istiyorum. kursa falan ayırcak vaktim yok. nerden başlasak?
yabancı ülkedeki arkadaşlarına önce yumurta çeşitlerini öğret ozaman. yumurtada 30 farklı çeşit yiyecek yapılır. önce bi krep süzet yapmayı öğren hele. sonradan makarnada geliştir kendini, fırında makarna ile başla lazanyayı öğren. mantı açacakmış :) oldu, kolaydı zati mantı açmakta.
o kadar zor değil. koca kazık kadın oldum, çocuğum filan oldu, ben bile hala yemek bloglarından bakıp yemek yaparım..
bilhassa hanımların blogları iyi. mesela yapımını fotoğraflı olarak anlatıp, sonucun da fotoğrafını koyuyorlar. yani garanti "denenmiş" tarifler oluyor bunlar...
önemli olan tarifin denenmiş olması zaten. sana düşen tek şey, orada yazılanları harfiyen uygulamak.. zaten zor değil, patatesi haşla, soğanı doğra, yağda çevir gibi şeyler. 10 yaşında bi çocuk bile yapabilir
bence gelişmenin tek yolu deneme yanılma, zira ev yemeği dediğimiz (fasulye, bezelye vs) çoğu şeyin temeli aynı; soğanı kavur, kıymayı salçayı koy, ana malzemeyi koy, kaynar su koy.
Onun dışında yukarıda saydıkların biraz daha dert, mesela pilavı ilk kez yaptığından itibaren nefis yapanlar var, yıllarca kötü yapanlar da var. Sonra, beşamel sosu yapmayı öğren, ondan sonra beğendi yapmak çok daha kolay olacak. Sadece patlıcanı ocak üzerinde közleyip ezerek katacaksın. Ellerin falan yanacak tabii :)
Etli dolma da kolay mesela, tarifi karıştır, doldur, pişsin. Zeytinyağlı biraz daha zahmetli olabilir, etliyle çalışmadan zeytinyağlıya girişme mesela, sarmayla da uğraşma, doldur biberi kabağı. Tabii kabağı zeytinyağlı yapma mesela.
Aslında en önemlisi malzeme seçmek. Mesela biber olması için seçtiğin biberler körpe, pörsümemiş olmalı, patlıcanlar da aynı şekilde güzel, çekirdeksiz olmalı. Deneyim hep bunlar.
Ben senin yerinde olsam sebzeli makarnayla falan uğraşmam, direkt fasulye bezelye yemeği pişiririm. Hepsinin dondurulmuşu, konservesi var zaten.
of çok uzun bir cevap yazmıştım ama internetin gazabına uğradı. özetliyorum.
1. işi bilen birini gözlemlemek, ufak işlerde yardım etmek. (anane, anne, sevgili, yakın kız arkadaş vs.)
2. değişik yemekler yemek.
3. yemek blogları ve videoları takip etmek. (jamie oliver ve martha stewart iyidir. youtubeda bulabilirsin.)
4. malzeme malzeme gitmek de bir yöntem olabilir. yumurtadan dedikleri gibi 30 tarif çıkabilir. önce bir malzemeyi çözersin. sonra patatese geçersin, sebzeleri yaparsın fln. tavuktu, etti derken gider zaten.
5. damak tadının (hangi malzemenin neyle uyumlu olabileceğini tahmin edebilmek, misal elma+tavuk, tarçın+et vs gibi.)
6. elinin ayarının ya da gözünün kararının iyi olması gerek. temel prensipleri bildikten sonra (neyin hangi sırayla atılacağı gibi) her tarifi kendine göre yorumlayabilirsin.
arman kırım'ın muhteşem bir yazısı var bu konuda işin tekniği ile ilgili:
hurarsiv.hurriyet.com.tr
"Bizim kültürümüzde bu gerçek, bu sayfadan önce hiçbir zaman gündeme gelmemiş olduğundan, yemek yapmak sanki sadece annelerin bildiği ve çocukların çok zor öğrenebileceği bir beceri olarak görülmüş. Annelerin de bir zamanlar çocuk olduğunu unuturcasına! Oysa eğer belli başlı pişirme tekniklerini bilirseniz, yemek yapmanın ne kadar kolay olduğunu şaşırarak keşfedersiniz. Zira annelerimizin çok iyi yaptığı Türk yemekleri aslında çok ama çok az sayıdaki birkaç basit tekniğe dayanıyor. Örneğin bugün anlatacağım sadece dört farklı Türk mutfağı tekniğini öğrenirseniz, Türk
yemeklerinin yüzde 60'ını pişirmeyi (hatta sadece 1 günde) öğrenebilirsiniz. Bunlara, hemen hemen hepsi aynı basit temele dayanan ‘börek' tekniğini de eklerseniz, Türk mutfağının yüzde 70'ini halletmiş olursunuz. Ve o zaman anlarsınız ki 200 çeşit köftemiz aslında tek bir tekniğin marjinal varyasyonları; 50 çeşit dolmamız da öyle... Ve mutfağımızın aslında zengin ve gelişmiş tekniklere dayanmadığını, hepsi Allah vergisi olan malzemelerimizin bol ve güzel olması nedeniyle lezzetli bir mutfağımız olduğunu anlarsınız. Belki o zaman “Türk mutfağı dünyanın en zengin mutfağıdır” hurafesini bir yana bırakır, “Mutfağımızı zenginleştirmek (tanıtmak değil!) için ciddi çaba göstermeliyiz” görüşüne daha yakınlaşırsınız."