arkadaşlar sayısal öğrencisi değilim. hatta işletme okuyorum yani terimlerle falan aram pek iyi değildir. ama bu tür konularda belgeseller vs. izlemeyi severim. ilgiliyim yani yalnızca.

şimdi, kütle çekimi anladığım kadarıyla bir çarşafın üzerine düşmüş bir portakalın çarşafı aşağı doğru çekmesi gibi bir olgu. bununla ilgili birkaç tane de fotoğraf görmüştüm zaten (animasyonla yapmışlar).

ancak benim kafamda hala tam oturmadı. dünyanın bizi, kendi merkezine doğru yaklaştırmasının tam sebebi nedir? şöyle capsla mapsla gerizekalıya anlatır gibi şeyetseniz?

not: startswithabang.com

yani şu resimdeki mantığa oturtamıyorum bir türlü, bizi neden kendine çektiğine dair.

 

lise fiziğinden aklında kalmıştır iki cisim birbirini çeker G*M*m/dkare şeklinde.aslında biz de dünyayı çekiyoruz ama dünyanın kütlesinin yanında bizim kütlemiz yok kabul edilebilir o yüzden sadece dünya çekiyor bizi gibi düşünebilirsin.

kelepir

gravitasyon ve kozmoloji ile ilgili. lisans ta bile seçmeli ders olarak öğretiliyor. ve tabi ki; evrenin çöküşü..

buzzer

çünkü o madde o kadar yoğun ve ağır ki uzay zaman örgüsünü verdiğin linkteki resimdeki gibi bükebiliyor.

esenboga

şimdi sorduğunuz soru artık oyunun kurallarını sorguluyor biraz: neden atomlar elektriksel yüklerini nötral yapmaya çalışıyor ? neden mutlak sıfır diye bir sıcaklık var ? neden elektrik taşıyan bir tel manyetik alan oluşturuyor ?

kütlelerin birbirini çekmesi de aynı sebepten. kurban olduğum yaradan (c.c.) böyle uygun görmüş. kütle çekimini açıklayabiliyoruz, nasıl oluştuğunu biliyoruz, ama "niye" olduğu ı ıh.

edit: bu "ı ıh" newton - einstein fiziği için geçerli. bu model sizi gerçekten doyurmuyorsa daha büyük sulara açılmanız gerek (sicim teorisi, theory of everything)

celeron 300a

@celeron

kanka elegant universe'i izlemiştim.

orda da, bu resimdeki gibi açıklıyorlardı kütle çekimini.
ben de, fazla bilgim olmadığı için kendi kafamda şöyle düşündüm "tamam, dünya ağırlığı sebebiyle çarşafta bir dalgalanma yaratıyor. ay da, dünyanın yarattığı bu dalganın sınırlarından dışarı çıkamıyor" dedim.

ancak sonra düşününce, "peki biz niçin dünyaya doğru yaklaşmak zorunda kalıyoruz ki" dedim. bu konularda pek bilgim olmadığı için de cevabı bulamadım tabi. belki de ben mantığı en baştan beri yanlış kurdum ki çoook olasıdır bence bu durum da :)

tchuck

heh, dalgalanmayı yaratan dünya'nın kütle merkezi.

çarşaf olayını şöyle düşünün: o çukurdaki dünya ve dönen ay resmine uzaktan bakın, birer nokta gibi görün. hacimlerini sallayın. sadece nokta olsunlar. model hala çalışıyor.

şimdi aynısını kendiniz ve dünya için düşünün: ikiniz de nokta olun. gayet normal birbirinizi çekeceksiniz, dünya'ya (dünya artık bir nokta) doğru düşeceksiniz. işte bir kütle olarak aynı zamanda hacme de sahip olmanız yüzünden, belli bir yerden sonra artık "düşemiyorsunuz". çekim, iki kütlenin merkezleri arasında var. sizin ve gezegenin kütle merkezleri arasındaki uzaklık sıfır değilse kütleçekim var, ve bunun sıfır olmasını önleyen de ayaklarınızın yere basması.

hacimsiz kütle çekim isterim diyorsanız kara delikler bunu başarıyor.

celeron 300a

mantığı şuan tam olarak anladım sanırım. hatta kesin olarak anladım tamamdır çok teşekkür ettim.

tchuck
1

mobil görünümden çık