"Ertelenmiş umutlar perişan eder insanı." Elif Şafak




 

umut iyi bir şeydir.

ermanen

anı yaşa.

hurma

ertelenmiş umut fazla kasıntı bi söz gibi. sanki derin bi anlamı varmış havası var ama bence zorlama olmuş.

ya da benim yüzeyselliğim

219 taksim 3

samuel beckett'ın godot'yu beklerken oyunundan bir cümledir.

insan hep umutlarla yaşar. fakat bu umutlar her zaman gerçekleşmeyebilir, ama yeter ki insan umutlu olsun. hayatın içerisindeki herhangi birşey için umudunu erteleyen insan, istediğini elde edemez. umut, insanın hayatını anlamlı kılan kavramlardan biri. bu kavramı ertelemek, zamanla yok olmasına yol açar, dolayısıyla insan yaşayamaz, eh perişan olmaktan da beter eder. az bile söylemiş.

philus

"etme demiyorum hobi olarak yine umut et de, sen yine de uzun emellere kapılma."

yani "umuttan vazgeçmeyi bil" anlamı çıkartırdım ben. ama kofti elif dememiştir tabi böyle.

tahret muslugu

umut var, gayret yok ise çok şey ertelenmiş olur. tüm bunların pişmanlığı da perperişan eder. demiş.

d for domates

umut sürekli yarınlara atıldığında eskiyen bir şeydir.
çoğu şey geçmiş zamanda eskirken, umut gelecek zamanda eskir.

umut ettiğin şeyleri ne kadar ertelersen, o kadar kendine dair beklentilerin düşer, kendini yorar ve ertelersin.

olmak istediğin şeyler için, hemen, bugün, şu an bir şeyler yapmalısın. çünkü şu an bir şey yapmazsan, yapacağın koşullar gelecekte de asla gelmeyecektir.

öhöm.

fauxhumanitas

Hayallerinin peşinden git diyor

Struttin

Anlatılmak istenen şu: hayallerini gerçekleştirmek için çok beklersen, pişman olursun.

Gel gelelim "ertelenmiş umut" diye bir şey olmaz. Umut; umulan, olması istenen olaydır. Buradaki önemli kısım şu: umut edilen olayın (durumun) gerçekleşebilmesi sadece umut eden kişiye bağlı değildir. Kişinin elinde olmayan etkenler de söz konusudur. Kişi bu yüzden umut eder.

Burada gayet basit bir şekilde "ertelenmiş hayaller" denilmesi gerekir. "Kulağa hoş gelsin" veya "ne güzel yazmış" desinler diye türkçeyi yanlış kullanmanın alemi yok.

becerenberk
1

mobil görünümden çık