Önemli olan kitap okumanın kendisi değil okunan şeyse, neden direkt kitap okuma eyleminin kendisine anlamlar yüklüyoruz? Mesela "felsefe kitabı okumadığı" için değil "kitap okumadığı" için oluyor eleştiriler çoğunlukla, okunan kitapların içeriği değil.
Sadece roman kitapları okuyan bir insanda sorun yok, kitap okumayan insanda sorun var gibi gözüküyor çünkü. Aynı eleştiriler dizi ya da film izlemeyen insanlara neden yapılmıyor o zaman? Bir kitabın dizisini ya da filmini izlesem, kitabını okumaktan daha kötü bir şey mi yapmış oluyorum? Bu tür kitaplar insana dizi-filmden farklı olarak ne katıyor ki?
Sadece meraktan soruyorum kötü bir amacım yok bu arada, saçmalıyorsam düzeltin :D
Bu şekilde kort tenisine de aynı anlamı yükleyebilirsin.
Kitap okumak genelde daha yüksek kültürel seviyeye işaret olarak görülür. Kitaptan alınan bilgi önemli değil öenmli olan bu alışkanlığın kendisidir.
Genel olarak emekçi sınıf iş yükü ve hayat şartları yüzünden okumaya ve kort tenisine fazla zaman bulamayarak entelektüel açıdan kendilerini çok fazla geliştirme fırsatı bulmazlar. Bunun yanında sosyal statüleri daha iyi olanlar ise kitap okuma alışkanlığı geliştirecek boş vakitleri ve eğitime harcanacak bol paraları olduğu için kendilerini rahatça geliştirirler.
Dizi yada filmler her türden insanın aynı yoğunlukta takip edebileceği eylemler olduğundan sınıfsal açıdan bir fark göstergesi oluşturmazlar.
Son olarak papirüslerden günümüze hala daha en fazla bilgi yazılı kaynaklarda bulunmakta ve okumadan bunlara erişilememektedir. Okuma yazma bilmek her zaman toplumda bir statü göstergesi olmuş sadece son yüz yılda okuma oranlarının artması ile bu azalmıştır. İnsanlığın hafızasındaki bu fark hala daha devam etmektedir.
Kutsal birşey de ondan.
(bkz: ikra)
tabi kitap, amaçtan çok araç olmalı bilgiye ulaşma konusunda...
Vakti boş geçirmemekle ilgili bir durum bu bence. "Boş boş oturacağınıza kültürel bir birikim yaratın kendinize" demek gibi. Eh bu da mesela alışverişe giderek, televizyonda dizi izleyerek, konsere giderek vs vs olacak bir şey değil takdir edersiniz ki. Düşünsel, eleştirel, kültürel anlamda kendini ilerletmenin tek yolu kitap değil elbette ama halk arasında ağız alışkanlığı olmuş diyelim:) Yoksa kişi film de izleyebilir mesela, dergi okuyabilir, bir grup içerisine dahil olup diyalektik etkileşimle bir şeyler kazanabilir vs vs. Ha tabi tutup da Canan Tan kitapları okuyup Şahan Gökbakar filmlerine gitmenin hiç bir değeri yok. Ben bu konuda yapılan aktivitenin önemli olduğunu düşünüyorum ilk etapta ancak buna tamamlayıcı olarak salt aktivite o olduğu için değerli değildir, niteliği de önemlidir diyorum.
Bilmem anlatabildim mi.
günümüzde pek bir işe yaramıyor. aslında yarıyor da elle tutulur bir şey yok...
içeriğin de önemi var elbet, ama içeriğin tartışılabilmesi için önce bir içeriğin olması lazım. bir analojiyle anlatayım. mesela ülke olarak olimpiyatlara eskrimci sokmak istedik diyelim. bunun yöntemi, sokaktan on kişi çevirip, "gelin sizi eskrimci yapalım" demek değildir. eskrim kursları açarsın, spor halk arasında yaygınlaşır, sporculara destek olursun, zamanla olimpiyatlara adam gider. o yüzden "neden bizim olimpiyatlarda eskrimcimiz yok?" diye soramayız, çünkü memlekette eskrimci yok (vardır tabii de, tanımıyorum, affetsinler). aynı şekilde, neden felsefe kitabı okunmuyor diyemeyiz henüz, çünkü kitap okuyan yok. o tür "ağır" kitapların okunabilmesi için, önce bir okuma alışkanlığının kazanılması, basit kitapların okunması, onlardan keyif alınması lazım.
çok anlam yüklemeye gelirsek, benim için kitap okumak önemlidir. neden? akıcı bir dilden, başka birinin iç sesini duymaktan, filmlerdeki gibi her şeyin gözümün önüne konmasının aksine kitaptaki tasvirleri canlandırmaktan keyif alıyorum. sadece roman da okumuyorum, non fiction kitaplardan bilgi de ediniyorum. bence okumak muadili olmayan bir keyif.
okuyamayanlara da kızmıyorum. kimisi keyif almıyor olabilir, okuma alışkanlığı kazanmamış olabilir, başka kaynaklardan bilgi ediniyor olabilir. benim kızdıklarım, kitap okumamayı sanki matah bir şeymiş gibi gösterenler. bu sadece kitap için de geçerli değil. "kitabın ne faydası var" diyen adama ne kadar kızıyorsam, sinemanın, müziğin, sanatın da faydasız olduğunu iddia edene adama da kızarım.
kitap okuyan kişi hayatı daha çok anlamlandırabilir. birkaç yıldır doğru dürüst kitap okuyamıyordum, tekrar başladım ve hakkaten yararını görüyorum en basitinden karşımdaki insanı daha iyi analiz edebiliyorum.
Türkçe öğretmeniyim, köyde görev yapıyorum. 14 yaşına gelip de hala uzun, grameri basit olmayan cümlelerimi takip edemeyen, deyim bilgisi mecazi anlamı olmayanlarla sınırlı, bildiklerini/düşündüklerini ifade edemeyen çocuklarla uğraşıyorum. Hala cümleyle yargı bildirmeyen bir kelime dizisinin ayrımını yapamıyorlar. Kelime dağarcıkları inanılmaz kıt. Bilmedikleri kelimeler beni hayrete/ dehşete düşürüyor.
iki buçuk senedir öğretmenleriyim, onlara öğrettiğim pek çok şey yukarıda söylediklerimi yapmlarını sağlamıyor.
Çünkü OKUMUYORLAR.
Okumak hiçbir şey için değilse bile insanın diline hakim olması için (ki bu çoook önemli) gereklidir.
Evet hayat kitaplardan öğrenilmiyor, okumak herkesi kendi kafasıyla düşünebilen bireylerden yapmıyor, bilmek de sadece okumakla ilgili değil ama kitabın asgari faydaları bile dizi izlemekten daha değerli.
kitap okuyan adam derinleşir.kitap okumaya fazla anlam yüklenmelidir zaten doğrusu budur.ayrıcı felsefe kitabı okuamadığı için değil kitap okumadığı için oluyor eleştrler demişsin.yahu gidip de yüzüklerin efendisi harry poter gibi serileri okuyan adam eleştirilir eleştirilmelidir.nitelikli kitap var niteliksiz kitap var.nitelikli okuyucu var niteliksiz okuyucu var.okumayan çok şey kaybediyor bu kadar nokta.
İçeriğin önemli olduğu konusuna katılıyorum. Fakat "felsefe kitabı okuyanlar" veya "Politik Ekonomi okunma oranı" gibi istatistikler kolay bulunmadığı için, kitap okuma oranı kullanılıyor.
Benzer bir mantıkta kitap okumak hem kişisel gelişimi hem de ifade yeteneğini geliştirdiğinden, kitap okuyan bir neslin kendi düşünce sistemini oluşturabilmesi daha kolay. Düşünce dediğimiz şey dil ile oldukça alakalı zira.
Film ve dizilerin de çoğu hayata birşey katmadığı belli olan şeyler. Roman okumaya göre ayrımcılık yapılmasının sebebi sanırım film izlemenin "düşünme" gerektirmeyen bir aktivite olması. Kitap okurken en azından o olayları kafada oluşturma durumu var.
Bilgiye ulaşmada kitabın hala önceliğini koruduğunu düşünyorum, zira yorum da içeriyor.
şahsi gözlemim: kitap okuyan insan bir olayı daha derinlemesine algılar ve değerlendirir, kitap okumayan insan daha yüzeyseldir.
kitap okumayan insan her şeyi bildiğini sanır bir şey bilmez. kitap okuyan insan bir şey bilmediğini bilir.
tabi kitap derken içi boş bestseller kitaplardan bahsetmiyor olmalıyız.
ayrıca kült filmleri izlemeyen insanlar da en az kitap okumayan insanlar kadar eksik görülüyor biraz okuyan, izleyen, araştıran çevrelerce.
Bir söz vardı ‘’Aptal insanlar kendi hatalarından, akıllı insanlar ise başkalarının hatalarından ders alırlar.’’ diye. Her hatamızdan ders alıp telafi edecek kadar uzun yaşayamayabiliriz. Bu amaçla okumuyorum her zaman ama bunu da aklımın bir köşesinde bulunduruyorum. Mesela bir yazar kadavraları araştırmış 10-15 yıl araştırma yapmış. Bir kitap yazmış. Ben bu 15 yıllık bilgiye evimde yayıla yayıla oturup okuyarak ulaşabiliyorum. Ne kadar çok, ne kadar farklı kaynak okursam o kadar bilgi edinmiş oluyorum. Bir kelime bile öğrensem kardır diye düşünüyorum. Öte yandan Kanıt dizisini izliyorum şu sıralar; oradan da Fulaj izi ne demek onu öğrendim mesela dün. Bilmiyordum. Belki benim gibi bilmeyen bir çok kişi vardır, bu yazımı okuyunca merak edip araştırırlar. Bilgilenmek, okumak böyle bir şey bence. Okuyan insan paylaşır, tartışmayı sever, yeni fikirlere açıktır, dolayısıyla kendini daha fazla geliştirebilir. Düzgün konuşur, etrafındaki insanlara kendini ilgiyle dinletebilir. (Tabi ki kişiden kişiye değişmekle birlikte).
Sizin sorunuzdaki kilit noktanın muhattabı ise okumayı moda kabul edip okumayanları kalıba sokmaya çalışan boş insanlardır. Çok gördüm böyle okula, işe kitap getirip ‘bakın nasıl da entelektüelim nasıl da okuyorum’ havalarıyla dolaşanları. Bu tarz insanlar yüzünden böyle bir kanıya varmış olabilirsiniz diye düşünüyorum. Ama gerçekten okuyan, araştırmayı seven, kendini aşmış* insanların kitap okumaya fazlaca anlamlar yüklemek gibi yaklaşımları yoktur.
@deneme:(bkz: 2. felipe dönemi'nde akdeniz ve akdeniz dünyası)
Tek örnek vererek çürüttüm demiyorum. Ama kitap diğer kısa sürede unutulacak mecralara göre daha verimli bir medya aracı. Olay sadece bilgi vermesi değil, bilginin yorumlanması ve düşünce değerlendirme kısımlarını daha uygun bir şekilde anlatması.
buzbebek'in bahsettiği 15 senelik birikimi ve araştırmayı kitapla aktarma kısmına tamamen katılıyorum. Diğer medya araçları bunu ya üstünkörü yapıyor, ya da kısa bir özet geçebiliyor sadece.
Bir kitabın bahsettiklerini internette ufak bir özet olarak okumak veya film olarak çekmek o detayların çoğunu yok sayıyor.
@deneme özellikle kitap uyarlaması film, belgesel vb türlerde yönetmenin,
bakış açısından izlemek zorunda olduğumuzu gözardı etmeyin derim. Kitapta böyle bir durum yok, yazar anlatır siz okursunuz, istediğiniz şekilde hayal edersiniz. Filmde, belgeselde verilen bakış açısıyla izlemek zorundasınız. Bana kalırsa film, müzik, kitap, televizyon hepsinin artıları eksileri var. Ancak en kalıcısı, en eskisi yazıdır, kitaptır. Bonus tartışmalardan biri de çok okuyan mı bilir çok gezen mi tartışmasıdır bilirsiniz. Onda da enteresan bir biçimde çok gezenlerin daha çok bildiğini düşünürüm. Deneyimlemek bambaşka, okumak başka, izlemek başka…
deneme! harry poter okuyan okuyucu niteliksiz okuyucudur amacı sadece olaydır onu sürüklemesidir elindeki kitabın.kelime hazinesinin de pek zenginlik içerdğini düşünmüyorum.okuyucuya kattığı bir derinlik söz konusu olamaz.yazarlar insanlara kılavuzluk ederler yön gösterirler.nitelikli okuyucu kendine derinlik katacak kitabı seçer ve kendisi de kitaba bir şeyler katar.kitap oluşumunu daima sürdürür.onu her okuyan nitelikli okuyucu kitaba edebiyata bir şeyler katar.sonuç şu ki harry poter okuyan kişi, nitelikli okyucuya herhangi bir şey sokamaz.terbiyesizsin.şöyle düşün tv kitap ikisini bir tutmuşsun ya tamam televizyonda güzel programlar var ama pembe dizilerde var.her güne 2 dizi koymuş pembe dizilerin kendisinden sorulduğu bir teyze bildikleriyle kime ne sokabilir.kitap var kitap var.susmalısın artık.