Resimdeki örnekteki gibi Türkçe karşılığı olduğu halde yabancı kelimeyi kullanmak seçilebiliyor. Bu yüzden kişi, yabancı kelimenin anlamını bilmiyorsa karşı tarafın ne anlatmak istediğini anlayamayabiliyor ya da yanlış anlamlandırabiliyor. Günlük dilde sık kullanılan bu kelimelerden aklınıza gelenleri paylaşırmısınız.

Resimdeki haricinde sizinde aklınıza gelenler neler? Misal benim hemen aklıma " bencil-egoist " örneği geldi.


 

samimi-icten (icten daha bir icten degil mi?)

dilimizde yer etse de samimi sozcugunu icten bulmuyorum.

bohr atom modeli

şu an aklıma kelime gelmedi ama bu konuda birkaç şey söylemek istedim. bence tam tersi de geçerli, bence bazı türkçe karşılıklar kelimenin vermek istediği anlamı tam olarak karşılayamıyor. resimdeki karşılıklardan iki tanesine katılmıyorum; spontane ve paradoks. kılı kırk yararsak orijinal (onu da yanlış yazmışlar :)) için sunulan "özgün" kelimesine de sıfat olma veya isimleşme durumuna göre itiraz edebiliriz. bu ufak anlam farklılıkları da sunulan türkçe kelime yerine yabancı kökenlisinin kullanımını teşvik ediyor bence. "paradoks" kavramından bahsedeceksem, "çelişki" kelimesini kullandığımda mantık bilimindeki bir terimden mi yoksa gündelik bir kullanımdan mı bahsetmek istediğim tam anlaşılmıyor. "orijinal" kelimesinin türkçe karşılığı birebir "özgün" olsa bile, halk ağzında zaman içerisinde farklı kullanımlar sonucu bu iki kelimeye farklı anlamlar yükleniyor.

kül

çok var aslında ama özellikle iki tanesini yazacağım:

spesifik - özgül
sound - tını (şu grubun soundu çok iyi ya'daki gibi)

microfiction

ama buradaki advisor ve mid-term dışındaki kelimeler türkçeleşmiş kelimeler. yani bugün detay'ı fransızcadan geçti diye kaldırmaya çalışıp sadece ayrıntıyı dayatmak ne kadar saçmaysa, bu 2 kelime dışındakiler de çok saçma.

noluyo yaa

konudan ayrı olarak değinmek isterim:

@noluyo ya'nın hakkı var. her dil başka dillerden sözcükler alır. bizde işi neredeyse sözcük ırkçılığına vardırıyorlar ve etimolojiyle sözcüğün bir dile ait olup olmadığını karıştırıyorlar. sözgelimi kimse ingilizce kiosk, international, fiancé, yoghurt gibi sözcükler için tutup da "bunlar ingilizce değil," demez. sebebi de bir sözcüğün bir dilin sözvarlığına girebilmesinin, bir sözcüğün türkçe, ingilizce, farsça vb. sayılmasının koşulunun başka bir dilden geçmemiş olması şartı olmamasıdır. adama soruyorsun, "kitap, kalem, defter türkçe değil" diyor. "e o zaman bunların türkçesi ne?" diyorsun. "türkçesi yok," diyor. böyle saçma şey mi olur? bir sözcüğün etimolojik olarak arapça kökenli olması başka bir şey, bir sözcüğün türkçe içinde yer alması, türkçe olması başka bir şey.

öte yandan şu da var. yukarıdaki gibi karşılıklar aramak ve insanlar tercihler sunmak da gerek. yani bu bir dayatma değil, tercih sunmaktır. bunu da yararlı buluyorum. ki ben de fonksiyon yerine işlev, aktif yerine etkin, orijinal yerine özgün vb. kullanıyorum.

p.s. paradoks'un karşılığı çelişki değildir!

microfiction
1

mobil görünümden çık