Bu troll diye geçen, tabir edilen kişiler ne ayak oluyo?
Gene bakınız troll diye cevap yazmayın olanlarıda okudum.
Net bir cevap arıyorum. Resimdeki oyuncak değil heralde...
Not:Evet cahilim...
trol denizin dibindeki her şeyi öldürüp yüzeye çıkartan balıkçılıkta kullanılan bir dinamit.
trolle avlanmak o. çocukluğu olduğu için her yerde yasaktır. aynen böyle ortalığı karıştırıp anuna koymaya çalışan tiplere de o.ç yerine troll deniyor.
bu fake gibi başlıklarda troll müsün olum sen gibi cevaplarda veriliyor orada hangi anlamda kullanılıyor???
ortalığı karıştıran tip misin olum sen manasında.
sırf dalga geçmek, alay etmek yada piçlik yapmak için bir şeyler yapan elemanlara troll deniyor internette. mesela bir maç başlığı olduğu zaman sahte skor mesajları yazan tipler var. bu kalitesiz bir trolluk tabi.
sazan avlama veya insanların damarına basarak sinir olmalarını amaçlayan kişilerdir.
mesela biri gelir başlık açar, "otobüse sağ ayağıyla binenlerin salak olması" diye, altına sazanlar atlar "yaaa olur mu öyle şey" falan filan..
konuyla pek alakası yok ama yıllar yıllar önce knight online vb oyunlarda troll karakteri vardır.
www.google.com.tr
resimde de göreceğin üzere öküzün önde gideni. Günümüzdeki trollünde buna göre uyarlandığını düşün
"Troll, İskandinav Mitolojisi'nde rastlanan bir yaratık türüdür (jötnar). Trolleme (trolling) ise balıkçılıkta kullanılan bir yöntem olup, ava aşırı zarar verdiği için tavsiye edilmez. İşte bu iki anlamın bileşiminden "internet trolü" terimi türetilmiştir. Troll, bilerek ve isteyerek, bir topluluğu rahatsız etmek ve/veya ilgi çekmek [Bkz. İlgi Fahişesi / Attention Whore] amacıyla kışkırtıcı mesajlar yayan kişidir
Troll, genellikle amacını zeka seviyesi düşük ve kışkırtıcı olmaya çalışan mesajlarla gerçekleştirmeye çabalar. Yine genellikle anonim kimlik taşır, ama bu bir kural değildir. Gerçek ismini kullanan çok sayıda Troll vardır; bu sonuncularda ilgi fahişeliği baskındır.
Kolay tanınır. İlgi göremeyince ilgisini kaybeder ve başka bir hedefe yönelir. Gerçi bu da bir kural değildir. Tüm varlığını trollüğe adamış troller vardır. Daha çok sosyal medyaya özgü olan bu tür belirli hedeflere takıntılı bir şekilde yaklaşır; bu hedeflerle ilgili komplo teorileri üretir [Bkz. Komplo Teorisi / Conspiracy Theory]; ve bu teoriler çevresinde hedeflerine ve onları çevreleyen kitleye süreğen bir saldırı tutumu içinde olurlar. Kendi troll kimlikleri yetmez, sahte hesaplar [Bkz. Sahte Hesap / Fake Account] üretip, saldırılarının etkisini bunlarla yaymaya, hatta sosyopat şizofrenik bir kimlik bölünmesiyle kendini destekleme, meşrulaştırma çabası içine girer. Ama her durumda kolay tanınırlar.
Trollerle ilgili ünlü slogan, aynı zamanda yararlı tek tavsiyedir: "Troll'ü beslemeyin" (Do not feed the Troll). Onlarla ilişkiye girmeyin. Kendi kendilerini yok etmelerini bekleyin."
güzel bir açıklama. nette buldum. yeterli mi?
"Troll nerede yaşar? 4-5 yaşındaki sarı saçlı çocuklara sorsanız bu soruyu, “ormanda” diye cevaplarlar. Türkçede bir başka anlamı daha var mı bilmiyorum ama Avrupa dillerinin en azından kuzeyde konuşulanlarında internetten önce de vardı bu kelime. Ormanda yaşayan, pis, paspal, kısa boylu, tüylü yaratıklar…
İlkönce telefon, sonra da bir web 1.0 enstrümanı olan maillerde birebir iletişen insanlar, versiyonu 2.0 a değiştirince bir anda tüm kültürler, ekonomiler ve sınıflar arası iletişimin herkesin gözleri önüne serilmesi, trollerin yaşam alanlarını ormanların dışına yaymasına sebep oldu.
Trollerin en sevdikleri ve üredikleri ortamlar, forumlar, bloglar, facebook, friendfeed gibi açık, havalandırması ve transparansı bol mekânlar. Gerçek mikroplar daha çok kuytuları, karanlıkları ve kapalı ortamları severken, en havadar ve göz önünde olan yerlerin bu epidemiye yakalanması aslında biraz garip değil mi?
Aslında hayır! Çünkü troll, emdiği kanı, aldığı enerjiyi, hedef seçtiği kişi, profil, konu veya platformlardan almıyor. Onun bu kadar enerjik ve hevesli olmasının başlıca nedeni, tanıklara olan amansız ihtiyacı. Bütün sahne ve oyun, troll’ün sanatına tanık olacaklar için. Yoksa yazısı beğenilmeyen blog yazarı, paylaşımı tartışmalar çıkaracak sosyal medya profili, troll’ü besleyen unsurlar değil.
Troll seyirci ister… Yoksa beğenilmeyen bir yazıya veya paylaşıma mail veya özel mesaj ile yapılan ağır bir eleştiriyi “trollemek” diye nitelendirmiyoruz, değil mi?
Herhangi bir entelektüel ajandası, yapıcı bir projesi, fikri yoktur troll’ün. Varsa planlanmış bir amaç, kalabalığın enerjisini, dikkatini çekerek şovu çalmaktan başka bir şey olmamalı bu.
Peki, troll’ün de bir fonksiyonu, işlevi, faydası olamaz mı? “Hadi canım oradan!” demeyin. Pekâlâ olabilir, bana kalırsa.
Düzene, harmoniye sekte vuran, bir amacın etrafında toplanıp fikir üreten insanların tekerine çomak sokan, varlığını ispatın tek yolu olarak sabotajı seçen troll, aslında bir suçludur. Ama bu onun bir şey üretmediğini, yararsız olduğunu göstermez.
Filozof fikir üretir, şair şiir, yazar yazı, çiftçi mısır. Suçlunun ürettiği ise suçtur.
Üretilen, yalnızca suç mu? Düzeni sağlaması düşünülen kanunların çıkarılma sebebi de suç, suçlu değil mi? Ceza hukuku profesörlerinin varoluş sebebi kim? Suça karşı alınan önlemlerin inovasyona olan pozitif etkisi tartışılabilir mi?
Hırsızların varlığı kilitlerin gelişiminde rol oynadı. O kilitler değil mi, 13 yaşındaki kızların pembe kaplı günlüklerini annelerinin meraklı gözlerinden koruyan? Yetenekli kalpazanlar olmasaydı, banknotların içine bin bir zahmet ve teknik ile Atatürk’ü koyabilir miydik? Anti Atatürkçüler olmasa, aydınlarımız insanları ışığa tutarak içlerine bakma yöntemini geliştirebilir miydi?
Avrupa’nın bazı büyük şehirlerinde görebileceğiniz seks ve erotizm müzelerinde ilginç aletler var. Çok eski zamanda tanrıya, daha yeni zamanlarda da devlete ve düzene karşı gelenleri mahzenlerde cezalandırmak için geliştirilmiş aletlerin miyadlarını doldurduktan sonra insanları zevkin doruklarına çıkarmak için kullanılmış olması, kafamızda bazı lambaları yakmalı bana kalırsa.
Pislikten pisliğe konan bokböceği misali troll’ü de bu bağlamda değerlendirmek çok da mantık dışı değil.
Kendi çemberimizi kırmak, hiç bilmediğimiz şeyleri keşfetmek için çıktığımız sanal dünyada belli bir süre sonra yine kendimiz gibi düşünen, bizim bildiklerimizi bilenlerle kümeleşiyoruz. Tıpkı 20 haneli bir köyde doğup, dış dünyadan habersiz kalan, akraba evliliği çocukları gibi mutlu ve huzurluyuz.
Oysa bir insan kendine meydan okunmasına ihtiyaç duymalı. Her an fikirlerini, çözümlerini, hayat felsefesini yeni argümanlarla savunacak, daha da güçlendirecek, bunu yaparken inandıklarını, düşündüklerini tekrar sınayacak, ya da gittiği yolda kafasında soru işaretleri çakmasına sebep olacak meydan okumalardan bahsediyorum.
Trollü bir internet, interneti ve sosyal medyayı gerçek hayattan ayırmaya hevesli olanlarımız için bile iyi bir antrenman sahası.
Stand up komedyen olarak çalıştığın kulübü dolduran seyirciler arasından yapılan sana yapılan bir sataşma, arkadaş grubunda kur yapmaya çalıştığın kızın önünde seni küçük düşürmeye çalışan embesil… Bunların hepsi, seni daha iyi bir komedyen veya aşık yapma fırsatı değil mi?"
www.mesgulsinyali.com