ama anlayamıyorum. örneğin şu erzurum'da tuvalete kapatılıp işkence gören ve ölen melek'in davasında geçenleri okuyordum şimdi gazetede. bu işkenceleri yapanların avukatı şöyle demiş:
"Kamuoyunun gazını almak için müvekilerim kurban edilemez. Bu nedenle tutuklanmaya yönelik hukuki talebin reddine karar verilmesini talep ediyoruz. Ayrıca sanıklar üzerindeki adli kontrolün kaldırılmasını istiyoruz"
yani, bu avukat da insan. biz de insanız.
bu insnaları savunurken hiç mi vicdanları sızlamıyor bu adamların? yani, ne bileyim ben avukat olsam bu gibi canileri savunmazdım, savunamazdım. hukuk ne gerektirirse gerektirsin önce insanım anasını satayım, nasıl bu cümlelerle savunabilirim ki?
bir de diğer sanıklara şahane bir piyes oynattırmış okuduklarım kadarıyla. (yok biz onu tuvalete götürüyorduk da o sırada polis görünce yanlış anladı gibi bişi)
özellikle avukatsanız merak ediyorum düşüncenizi.
"bu da bizim işimiz napalım.." mı diyorsunuz yoksa bu gibi şeyleri red mi ediyorsunuz, kabul edenler nasıl bir mantıkla kabul ediyor?
harbi vicdanım kavrayamadı bu durumu.
iş,aş gözüyle bakıyorlar sanırım...
bir avukat arkadaşım canı sıkkın olduğu bir gün noldu dediğimde şunu anlattı bana,
-Bugün birisini kurtardım hapisten
+ee nesi kötü bunun?
-adam uyuşturucu satıcısı ve ben sattığını biliyorum, memnun değilim ama işim bu yapmak zorundayım elimden birşey gelmiyor.İşimi iyi yapmak zorundayım yoksa aç kalırım.
Onlarda herşeyden memnun değil biliyorlar yanlış bir şey yaptıklarını ama ellerinden birşey gelmiyor.
böyle durumlarda avukatların asıl amacı, müvekkilinin ceza almamasını sağlamak değil, az ceza almasını sağlamaktır. yukardaki örnekteki avukat da bunu yapmaya çalışıyor.
şunu düşünün, nöbetçi avukatsınız ve komşusunun ineğini alıp götürürken suç üstü yakalanmış bir adamın svunması size kaldı. nasıl savunursunuz? birşeryler yazmak zorundasınız. bu hikayeyi duyduğum avukat arkadaş, müvekkilinin boğa güreşlerine özendiğini, inekle 2 tur rodero yapıp bırakacağını söylemiş.
siz ne derdiniz..
savunma hakkı kutsaldır. olaya bir de şu yönünden bakalım. adam kardeşini öldürmekten yargılanıyordu yemin billah etse de kimse inanmıyordu. bir önceki avukatı bile davadan çekilmişti. yerine gelen avukat öyle kanıtlar buldu ki adam serbest kaldı ve daha sonra gerçek katil itiraf etti suçunu yani masum da olabilir o yüzden herkes savunma hakkına sahip olmalı.
bu işler, sizin anlık duygularınıza göre değil de, hukukçuların soğukkanlı ve mantıklı bi şekilde hazırladığı yazılı kanunlara göre yürüyor.
zaten savcı olmanın en zor tarafı bu vicdan muhasebeleri. vicdanım ne derse desin hukuku uygulayacağım, ona göre eğitim aldım. mesela doktorlar da tam tersi, hukuk (ve dünyanın kalanı) ne derse desin vicdanlarının dediğini yapıyor onlar da.
cmuk denen bişey var, eğer kişinin avukat tutma gücü yoksa, ya da avukat bulamıyorsa, adliyenin nöbetçi avukat listesi gibi bişey var, oradan sırası gelmiş avukat o kişiye atanıyor. suçlu olsa da suçsuz da olsa o avukat o kişiyi savunacak. ayrıca avukatın işi o, kişiyi savunmak, mümkünse ceza almamasını, mümkün değilse en az cezayla yırtmasını sağlamak. zaten avukatı meşhur yapan, isim yapmasını sağlayan en olmayacak davaları kazanmasıdır.suçlunun suçlu olduğunu tespit edip cezasını vermek ise hakimin görevidir. avukatın değil.
Suçluya hakkı olandan fazla ceza verilmesi adaletsiz olur. Bu sebepten, suçluların da avukatların hukuki yardımına ihtiyacı var. Hukuk herkese gerekir. Hele Türkiye'de...
Bir de suçlu gibi görünüp gerçekte suçsuz olanlar var. Peşin hüküm vermeden önce, dışarıdan suçlu gibi görünen kişilerin de masum olabileceklerini unutmamak lazım.
suç'un aleni oldugu durumlarda, avukatlar müvekkilin olabilecek en insanı cezayı almasını ve o sırada da işkence görüp, sorun yaşamamasını saglıyor.
Mutlaka küçük çocuklara tecavüz etmek insanlık dışı bir suç, "ama" adamı yargılamak yerine bir akıl hastanesine kapatsan kim bilir ne sorunları çıkacak.
Normal mantıklı bir insan davranışı degil o, işte sen, polis, yoldan geçen adam, bu sapıgı öldürmek, dövmek istiyor
Avukatta "bu da bir insan, hem de hastalıklı bir insan" diyip en insani şekilde davranılmasını saglamakla görevli.
Bir insan topal diye nasıl dövemiyorsan, akıl hastası diye de dövemiyor olman lazım, biri topal diye aksak yürüyor, digeri akıl hastası diye sapıklık yapıyor. İkisi de hastalıgının sonucu, kendi istegi degil.
(umarım böyledir, yoksa kendi istegiyle, bilinçli bir şekilde yapan adamı savunmak tabiki zor iş, mide gerektiren bir iş)