ben suyun altinda daha hizli gidiyorum ama, bende mi sorun var:)
profesyonellerin büyük bir kısmı su altından daha hızlı giderler. (bkz: dolphin kick)
şimdi "madem öyle neden hep su altından yüzmüyorlar" dersiniz diye şunu da belirteyim..
yarışmalarda su altından gitme mesafesine bir sınırlama getirildiğinden ve getirilmemiş olsaydı dahi hiçbir insanın uzun mesafe yarışlarını tamamen su altından bitirecek ciğer kapasitesi olmadığından tüm yarışın dipten bitirildiğini göremiyoruz. ayrıca ek bilgi.. su altından giderken daha hızlı olmak ve kolaylık sağlaması açısından yapılan bazı hareket var, onların da adını belirtip geçeyim.. dolphin, ters dolphin, anahtar hareketi..
su altından 15 m yüzmeye izin veriliyor. çıkınca yavaşlamalarının nedeni "breaking the water" dedikleri bir hadise. fiziksel olarak ne ifade ediyor bilmiyorum.
önününde biri yüzdüğünde mesela daha hızlı yüzersin. başka arabanın arkasından gitmek gibi.
süper kavitasyon diye bişi duymuştum bu konu hakkında. derinlemesine araştırmadım ama. suya atlayınca oluşan hava boşluğu sayesinde su altında daha hızlı yol alınabiliyor anlık olarak.
(dün akşam yazdığım yüzlerce kelimelik açıklamayı tarihe gömen sisteme selam ederek bir daha yazamaya başlıyorum.)
suyun altında dolphin hızlıdır. lakin dolphin yüzücüyü ivmelendirmekten çok, varolan yüksek hızın aerodinamik yolla daha büyük bir kısmını korumaya yarar. yani çıkış ve dönüşlerde (taklalarda), vücut duvardan iktirilip hızlandırıldıktan sonra direk suyun üstüne çıkıp kol atıp, ayak vurmaya çalışmak aerodinamiyi bozar. bu sebeple de yüzücü yavaşlar. bunun yerine (sprint yarışlarında) kısa bir su altı süresi yüzücünün takladan sonra hızını korumasına ve daha az yorulmasına yardımcı olur. ancak bunu da uzun tutmak iyi değildir. zira belirttiğim gibi bir süre sonra hız düşmeye başlayacak, kişi de yanında kuvvetli kol atıp, ayak vurmaya başlayan biri tarafından geçilecektir. tüm sprinterleri (alexander popov, pieter van den hoogenband, roland schoeman, alain bernard, eamon sullivan, aktifken ben :D...) izlerseniz stratejilerini böyle belirlediklerini görebilirsiniz. suya paralele yakın atlayıp, yüzeye yakın kısa bir su altı süresinden sonra yukarı çıkarlar. michael klim -ki kendisi dolphin olayında son derece aşmış bir kişidir bunlara istisna olarak gösterilebilir. kendisi sprint yarışlarında dahi yanındaki adam su altını bitirip, 3-4 kol attıktan sonra, su altında hala dolphin vurarak adamın önünde ilerlemektedir. bu bahsettiklerim, belirttiğim gibi sprint yarışlarında geçerlidir. uzun mesafe yarışlarında su altı mesafesi (kurallar el verdiğince) uzun tutulur ve yüzücü enerjisini daha iyi saklar. zaten yüzme de stratejinin temelini nefes, su altı süresi, çıkış ve dönüşler oluşturur.
breaking the water olayının en iyi örneğini de pekin 2008 de, (yamulma olabilir) 4x100 erkekler-serbestte, abd adına son atlayan tecrübeli sprinter jason lezak tarafından görebilirsiniz. yan kulvarda birinci yüzen fransız alain bernard ın kulvarına yanaşmış ve son 5 metrede onu geçerek abd ye altını, michael phelps e de tüm zamanlar altın rekorunu hediye etmiştir.
kısaca çıkış ya da dönüş anından sonraki ilk dolphinler çok süratlidir, ancak zamanında çıkıp yavaşlamaya başlamadan ayak vurup, kol atmaya başlanmalıdır.