
yok, hiç yok hem de. hep kötü anılarım var benim.


İyi olsun, kötü olsun demiyorum. Yani "highlight" derler ya, öyle anlar, ya da öyle insanlar. Yok, alakası yok bende. Neden böyle? Keşke olsaydı.


bir yiyecek var, şeker gibi ama kartanesi ve/veya yıldız formunda. kayseri istasyon caddesinde var olduğuna inandığım (ama benden başka kimsenin varlığını anımsamadığı bir diğer fenomen) asker/polis kantininde satılıyordu.


var, çok fazla olmasa da var.


var, hem öyle biri, hem de öyle bissürü anım var. hey gidi günler...
edit: @Adram3lekh_
doğru demişin, benimkiler mesela tam ölürken gözümün önüne gelecek cinsten. hatırlattın yahu, içim acıdı.


Ya elbette küçük şeyler var ama ben önemli şeylerden, ne bileyim mesela ölürken göz önünden geçecek şeylerden bahsediyorum.


cino diye portakallı bi' çikolata vardı. ona bayılırdım. bazen şehirlerarası mola tesislerinde falan da görüyorum. görünce kutusuyla alıyorum. affetmem.
dağa mantar, alıç, haşhaş (göbek derlerdi bizim orada) toplamaya kalabalık arkadaş grubuyla gittiğim zamanlar.
sert futbol topuna ilk falso vermeyi öğrendiğim an.
bi' de kör hasan'ın torunu merve'ye çok aşıktım. hatta ilk platonik aşkım. köye sadece yazın gelirlerdi. kumral, yeşil gözlü, minyon tipli, kedi canlı bi' şeydi. görünce içim kıpı kıpır olurdu. bu hissiyata ilk "aşk" demeye başladığın anlar. sonra ne yapıp edip durumu platonikten reele getirmiştim. geçenlerde de 7610'umla bir kına gecesinde zoom yaparak çektiğim korsan görüntüleri buldum bi' tane cd'de. görüntüler tost makinesiyle çekilmiş gibi. ama o an kafamda an be an olduğu için, pikselleri yorumlayabiliyorum. şimdi n'apıyor acaba lan? evlenmiştir kesin. vay anasını.


Benim de kreşte Ece diye bir kız vardı sevdiğim. Yüz vermezdi bana hatta hatırlıyorum bir 23 Nisan'da biz polis üniformaları giymiş, geçite katılmıştık. Bununla yanındaki (sadece o andan hatırladığım geri kalan kreş hayatım boyunca neredeydi bilemediğim) oğlanla tabancaları aynıydı beni dışlamışlardı. Çok kızmıştım babama o tabancayı aldı diye. Neyse işte bu kız vardı, bir ara gitti, sonra tekrar geldi ziyarete felan. Ben normalde oyun saatinde cebime oyuncak doldurur uyku saatinde yorganın altında oynardım. Bir gün yanımdaki beşikte yatıyordu, gözetmen kalktı gitti, dedim fırsat bu fırsat ve kızı dudağından öptüm. Hiçbir şey olmadı, sonra yattım uyudum herhalde.
Var tabi, bakkal kokuları, kreşin kokusu, aşçının suratı, ağzına kadar somun ekmek parçalarıyla doldurduğum mercimek çorbaları, babaannemin içli köfteleri (hatta bir kere ben evdeyken televizyon çekimi yapmışlardı onun için), hayal gücümü şimdi bile zorlayan hayali oyunlarım... Lojmanlarda karşıda oturan özürlü genç, ona taş atarlardı hep. Şehrin delileri, deli kazım, mersedes kadir. Yan taraftaki yaşlı amca, ne zaman top kaçsa patlatırdı... Falan filan.
Ama asıl dikkat çekmek istediğim nokta şu: Çocukluğunuz boyunca ya da çocukluğunuzdan itibaren yanınızda olmuş bir kız ya da erkek, dost ya da sevgili. Ya da aranızın çok iyi olduğu babanız. Ben hiç böyle bir şey yaşamadım. Eksikliğini hissediyorum. Hem de çok.


bilmiyorum. kesinlikle, bahsettiğin şekilde hatıralarım var. ama ne olduğunu, kimin olduğunu kesinlikle hatırlamıyorum. uyanınca unutulan bir rüya gibi. ve sanırım hayattaki tek arayışım da böyle bir şey. (1. perde sonu)
bide, dedemi dünyalara değişmem.
