-how are you mr. president obama?
-thank you mr. erdogan I'm fine, how are you?
gibi diyalogtan öte birşeyler var, zira bu diyalog sadece 5 saniye.

ingilizce biliyor bence, anlıyor da konuşabiliyor da. ama türkçeyi tercih ediyor.


ingilizce öğreniyor diyemeyecekleri için biliyor deniyor. ders aldığı falan yazıldı bir kaç kez.


valla gülesiniz diye yazmadım aslında. hevesi olsa öğrenir *açıklamaları* ingilizce yapmaya kasar, sonuçta olay prompter olayı herkesin bildiği gibi. ama ortamda türk havası estirmek gibi bi ideali var sanırım, bu sebeple özellikle türkçe tercih ediyor. yani kolayına kaçıyosa da bahanesi bu demek istiyorum esasen :)
** açıklamaları diyorum. özel görüşmelerde de, merhaba nasılsın davosta çok iyiydin gibi muhabbetleri takip edebiliyodur ama ciddi konuları yine tercümenla yapıyodur.


prompter felan konu biraz sapmış gibi. zira mevkidaşları ile konuşmasında promter denen hede kullanılmıyor, spontane konuşmalar bunlar.
öncelikle erdogan'ın ingilizce dersleri alıyorsa bile şu saatten sonra öğrenemeyeceğinden eminim. çünkü bulunduğu mevki itibari ile bu çok çok zor bir durum. fekat hal hatır soracak kadar kalıp cümleleri kullanıp anlayabiliyorsa bu bile iyi. en azından ingilizce bilen (az) bir başbakanımız var deriz.
şuan için öyle çok mükemmel akıcılıkta bir ingilizceye sahip olması şart değil. sarkozy'nin ingilizcesini bile buradaki bir çok kişi anlamaz.


www.youtube.com
şu vidyodan anlıyoruz ki gayet basit ingilizce cümleleri bile anlayamıyor.
"ben anlamadım Egemen, ne diyor bu?" cümlesi de süper karizmayı çizmemeye çalışarak.
