Bir kaç alt sırada duyurusu bulunan bir arkadaşa cevap verirken, (duyuru= herkesin işi var mı ?) cevabımın uzadığını ve aslında benim de yazımı bir soru işareti ile bitireceğimi farkettim. Dolayısıyla yeni bir duyuru yazıp, durumu gerçekten benim kadar vahim birisi var mı merak ettim..
Orijinal mesajım şu,
"söyleyeceğim iyi bir şey mi bilmiyorum ama yine de söyleyeyim; belki daha iyi hissedersiniz.
ben de düzgün sayılabilecek bir üniversitede ingilizce işletme ve daha düzgün sayılabilecek bir üniversitede executive mba okudum. ingilizce ve almanca biliyorum. sayısalcıydım lisedeyken; lise dediysem türkiye' nin sayılı anadolu liselerinden.
iyi görünüyor değil mi ?
değil..
Son 4 yılın 3.5 yılını işsiz geçirdim ve şu an hala işsizim. Arada bir eğitim kurumunda satınalma müdürlüğü yaptım, sonra işletme müdürünün malzeme alımlarında bir yolsuzluk yaptığını ortaya çıkarınca sepetlendim.
Bilmemkaç yıldır bilgisayar kullanıyorum; ingilizce ya da almanca her programı kullanabilirim, yabancılık çekmem ya da hemen alışabilirim..
Gelin görün ki gerçekten "iş" yok !! Yani Diablo II deki gibi biri bir lanet mi attı bana bilmiyorum ama bir türlü iş bulamadım. Hemen her kariyer sitesine üyeyim; hemen her gördüğüm işe başvurdum ki, buna garsonluk da dahil.. Düşünebiliyor musunuz ?
İlk başlarda kuyruğu dik tutuyordum; askerliğimi 24 yaşında bitirmiştim ve iki diplomam vardı ne de olsa.. İlk yıl hep endüstri ya da işletme mühendisliği ile ilgili iş aradım, direkt işletme ile ilgili olan işlere burun kıvırdım. kpss ye öylesine girip saçma sapan derecede yüksek puanlar aldım ama sanırım bir tercih falan yapılıyormuş; ilgilenmediğim için (devlette çalışmak istemiyordum) sürelerini kaçırmışım. İkinci yıl iş arama seviyemi düşürüp "bankacılık ya da finans da olabilir, napalım" dedim, öylece geçti o yıl. üçüncü yıl sağlık sorunları nedeniyle doğru düzgün iş arayamadım ama öylesine yaptığım bir başvuruda her şey denk geldi ve 6 ay o kurumda çalıştım; sonra dediğim gibi sepetlendim. Son 6 aydır da iş arıyorum.
sorunun nerede olduğunu bilmiyorum artık, kendimi olabildiğince geliştirmeye çalıştım; çalıştığım dönemde de hep insanlarla (o saygıdeğer (!) işletme müdürü hariç) iyi ilişkiler kurdum, işimi hep daha iyi yapabilmeye çalıştım.
eşeğin istemediği ot misali, öylesine yaptığım bir başvuru sonuç vermişken 3.5 yıl boyunca yaptığım tüm başvurular sonuçsuz kaldı.
lisede birlikte okuduğum kişilerin en hanzolarının bile bilmem ne kurumlarda ne uzmanlıklara atandığını görüyorum, kaldı ki yalnızca lisans okudular. Evlendiler ve çocukları var.
Bense hala diablo 2 oynuyorum ve yaşım 28. "
__________
Ne yapmalıyım dersiniz; burada mümkün olduğunca insanların sorularını yanıtlamaya çalışıyorum ama konu kendi sorum olduğu zaman cevap veremiyorum buna.
Seçenek 1: işletme ile ilgili alt seviye monoton işleri (muhasebe, pazarlama, bankacılık vs.) aramak
seçenek 2: işletme dışı iş aramak (gazetecilik ya da muhabirlik gibi)
seçenek 3: garo mafyan (bkz: defakto)
seçenek 4: herşeyi bırakıp diablo da level atlamaya çalışmak
seçenek 5: öss ye tekrar girip mühendislik okumak
ya da ne ? ne yapmalıyım, ne dersiniz ? / durumum o kadar vahim mi ?
ve son soru tabi; Türkiye de işsizlik sahi bu derece kötü boyutta mı ?

cok dikkatli okuyamadım zira gözlerim bile tam acık sayılmaz, evet işsizlik hakkaten vahim. kuzenlerim de senin kadar iyi yerlerden olmasa da üni mezunu, ve sacmasapan işlerde çalısan var, 27 yasında ev öğlanı modunda ergen kuzenleriyle takılan da. ama 2 dili bilmen cok cook buyuk avantaj, acaba yeterince iyi değerlendiremiyor musun kendini. eger yırtık bi tipsen, kesinlikle işletmeye devam derim. en rahat ordan para kazanılıyor, olmazsa bi fikir bul devlet destekli bi işletme aç. evdesin anladıgım kadarıyla, diabloyla ugrasana kadar fikir arakla bi yerlerden:) tekrar össye fln gerenk yok, iş aramaya devam ama yöntem değiştir. bu 2 dili iyi bildiğini varsayıyorum, mesela teknik ceviri işine gir. cok iyi para var.
kendin hakkında biraz daha bilgi verirsen bulabiliriz belki bişeyler.


kendi isini yapma imkanin var mi? cok az sermaye ama bilgi ile yurutulebilecek bir is olabilir bu.


ha bu arada, olur ya lise arkadasları uzman. zaten tr'de 5+ kişilik her yerde calısan ya uzman ya mudur. takma kafaya, yarısma programlarında cok dikkatimi ceker. "kurumsal bi firmada .... uzmanıyım/muduruyum/mikiyim"


6 senedir KPSS'ye gire çıka iyice yalama oldum.Hayata dair bi beklentim ve umudum yok.Sizin gibi benim gibi pek çok insan olduğu açık.Bende ne yapacağımı bilemez halde sabahtan akşama internette amaçsızca zamanı ve kendimi tüketmekteyim.İnsani ilişkilerim sıfır hatta eksilerde...
Özetle bende hemen hemen aynı durumdayım.


@ heyamo / çok sağolun, teknik çeviri işine ingilizce ile girebilirim belki; almancam orta seviyede çünkü. Ama ingilizcem kpds 90 düzeyinde, herhalde yeterli olacaktır. (not: kpds de ne kadar gereksiz derecede kazık bir sınavdır !)
kendim hakkında ne söyleyebilirim.. biraz tuhaf bir tipim; yani şu 3 yıllık dönemde arabanın komple orta konsolunu söktüm, evi komple badana yaptım, yerdeki travertenleri falan kırıp mermer döşedim, ahşap doğramaları yeniledim vs vs.
biraz geleceğe dönüş deki emmett brown gibiyim, salak salak bir sürü icadım var evin içinde.
asosyal de değilim, biraz değişiğim işte.. "içimde bir mühendis yaşıyor" diyorum da kimse inanmıyor.. Hoş, içimde bir diktatörün yaşadığını da iddia ediyorum ama çok fazla dile getirmiyorum, neyse..


@ perkele / piyasayı çok fazla tanımıyorum açıkçası; daha önce yapılmamış bir fikrim var gerçi, bir tema üzerine bir kafe açmak gibi ama tabi birikimim de çok fazla değil maalesef. yine de düşünülmeyecek bir öneri değil. sağolun.


@ elxa / doğrusu gazeteciliği uzmanlık gerektirmeyen bir branş olarak düşünmedim, bilakis bence çok çok daha yetkin ve analitik düşünebilen kişilerin çalışması gereken bir meslek. medya bence beşinci güçten daha fazlası konumunda, özellikle de dezenformasyonun sıklıkla uygulandığı ve insanların şüphecilikten uzak olduğu bir ülkede. tematik bir alanda uzmanlaşabilirim diye düşünüyorum gazetecilik konusunda; zira sözlükte bir 7-8 yıldır yaptığım şeyi profesyonelleştirmek olarak düşününce çok mantıksız görünmüyor. Elbette aldığınız eğitime (iletişimde okuduğunuzu varsayarak) ve mesleğinize saygı gösteriyorum.


@ alınacaknikmikaldıaq! / ne hoş, aslında "işsizler partisi" falan kurup siyasete mi atılsak, ne dersiniz ? Tabi bu durumda işsiz olmazdık ayrı konu.. Hımm.. Çelişki mi ?


Siyasete atılacak kadar AKıllı olsam hemen derdim ama nerdeeeeeeee!!!.Ama siz veya başkaları dediğiniz partiyi kurup seçime girerlerse son iki seçimde oy kullanmamış ve kullanmayı düşünmeyen biri olarak 'Seni seçtim Pikaçhuu!' derdim.


@ kulustur / elxa bir de diablo için iç karartıcı demişti; umarım sizin mesajınızı okumaz :)
Şaka bir yana, söylediklerinizde haklılık payınız yüksek. Gerçi outsourcing konusunda o derece iç karartıcı bir tablo olduğunu düşünmemiştim. Filipinler' e ya da uzak doğu' ya üretim hatlarının taşındığı ve bir şekilde yeni dünya düzeninin zaten düşük işgücü ücretleri üzerine kurulu olacağı bir gerçek, lakin işletme fonksiyonlarından finans ya da muhasebe departmanlarının da taşınması çok üzerinde durulması gereken bir konu. Çünkü şöyle düşünmekte fayda var; bu fonksiyonlar aslında yerel regülasyonlar ile iç içe olan ve ülke içindeki dinamiklerden birebir etkilenen departmanlar. Örneğin bir genelge yayınlanır ve bir stratejik işletme biriminin dolaylı vergisi değişir ve bunun anlık olarak işletmeye tebliğ edilmesi gerekir. bunun dönüşümünü düşünün; döngü trafiğini ve etkinlik kaybını. bürokrasiden hiç bahsetmiyorum bile.
muhasebe-finans bölümü yurtdışına taşınmış olan bir firma zaten yalnızca ismen türkiye de bulunuyor demektir. ülke ekonomisine yapıyor olduğu katkı tartışılır.
ithalat konusunda ben asla son tüketiciyi suçlamam, çünkü tüketici özgürdür ve istediğini seçmelidir. zaten ürününü doğru sunan, doğru bir pazarlama anlayışı benimseyen ve doğru yönetilen bir firma tercih edilmelidir; yaşamalıdır. işini doğru yapana bir şekilde prim verilmelidir.
Burada elbette üzerinde durulması gereken bir konu var; o da yerli firmaların yabancılar ile nasıl rekabet edeceği. Aslında bu konuda bize anlatılan çoğu şey doğru değil. Öncelikle yerli firmaların lojistik avantajları ve yerli tüketim kültürüne aşina olmaları sözkonusu. ayrıca devletin sübvanse ettiği alanlarda çalışılıyor olması ve bir çok teşvik imkanı olması. yabancı firmaların ise yeni pazara giriş konusunda riskleri vardır. örneğin tofaş' sınız ve iran pazarına girmeyi düşünüyorsunuz. Bu bir risktir.
demek istediğim şu; yabancı firmalar aslında maça 3-0 önde başlamıyor, belki 1-0. ama maçı geri getirmek için süremiz varken biz kendi sahamızda top çeviriyoruz. bu ülkede büyük firmalar da, küçük firmaların çoğu da doğru yönetilmiyor. yöneten adamların çoğu oraya haketmediği için geldiklerinden dolayı işlerini doğru yapmıyorlar. örnek "türk traktör" fabrikası olsun. Niçin bu ülkede hala massey ferguson ya da lamborghini satılıyor ? biz 70 yıl boyunca hala doğru düzgün; güvenilir bir traktör üretemediğimiz için. traktör yapıyoruz, üç günde dağılıyor. dağılmayanını yapıyoruz, ağır olduğu için çok yakıyor, bakımı geliyor parçası pahalı. çiftlik sahibi de gidiyor alıyor yabancı olanını, 20 yıl tıkır tıkır biniyor. örneği uyarlamak mümkün, bunun tek istisnası, dünyada marka haline gelmiş firmalarımızın ülkemizdeki en çok satanlar listelerinde alt sıralarda bulunması. bu da kaliteden çok algı sorunu ki, bunu da değiştirecek olması gereken pazarlama yöneticileri.
sahi, pazarlama dediğimiz şey nedir ?
kariyer.net ya da yenibiris e ilan veren ve "pazarlamacı" arayan yöneticilerin çoğu pazarlamanın ne olduğunu bile bilmez. onlar için önemli olan arabaya atlayıp "esnek çalışma saatlerine uyum sağlayabilmesi" dir. halbuki pazarlama bir süreç ve planlama işidir. hedef kitlenin seçimidir, uygun iletişim kanalının seçimidir. Türkiye de bireysel pazarlama yaygındır ama felaket derecede verimsiz çalışmaya mahkum bir tekniktir bu. kitlesel pazarlama da yalnızca prime-time kuşaklarına reklam vermek demek değildir.
Yanlış bilinen, yanlış yapılan ve müdahil olan kimsenin kendisini geliştirmediği bir alan bu.
Bir ülke hayal ediyorum, insanların işlerini düzgün yaptığı; yolsuzluklara bulaşmadığı, gerçekten hakeden insanların terfi ettiği ve bilgiye değer verilen bir ülke.. çok şey mi istiyorum acaba ?


kulustur çok güzel özetlemiş.Sistem bozuk olduktan sonra Türkiye'nin dolayısıyla bizlerin geleceği maalesef karanlık.Aydınlığa çıkmamız için sadece ampülü değiştirmek ( o da şu an için olmaz gibi ) yetmez gibi geliyor bana.Komple Tesisatı yenilemek gerekiyor.Ama Nasıl?( O işin uzmanı değilim ahkam kesmek istemem.)Aynen kulustur'un dediği gibi üretmeden tüketmeye alıştırıldığımız bu düzende 'bindik bi alamete gidiyoz kıyamete!'
-Hadi hepimize hayırlı traşlar...


İstediğiniz ürün Ütopik Hayaller Bölümümüzde maalesef kalmamış.Size Amerika’dan yeni ithal ettiğimiz bi alt modeli versek ?Hemi ucuz hemi de tam sizlik.Deneyin memnun kalmadığınız takdirde ürünümüzü 30 yıl sonra geri alıyoruz.Bence bu fırsatı kaçırmayın…


merhaba,
pozzecco, seninkine benzer bir öğrenim geçmişim var. tek fark yüksek lisansımın bir kısmını yurt dışında yaptım.
izmirde türkiyenin en büyük firmalarından birinde çalışırken 4-5 ay önce istanbulda dünyanın en büyük firmalarından birine transfer oldum.
sonuç şu;
yerli firmalar çalışan profillerini düşük tutuyor.
ben yurt dışından döndükten sonra eski iş yerime başlayınca sepet havası çaldılar bana resmen. yöneticilerim hadi git de sen de biz de kurtulalım der gibi davrandılar. yüksek profilli, kafası çalışan vizyonu geniş adam istemiyorlar.
istanbula geldim, yabancı firma, gerçekten büyük güzel ama sahte bir güzellik bu. herkes -mış gibi davranıyor. kimse memnun ve mutlu değil. türkiye ayağının durumu iyi değil. herkeste işsizlik korkusu var. yıllarca çok ciddi paralar almışlar, yukarda yazıldığı gibi kredi üstüne kredi alınmış evler arabalar sıralanmış.
istanbulda inanılmaz bir finansal balon var. balonu da oluşturanların bir kısmı da gördüğüm kadarıyla orta ve üst seviye maaşlı çalışanlar. (bahsettiğim aralık 5-15 bin tl).
ayrıca akp ye düşünce olarak katılmasa da sırf düzenleri bozulmasın diye akp ye oy veriyor bu insanlar. şu anki şirketimde +40 yaş üstü herkes ortanın solu ama eminim ki %90ı akpye oy verdi (hatta biri bunu bana itiraf etti. chp den bizim parti diye sözeden bir adam)
senin birlikte okuduğun hanzo adamlar çok prim yapıyor. yöneticileri onları çok tutuyor çünkü adam tehlikeli değil. vizyonu dar, ne denirse yapıyor sorgulamadan. aslında bilmedikleri ancak bildiklerini sandıkları işlerde uzman da olurlar ilerde müdür de.
benim korkum bu adamların altında ezilmek, ki geleceğim öyle görünüyor. o yüzden şu anki işyerimden bile ayrılmayı düşünüyorum. benim de yaşım 28, kafamda planlarım var ve geç kalırsam bu planları gerçekleştirmem mümkün değil.
sen de kafandaki planları gerçekleştirmeye çalış, en azında dene.


hocam şu soruya cevap versene;
asgari ücretle bir iş yerinde iş başlayıp, gerektiğinde uykudan feragat edip, gerektiğinde ciğeri beş para etmez insanlara hizmet edip, gerektiğinde ağır iş yapabilir misin?
bu duyuruyu yazana kadar cevabın hayırdı sanıyorum, çünkü öyle olsaydı işsiz kalmazdı.
kusura bakma eğitim seviyesi senin gibi olan herkeste aynı düşünce var: "ulan o kadar okul okudum, yüksek lisans yaptım, müdürlükten aşağı çalışmam"
dimi?
bunu yenebilirsen o kadar çok iş varki.


arkadaşlar kamuyu niye denemiyorsunuz? tamam maaşları özel sektör kadar değil ama yine de insanı geçindirir her gün türlü türlü uzman yardımcılığı ilanları çıkıyor. buralara girenlerin kalitesi sizlerin yarısı bile değil. hazine müsteşarlığı, kamu ihale kurumu vs bir sürü kurum var hem bu kurumların kalitesi de yükselirki şu anda maalesef baya düşük. en üst düzey kurumlarda bile çalışan kalitesi en iyi ihtimalle vasat olarak nitelendirilebilir.


bende etna'ya katılıyorum. bazen gözü karartıp lise mezunlarını arayan firmaların ilanlarına başvuruyorum mesela, görüşmeye çağırıyorlar gidiyorum tamam yaparım ederim diyorum. çağrıyorlar gel başla. bu seferde vazgeçiyorum. niye? 600 lira maaş, 10-12 saat çalışma saati haftada bir gün tatil ve garsonluk iş.. olm ben manyakmıyım 2 üni. bitirmişsin bulduğun işe bak diyorum. ama öbür yandan da gittiğim güzel firmalar, yani eğitimime uygun bir iş (maaş önemli değil) veren firmalar da görüşmelerden sonra geri dönüş yapmıyorlar. bende o zaman burada duyuru açıyorum işte. ^^
