okyanusta falan kendi havasında takılması gereken hayvanların camların arasına hapsedilmediği bir eğlence bulup, oraya gidin bence.
ben ilk açıldığı zamanlar turkuazoo'ya gitmiştim. tünel gerçekten güzeldi. başının üstünden balıklar geçiyor falan. diğerine hiç gitmedim.
yunus parkına gidip eziyet çeken yunuslarla poz verin, o da iyidir.
ikisini de gezdim,
turkuazoo daha güzel geldi bana
adama saldırmışsınız ama bence balıklar şu an daha güvende. okyanusta piranasıydı, köpek balığıydı, balinasıydı, trollüydü kelle koltukta olacaktı balıkceğizler. ama şimdi ne güzel yediğin önünde emediğin arkanda. yanlış mıyım?
sabah dokuz - akşam beş mesai, ay sonu geçim derdi, fatura derdi, çocuk okutma derdi, asgari ücret derdi olmayan, çünkü hapishanede hücreye tıkılmış olan bir insan kadar özgürler.
kocayusuf, hangisini seçerdin?
Akvaryum ile yunus parklarını ve sirkleri karşılaştıranlar olmuş. Bu kadar hayvansever ve ahlak kodlarınız yüksek seviyede ise size göre kedi-köpek sahiplenilmesin, çünkü onların da özgürce dolaşma hakkı var. Ev kedileri küçücük evlerde tutulmasın, sokağa salınsın. Boynuna tasma geçirilerek köpekler dolaştırılmasın. Sokak köpekleri kısırlaştırılıp kulaklarına etiket vurulmasın, çünkü üreme hakları yokediliyor. Ondan sonra mahallede başıboş köpek sürüleri dolduğu zaman, size veya başkalarına saldırdıklarında belediyeyi arayıp şikayet etmeyin. Gidin bir bakın bakalım o köpeklerin tutuldukları hayvan barınakları nasıl yerler, hangi şartlarda o hayvanlar yaşamaya çalışıyor. Aynı mantıkla tümden bu barınakları kapatmak lazım. Şu aşağıdaki başlığı okuyun bakalım nasıl şeyler oluyor o "barınak" denilen yerlede.
(bkz: hayvan barınağı)
Bundan sonra tavuk filan da yemeyin. O tavuklar normal beslenme süreçlerinin beşte biri sürede yemler ile şişiriliyor. Hiç güneş ışığı almadan, iki adım atacak yerleri olmadan besleniyorlar. Sadece "serbest gezinen köy tavuğu" ve onların yumurtalarını yiyin. (Büyük marketlerde organik ürünler kısmında bulursunuz, bir de fiyatlarına bakın bakalım. Sonra düşünün bu besi tavukları nasıl bu kadar ucuz olabiliyor diye)
www.sarktelgraf.com
(bkz: tavuk çiftliklerinde tavukların kesilme yöntemi)
Ayrıca Amerika'da, Avrupa'da etler ucuz, bizde hayvancılığı bitirdiler, etin kilosu olmuş 25-30 lira diye de sızlanmayın.
(bkz: food inc.)
Balık çiftlikleri de kapatılsın. İnsanların yemesi için ufacık havuzlarda bu hayvanlar hapsediliyor. Sadece tekne balıkçılığına izin verilsin. Alabalık tesislerine gidip de balığınızı da canlı olarak oradan seçmeyin bundan sonra.
Az önce "the island" adlı filmi izledim ve şöyle bir söz vardı: "biftek tüketenler, bir ineği yediklerini bilmek istemezler."
Akvaryumlar sirk, yunus parkı veya hayvanat bahçesi değildir. Balıkların bilinç düzeyi ile memeliler arasında dağlar kadar fark vardır.
Yukarıdaki arkadaşlar bir düşünsün bakalım tavuk çiftliklerinde kendi pislikleri içinde, ömürleri boyunca güneş görmeyen, yerlerinden kımıldamayan tavukların durumu mu daha kötü yoksa dev akvaryumlar içinde gezinen balıklar mı.
@beetlejuice: Ahlaki sınırları nasıl belirlediğiniz ve hayvanların özgürlüklerini nasıl algıladığınız önemli. Benim de kedim vardı, yıllarca bizimle birlikteydi ve evde olmaktan çok mutluydu, sürekli bizimle oynardı, dışarıyı çıkmayı hiçbir zaman istemedi. Tanıdığımız bir bayanın baktığı 7-8 kedisi var, sokaktaki kedileri de besler. Baktığı bu kediler istediği zaman gidip gelirler ama çoğunlukla evde kalmayı tercih ediyorlar. Sonuçta istedikleri yiyecekler önlerinde hazır, "arkadaşlık edebileceği" kediler de var. Hele bir tanesi hiç dışarı çıkmıyor.
Ya da bir sürüdeki koyunlardan hiçbiri şöyle çıkıp dolaşayım, farklı yerler göreyim demiyor. Yiyecek ot bulmaları onlar için yeterli.
Şu yazıyı okuyun: www.aquahobby.com
Birkaç kısmı alıntıladım:
"...The only difference between this fish and the chicken or pig is the final objective to which it's destined. In this aspect the ornamental fish should be regarded at the same level as domestic cats and dogs. I think they're even in advantage in comparison to chicken and pigs, except of course for those poor fish that end up in totally inappropriate home aquariums..."
"...imagine someone thinking that a dog must be unhappy because it only drinks water all its life, and was never allowed anything delicious like a soft drink or an orange juice.
In general, expectations in the life of animals are MUCH, MUCH less complex than humans. I remember seeing an American study on the behavior of dogs, that demonstrated the concept of "paradise" for a dog. Paradise seems to be no more than lying around all day doing absolutely nothing, all of its life, which for a typical human would be painfully frustrating in the long term.
Back to the fish in aquariums, it's important not to fall in the trap of imagining how *we* would feel if we were in the same situation as them, but rather to search for indicators that they are indeed having their own expectations reasonably met. This obviously isn't easy to identify, but in general I would say that, if a fish is being adequately fed, displays good health, has a normal interaction with its aquarium companions (maybe even forming pairs and breeding, but this is not a necessary requirement since it doesn't happen to all in nature either), and the aquarium is such that the fish is capable of normal development, then this fish is truly "happy"."
"Hayvanlara karşı etiğe aykırı davranışlar" tam olarak neyi kapsıyor? Atların üstüne eyer, ağzına yular geçirmek etik midir? İnsanoğlu bu hayvanları güya "ehlileştirmiş", üstüne binip göçlerde kullanmış, yük taşımış, savaşmışlar. Köylerde eşekler yük taşımak için kullanılıyor. Hayvanların mal olarak görülmesi değil mi bu? Atlar, eşekler, develer vs. "iç güdüleri ve özgürlüğü ellerinden alınmış canlılar" mıdır?
Koşulları ne kadar iyi olursa olsun her türlü hayvan barınağı akvaryumlardan daha iyi değildir. Köpeklerin içgüdüleri koşmayı gerektirir. Balıklarda yer değiştirmenin amacı ise üreme, besin bulma ve avcıdan kaçınma. Yunus, balina, fok gibi sosyal canlılar değiller.
Konu dışı olarak genel anlamda ahlaki sınır meselesiyle ilgili olarak bugün Cnbc-e'de "You don't know Jack" adlı film vardı. Türkiye'de ötanazi hakkı yokken, hatta cinayet suçu sayılırken kürtaj hakkı tanınıyor. Acılar içinde hastalıktan ölecek birisi *kendi* yaşamının sonlandırılmasını istemeyezken sırf birkaç dakikalık zevk sonrası kendi salaklığınız sonucu korunmadığınız için *başka* bir canlının yaşam hakkını sonlandırabiliyorsunuz.