İşe alım süreçlerinde karşılaşabileceğiniz bazı noktaları bir çok yerden kurumsal bir dille yazılmış şeylere alternatif olarak kişisel görüşlerimi siz sevgili yeni mezunlara/işsiz ama işli olmaya azim etmişlere adamak istedim. Evet başlayalım..

işe alım süreçlerinde en önemli ilk silahımız nedir? tabi ki Cv.

zilyon tane makalelerde "Etkili Cv hazırlama yöntemleri" vb. şeyler okumuşsunuzdur. Şimdi o bütün zırvalıkları boşverin. Cv'nin en önemli argüman olmasının sebebi ortalama 1 dakika içerisinde o ortak çalışan ik'cı beyinlerde merak uyandırmak zorundasınız.

Burada, resminizin çekilme şekline, kravatlı mı olsun? gülümseyeyim mi? gibi akıl girdaplarına kapılmayın. Normalde hiç bir ülkede Cv'de resim aranmaz, ama bizim Türkiye'mizde bu tam tersi, resimsiz Cv'ye bakılmaz.

O nedenle kızların şansı biz erkeklere göre daha yüksektir. Güzel hatun, her zaman beyindeki loplara daha güçlü mesajlar gönderir.

Biz erkekler nasıl resim koymalıyız? tabi ki rahat adam duruşu ile bunu yapabilirsiniz. Peki, nedir bu rahatlık? efendim, vesikalık resim yerine daha uzaktan ama yalnızca sizin olduğunuz bir resim olabilir. Kravatlı resim koymayın. Neden? çünkü erkek resimlerinin tamamı kravatlıdır. Farklı olun. Zaten artık neredeyse bütün kurumsal şirketler takım elbiseden rahat giyim tarzına çoktan geçtiler bile. (bkz: casual)

Cv'nin içeriğine gelelim. klasik cümlelerle şurda şu pozisyonda çalıştım yerine, küçük bir hikaye anlatın. Çalıştığınız şirkette o pozisyonda neler yaptınız? sizden önce durum neydi sizden sonra ne oldu?

Örneğin; satış sorumlusu olduğunuz pozisyonda size düşen bölgedeki satışlar neydi? ne oldu? siz bunu hangi yöntemleri kullanarak yaptınız. En önemlisi rakam kullanın. Sizden kaynaklı "katma değer" nedir onu paylaşın.

Cv'de önceki çalıştığınız yerleri istediğiniz sıralama ile koyun. Tarih filan sırası önemli değildir. Önemli olan sizin en etkili olduğunuz işle başlayın.

Hobilerinizi filan yazmayın. Kimsenin okuduğu ettiği yok. Bunun yerine ekstra donanımlarınızı yazabildiğiniz kadar yazın. Yani çalıştığınız şirkette seminer dahi aldıysanız onu ekleyin. Dil eğitimi, satış eğitimi, pozisyonunuzla ilgili özel kurumlardan aldığınız ekstra eğitimleri neden aldığınızı nasıl bir katkı sağladığını yazın.



Cv'den sonraki süreç Mülakat...



Şimdi, şirketin kurumsallık derecesine göre mülakat süreçleri değişkenlik gösterebiliyor. Ultra kafayı sıyırmış ik departmanı kişilik testinden hızlı anlama testlerine kadar sizi sokabiliyor. Kişilik kısaca "d.i.s.c" (bkz: d.i.s.c. kişilik envanteri) dedikleri test sizin aslında düz mantıkla yalancı mı? dürüst mü? olduğunuzu araştırır.


Size 21. soruda "sevgiliniz sizi aldatırsa ne yaparsınız? dediğinde sırf cool ve medeni insan görünmek için "hiç bir şey yapmam, telefon eder ayrılırım" dediyseniz, 145. soruda sevgilinizi bir adamla öpüşürken gördüğünüzde ne yaparsınız? şeklinde aynı mantıktaki soruyu tekrar sorduğunda "dayanamam giderim adama kafayı gömerim" derseniz, size güle güle! neden? çünkü bu testte sizin tutarlılığınız ölçülüyor. Yani yapmanız gereken ilk soruda da gider kıza tokatı basarım deseydiniz. Testi geçerdiniz.

Bütün bu testlerin genel mantığı tutarlılık üzerinedir. Tutarlı olun ama olması gereken adamı/kadını oynamayın. Mutlaka açık verirsiniz.

Diğer bir yazılı test ise mantık ve algılama düzeyinin ölçümlendiği testtir. Burada çok kısıtlı bir zamanda 100 soru sorarlar en bastaki sorular cıtır cerezdir sonlara dogru zorlasır. Sizden bu 100 tane mantık testini çözmenizi istemezler.

Çünkü yapmanız zaten imkansızdır. Burada yapılması gereken, sorulara en alttan başlamaktır. Neden? çünkü ilk soruların yani kolay soruların değeri sistemde "1" puansa alttaki zor soruların değeri "15", "20" puandır. Düz mantık kuracak olursak altlardaki zor mantık sorularını çözen adam ilk 50 soruyu zaten çözebilecek kapasitededir.

Tüm bunlar bitti sıra geldi, yüzyüze mülakata...

Burada yine bazı şirketler önce grup mülakatına alırlar, sonra geçersen bireysel mülakata alırlar. Grup mülakatlarında ik'cılar sizleri 2 gruba ayırır ve her iki tarafa (benimseyip benimsememeniz önemli değil) bir konuyu savunmasını ister.

Tartışmanızı seyrederler. Burada dikkat edilmesi gereken şey siz konunuzu savunurken karşınızda tam tersini savunan bir kişiyi kurban olarak seçmenizdir. Bu kurban eğer size "saçmalıyorsun" derse müthiş bir orta atmış olur. Sizde buna karşılık olarak müthiş bir sakinlikle "benim saçmaladığımı düşünüyor olabilirsiniz. ben bunları anlatırken şu argümanları sunuyorum." dediğiniz anda olay bitmiştir. Çünkü grup mülakatının amacı ilerde yöneticinizle tartıştığınızda nasıl bir ruh haline sahip olabileceğinizi gözlemlemektir.



Son hamle bireysel mülakat;



Burada acayip şehir efsanesi şeyler dönüyor, bazen okuyorum. yok efendim ik'cının elini ne çok sık ne de çok gevsek sıkacakmışsın, falan filan bunların tamamı üfürükten teyyare tek geçerli kural var, "rahat" olacaksın rahat. "Beni nolur alın işe" modunda ve heyacanında değil.

Sanki size o işi sunuyorlarmış ve siz bunu değerlendiriyormuşsunuz ruh halinde konuşmalarınızı gerçekleştirin. Sorulara karşılık siz de şirket veya pozisyonla ilgili sorular sorun. Bazı ekstra sorular olacaktır, "Neden yörsan yoğurt?" gibi. Bu tip sorular ik'cıların "bu adam buraya geldi de biz kimiz neyiz tanıyor mu ediyor mu?, araştırmış mı?" sorularına cevap aradığı sorulardır.


Bunun cevabı ise "-aslına bakarsanız neden yörsan yoğurt olduğunu tam anlamıyla söylemem imkansız. Çünkü sizin firmanızı tam anlamıyla tanımıyorum. Bu sebeple sadece işimi en iyi ve en verimli yapabileceğim bir şirket benim için en önemlisi... yörsan yoğurt'un bu anlamda bir kurumsal bir şirket yapısına sahip olduğunu düşündüğüm için buradayım" olmalıdır.

Bireysel mülakatta önemli olan karşınızdakine şirket için fayda sağlayacak birisi olduğunuzu göstermektir. Asla ayrıldığınız eski şirketlerinizi kötülemeyin. Çünkü eğer bunu yaparsanız öyle olmasanız dahi arıza çıkartabilen bir insan izlenimi oluşabilir. Harika eğlenceli vakitler geçirdiğinizden bahsedin. Ne gibi şeyleri size kattığından bahsedin.

Son olarak herkesin en karın ağrısı çektiği soru; "Ne kadarlık bir maaş düşünüyorsunuz?" sorusudur. Burada yine net konuşmamız gerekiyor. "Sizin firmanızda benim pozisyonum için belirlediğiniz bir ücret politikası olduğunu tahmin ediyorum. Eğer bu politikadaki maaş aralığı 1500-2000 arası ise ben bu politikaya uymayı tercih ederim." güzel anlaşılır ve net bir cevap olabilir.

Buraya kadar okumuş insanlar için; eleştirileriniz sorularınız varsa beraber kafa patlatalım.

Teşekkürler.

editler:

@devilred
Şimdi karşında birisi var ve o kişi bu işi yapabilir mi? sorusunun cevabını arıyorsun. Fakat karşındaki kişi heyecanlı ve konuşurken sesi titriyor. Belki gerçekten inanılmaz yeterli bir insan fakat ne kendisini net ifade edebiliyor, ne de bu konuda güven verebiliyor. Bu sebeple rahat olup istediklerini, kim olduğunu neler yapabileceğini taahhüt edersen o zaman güven oluşturabilirsin kafalarda değil mi? Rol yap demiyorum ki rahat ol sadece...

@violetsky

Kıyafet gideceğin şirkette başvuracağın pozisyona göre değişir. Ne demek bu? Yani eğer saha satış temsilcisi, ilaç mümessili, yönetici/şirket sekreterya asistanlığı veya müşteriyle yüzyüze yapılacak bir pozisyon ise kesinlikle takım elbise giymelisin. Çünkü o pozisyonlarda çalışırken de takım elbise giymek zorundasındır. Bu tür pozisyonlarda aranan önemli bir olguda sizin dış görünüşünüzdür. Eğer bçyle bir pozisyon ise evet kravat ve takım elbise kombinasyonunuz karşı tarafı etkileyebilir. Çünkü siz şirketi temsil edeceksiniz.


Şayet şirket içi bir pozisyon ve dış temasın olmadığı ofis içerisinde bir pozisyon ise erkekler için casual pantalon (ketene benzer) üzerine bir gömlek kadınlar için de yine benzer kıyafetler olabilir. Buradaki kıstas t-shirt, saç sakal karışmış parmak arası terlikle gitmemektir. Onun dışında sorun yok.

 

hepsini okumadım, ama anlayamadığım şey şu oldu:

neden ""Beni nolur alın işe" modunda ve heyacanında" olamıyormuşuz? neden rahat olmak zorundaymışız? neden bu role tapınma hali bu kendini bilmez ik'cılardaki?

bunlara cevap istiyorum.

devilred

Öncelikle teşekkürler, gerçekten faydalı oldu benim için.

Kılık kıyafet hakkında ne düşünüyorsunuz? Yani tabi ki temiz, ütülü olmalı, abartılı renkler olmaz ama ne bileyim kravat rengi, deseni vs. gerçekten de çok fazla etkiler mi karşı tarafı?

violetsky

şunu bilir şunu söylerim;Türkiye'deki kadar berbat İK anlayaşı başka hiçbir ülkede yok.Sabancı işe alımda arkadaşım çalışıyor da anlattıkları gerçekten komik.Sabancı bile böyleyse diyoruz gayrısını düşünmeyelim.Ki benim de görüşme yaptığım çoğu İK'cı gerzek gerzek,yayvan yayvan konusmaktan(bunu coolluk olarak algılıyorlar sanırım)baska yaptıkları birşey yok.

chemnil

Bu ik'cılar adamı yalan söylemeye yönlendiriyorlar. neden yörsan yoğurt? sorusu gibi soruları gayet saçma buluyorum. olay firmayla ilgili değil. işe başvuran adam iş istiyor. çoğu zaman iş bulana kadar şirketin adı kimsenin umrunda değil. yörsan olmazsa gidip sütaş'ta neden biz sorusuna, benzer bir cevabı verecek işte. sizi aptal yerine koymasını beklemek olmuyor mu bu? Açıkçası birine bu soruyu sorsam "sizin ya da başkasının olması önemli değil. boş olan pozisyonlara başvuruyorum. hangisi işe alırsa işimi en iyi şekilde yapıcam" gibi bir cevap vermesini beklerim. Şirketin tarihinden bana ne?

edit: tarihinden bana ne derken gidip rastgele bir yerlere başvurmaktan bahsetmiyorum tabii ki. illa ki araştırılıyor ama bunu anlatmasını beklemek gereksiz. zaten oraya şirketi bilen adam geliyor. dün reklamda gördüm nasıl bir yer bilmiyorum ama başvurayım yine de diye gelmez ki kimse.

edit2: bu arada, faydalı buldum yazınızı. onu da belirteyim.

trinitrotoluen
1

mobil görünümden çık