uçmalı muçmalı bi olin reklamı vardı taa yıllar önce, patates yiyen insanlar havalanıyordu filan.
6 yaşındayken etkilenip bi şişe almıştım ondan deftere yazdırarak, annem geri göndermişti.
Axe deodorant + Duş jeli
Ürün de kaliteli ama benim almamı sağlayan reklamları olmuştur.Uzun süredir kullanıyorum.
Buradaki durum genellikle sizin (ya da başkalarının) hiç bir ürünü reklamdan etkilenerek almadığınızı "zannetmenizdir". Tüketiciyi doğrudan almaya yönlendiren reklamlar, reklamların sadece bir bölümünü oluşturur ve bu tip reklamlara "ikna edici" reklamlar denir. Bunun dışında da hatırlatma veya bilgilendirme amacı olan reklamlar vardır ki , bunların etkisi biraz daha orta ve uzun vadelidir. Her halükarda, reklam, diğer pazarlama iletişim araçları gibi, tüketici satın alma karar sürecinin bir "girdisi"dir, dolayısıyla satın alma kararını etkiler.
Sanırım reklamlarla ilgili bir çalışma yapıyorsunuz bu ara, bir iki şey yazayım dedim. Soruya gelince, mesela reklamlardan etkilenmek suretiyle ciddi bir trial rakamına ulaşan Cola Turka örneği geliyor benim aklıma ki, o dönemde (2 ay içinde) Türkiyede'ki evlerin yaklaşık %75'ine en az bir kere girmişti.
bioxcin mi ne halt vardı saç dökülmesine iyi geliyordu, öyle bir üründen bile haberim yoktu reklam sayesinde öğrendim aldım.
birde reklamın etkisi asla kesin bir sonuçla ölçülemiyor bildiğim kaadarıyla.
reklamların ters etki yapabilir,
reklam doğru kitelye hitap etmeyebilir falan fıstık
www.pentaxian.com
bu reklamdan sonra pentax alma isteği sardı dört bir yanımı ne yalan söyleyeyim. fazla reklam ve pazarlama yapanın daha az reklam yapandan daha az arge bütçesi ayırdığı fiyatlarının daha kazık olduğu fiyat performans oranının düşük olduğu gibi bir ön yargım var(ki çoğu zaman doğru bu ne yalan söyleyeyim) popüler olandan tiksinme cavurun underdog dediğini kucaklama isteği.
reklamı olan ürün alınmada tercihlidir, bunlara en büyük örnek olarak da nazo toz içeceği verilebilir, o beğenmediğimiz hatta ne biçim reklam lan bu dediğimiz reklam satışlarını 90 katlamıştı yanılmıyosam.
axe'in bir reklamı vardı, bir trende birbirine yabancı bir kadınla bir erkek gidiyorlardı, tren bir kaç saniyeliğine tünele giriyor, çıktıtan sonra ikisininde üstü başı dağılmış haldeydi. ben o reklamdan sonra parfümünü almıştım axe'in.
Tek reklamdan daha ziyade firmayı yada ürünü kişileştiren, kullanana yeni dünyalar yaratan reklamlar benim almamada çok etkili oluyor
yıllardır süregelen bir adidas saplantısı var bende. ne zaman bir ayakkabı alacak olsam, model vs farketmez, illa ki önce adidas'a bakarım. bu saplantımın nedenini hiç düşünmemiştim ama bu duyuruyu görünce "hmm?" dedim. adidas'ın reklamları (özellikle eski reklamlarından biri var ki, hani şu elektrik direğinin üstüne atılan bir ayakkabı vardı) çok etkili bence. hatta o kadar etkili ki, ayakkabı konusunda seçimini nike yönünde yapanlara karşı içten içe gıcık oluyorum, "adidas daha iyi nasıl bilmezler?" gibi bir moda giriyorum. biliyorum salakça ama hislerim bunlar.
seinfeld in bir bölümünde george çatal bıçakla snickers yiyordu. o bölümü izledikten sonra gidip bi snickers alıp yediğimi biliyorum.
henüz alacak kadar param yok ama seat leon almak istiyorum ki reklamında vuruldum kendisine.
axe denmiş mesela bende bi on-onbeş yıl önce sırf o meşhur reklamlardan ötürü kullanmıştım bir süre.
motorola kullanma nedenim de reklamlarla ilişkili diye düşünüyorum (tam olarak bir reklamını hatırlamıyorum gerçi)
cola turka da söylenmiş, o furya dönerken küçük bi anadolu kasabasındaydım ve ürünün gelmesini beklediğimi hatırlıyorum.
pepsi içmem üzerinde yıllar önce denk geldiğim birkaç viral kampanyanın etkili olduğunu düşünüyorum...
bu böyle uzar gider.
reklamlar genelde pekistirici oluyor benim icin. bir mali zaten seviyorsam, reklami da iyi yapiliyorsa o urunu daha cok seviyorum. sutas bunlardan biri. ama "EN saglikli, EN ekonomik, ENNN bilmem ne" diye ballandirilan urunlerden genelde kaciyorum nedense. bu tur laflarin cogunun gercek hayatta bile tersi cikmasi sebep olabilir.
henuz alamadim ama param olunca ilk isim bir adet sony bravia olmak olacak. san francisco sokaklarindan dokulen toplar sagolsun. marketing'de yeni bir trend bu; kullanici ile urun arasinda bag olusturmak. reklamlarda da bunu kullanmayi calisir firmalar genelde. icinizde bir duygu uyandirip kendnizi urunle ozdeslestirmenize ugrasirlar. san francisco ile ilgili cok guzel anilarim var mesela, ondan dolayi o televizyonu gorunce her zaman pozitif duygular olusuyor bende.
sozlukte reklamı olan vicks first defense'i reklamdan gorerek aldim, valla ise yaramadi da diyemem, hasta olcakken duzeltti vallaha. reklamı olsa tanimazdim etmezdim.
ayrica mini marka araba da reklamlarıyla cok etkiliyor beni, araba konusunda baya takip eden bi insanim, ona ragmen mini reklamları baya sempati uyandiriyor oyle normalde olsa cok sevmeyecekken.
reklamın görselliği ya da albenisi önemli değil benim için. haber vermesi gerekiyor.
sadece metin içeren bir reklam ile süper görsel bir reklam arasında çok fark yok benim için.