merhabayın,

konusu ayrılık olan bir şiir bulup bi kaç dizesini ya da tamamını 5 kare fotograf ile anlatmam gerekiyor, çok öyle şiir bilen biri değilim o yüzden yardım istiyorum.


 

şükran kurdakul - kırlaştı saçlarım
piktobet.blogspot.com

nazım hikmet - memleketim
www.siirler-sairler.com

lancelot du lac

(bkz: ayrılanlar için)

onu fotoğraflamak zor olur diye sana bunu buldum:

her satiri
mendirege dizili karabataklara benzeyen
bir mektup birakarak
balikci koyundan
sisler icinde uzaklasan kayik gibi
bir sabah usulca ayrildin
koynumdan

butun yolcularini
bogaz koprusunun caldigi
araba vapurunun
bos seferleri
gibi yanlizca ruzgar
gezinir sensiz
yuregimde

durgun bir sudur aslinda deniz
ki cocuklarin acemi oltalarini denedikleri
kuytu bir iskelenin
tahtalari altina yazdigim
ayrilik siirini okudukca
dalgalanir...

sunay akin

bonus: www.youtube.com

compadrito

ayrılık masanın üstündeydi cıgara paketinde
gözlüklü garson getirdi onu ama sen ısmarladın
kıvrılan bir dumandı gözlerinin içinde senin
cıgaranın ucunda senin
ve hoşça kal demeğe hazır olan avucunda
ayrılık masanın üstünde dirseğini dayadığın yerdeydi
aklından geçenlerdeydi ayrılık
benden gizlediklerinde gizlemediklerinde
ayrılık rahatlığındaydı senin
senin güvenindeydi bana
büyük korkundaydı ayrılık
birdenbire kapın açılır gibi sevdalanmak birilerine ansızın
oysa beni seviyorsun ama bunun farkında değilsin
ayrılık bunu farketmeyişindeydi senin
ayrılık kurtulmuştu yerçekiminden ağırlığı yoktu tüy gibiydi diyemem
tüyün de ağırlığı var ayrılığın ağırlığı yoktu ama kendisi vardı
vakit hızla ilerliyor gece yarıları yaklaşıyor bize


ya da



tuttum elinden yürüdük
yürüdük güneşin altında karları çıtırdata çıtırdata
o yıl erken gelmişti bahar
o günler Çobanyıldızına haber uçurulan günlerdi
Moskova bahtiyardı bahtiyardım bahtiyardık
yitirdim seni ansızın Mayakovski Alanı'nda yitirdim ansızın seni oysa
ansızın değil çünkü önce yitirdim avucumda elinin sıcaklığını senin
sonra elinin yumuşak ağırlığını yitirdim avucumda sonra elini
ve ayrılık parmaklarımızın birbirine ilk değişinde başlamıştı çoktan
ama yine de ansızın yitirdim seni

nazım hikmet-saman sarısı

Demet

sana bu satırları
bir sonbahar gecesinin
felç olmuş köşesinden yazıyorum.
beşyüz mumluk ampullerin karanlığında
saatlerdir, boşalan kadehlere
şarkılarını dolduruyorum,
tabağımdaki her zeytin tanesine
simsiyah bakışlarını koyuyorum
ve, kaldırıp kadehimi
bu rezilcesine yaşamların şerefine içiyorum:
burası agora meyhanesi
burda yaşar aşkların en madarası
ve en şahanesi
burda saçların her teline
bir galon içilir
sen, bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
bu sekiz köşeli meyhane seni bilir.
burası agora meyhanesi
burası arzularını yitirmiş insanların dünyası.
şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
boşalan ellerimde
kahreden bir hafiflik.
bu akşam
umutlarımı meze yapıp içiyorsam
elimde değil.
bu da bir nevi namuslu serserilik.
dışarıda hafiften bir yağmur var
bu gece benim gecem
kadehlerde alaim-i semaların raksettiği,
gönlümde bütün dertlerin
hora teptiği gece bu
camlara vuran her damlada
seni hatırlıyorum
ve sana susuzluğumu...
birazdan plaklarda şarkılar susar,
kadehler boşalır,
umutlar tükenir
mezeler biter
biraz sonra
bir mavi ay doğar tepelerden
bu sarhoş şehrin üstüne,
birazdan bu yağmur da diner.
sen bakma benim böyle delice efkarlandığıma,
mendilimdeki o kızıl lekeye de boşver
yarın gelir çamaşırcı kadın
herşeyden habersiz onu da yıkar;
sen mes'ut ol yeter ki
ben olmasam ne çıkar.
dedim ya:
burası agora meyhanesi
bir tek iyiliğin tüm kötülüklere
meydan okuduğu yer
burası agora meyhanesi,
burası kan tüküren
mes'ut insanların dünyası...

(bkz: agora meyhanesi/@demyra)'ya teşekkürler.

compadrito
1

mobil görünümden çık