5 sene olmuştu aşık olmayalı! ne güzelmiş o arada şikayet ettiğim, bir yandan da alıştığım yalnızlık! bencilce belki, sürekli kendini, kendinle ilgili şeyleri düşünmek. kendini ilgilendiren şeyleri kovalamak. ama şimdi o var. sağ dipte oturuyor derste. hiç konuşmuyor da. ama arada bir gülümsüyor, off! ota boka espri yapasım geliyor. ki yapıyorum da. ama o espri yapan ben aslında ben değilim. tek derdim o gülüşü görmek. bir insan susarak, sessiz kalarak nasıl bu kadar esir edebilir birini kendine! haksızlık değil mi bu?

şimdi ben dışarıdan gayet problemsizim. girişken, konuşkan, geveze, komik vs vs. ama öyle değil işte. şu saat olmuş, bira yastıktan daha dost!

şimdi bu kızla olmayacak. belki de anladı, hissetti. serde gençlik olsa, gider göt olur geliriz. o da yok. ödüm patlıyor aşık olmaktan. kıçımdaki yaraların erken uyarı sistemi devreye giriyor.

e karşıdaki sessiz, oturuyor sürekli. ortam yavşamaya, yakınlaşmaya zaten müsait değil. en ufak bir yakın davranmak zaten sana hastayım anlamına geliyor. yani tamam, belki hiçbi boktan haberi yok ama, neticede hiç bişey yapmasa herşey olduğu gibi devam edecek. ben hiç bişey yapmasam öyle değil ama. zaten hiçbişey yapamamama şansım yok. ya olağandan fazla iyi, ya olağandan fazla kötü davranasım geliyor. böyle expresyonist bir değişiklik eğilimi var ona karşı davranışlarımda. ilgi göstersen, gözünün içinden anlaşılır, gözler: 'kabem olur musun' diyor resmen. göstermesen 'alla alla, hoşlandı götü yemedi galiba' olacak.

şimdi bu hatun, ki hastasıyım, sessiz falan ama muabbetimiz de oldu arada. açılınca çok hoş bi insan. en çok konuştuğu da benimdir belki sınıftan.

şimdi kafada bu kadar soru hoş değil. yani acıyorum kendime. kilo mu versem, saç mı ektirsem, az konuşan ağır bi tip mi olsam, elimi eteğimi mi çeksem, gidip direk yavşasam mı, kitap mı hediye etsem.

bunlar 10 saniyede döngüsel tekrarlanan, beyin siken sorular.

biriniz bana öyle bişey söyleyin ki, o eski platonik acılar hortlamasın! büyüyeyim biraz. yaş 29 bu arada. evet allah belamı versin!

 

abi seviyorsan gidip konuşucaksın, tüm cevaplar bu kapıya çıkıyor, tabi arada montla sıç diyenler de olacaktır ama sen bunları dikkate alma.

karlmarx

gidip konuştuğunda reddetse acısı bir süre sonra geçer içinde birikip patlamaz ama pişmanlığın acısı keşkenin derdi onunla bir daha böyle yakın olamazsan konuşabilecek fırsatın olmazsa bir ömür sürer, git konuş ne olacaksa olsun...

aceblack

bundan 3 sene sonraki beni düşünüyorum, ben olsam ilk yüz yüze görüşmede konuşurdum, hocam liseli misin allasen, ne kaybettirir. reddederse de o gece takılırsın bi yerlerde, one night stand olaylarına falan akarsın, silinir gider. nedir yani.

antihero

bir bayan olarak cevap veriyorum gidip konuşmalısınız. aynen bize anlattığınız gibi anlatın içinizden geçenleri. kaybedecek birşey yok çünkü şu an daha fazla acı çekiyorsunuz herşey belirsiz olduğu için.

benim erkek arkadaşım da aynı sizin gibi düşünüyormuş uzaktan izlemeler arada muhabbet çabaları espriler falan:) sıkıldım bigün gittim ben söyledim senin bu davranışlarından şu sonucu çıkarıyorum doğru mu diye :))) şimdi sen gelip konuşmasaydın ben asla açılamazdım diyor ki kendisi de sizin gibi 30 yaşında koskoca adam :)))

dolayısıyla iki seçeneğiniz var ve zaten şu an sıkıntılı olanı yaşıyorsunuz, ya daha güzel şeyler olabilecekse??? beklemenizin bir manası yok değil mi ;)

bol şans...

şarkılarıngünahıyok

şarkılarıngünahı yoka katılıyorum bir bayan olarak. hem de sonuna kadar.
hayat kısa dogumdansancili. belki o da sizin gibi belli edemeyen türdendir. bi ihtimal var.

değmez mi denemeye, ne dersiniz?

shiranai
1

mobil görünümden çık