
vallahi siz de yanlis anlamayin ama diger klasiklerde oldugu gibi cok saglam literary criticism yapmaniz gerekir. eger kendinizi bu konuda tikanmis hissediyorsaniz oncelike metin tahlili filan nasil oluyor gibilerinden okumalar yapmaniz. daha sonra da pek tabii adam akilli kitap kluplerine filan katilip oradaki tartismalardan nasiplenebilirsiniz.
haa... bu demek midir ki sonunda gogol'u "sevecegiz"? kesinlikle degil! :P


al ölü canları, bir kere başla bakalım okumaya, beğenirsen devam edrsin, beğenmezsen de yarım bırakırsın hocam..
bu kadar derine inmene gerek yok, alt tarafı kitap okuyorsun, dünyayı kurtarmıyorsun. kendinizi yormayın, abartmayın.
klasiklerin hemen hepsini okudum, ama hiç kitap kulübüne katılmadım, kimseyle kitabı tartışmadım..
hiç çevirmen iyi çevirmiş midir acaba diye düşünmedim de, gittim sahafa, varsa can yayınları, yoksa başka bir şey alıp çıktım.
ve tüm klasikleri de beğenerek okudum, beğenmeseydim sırf okumuş olmak için okumazdım, klasikleri okumak zorunda değilsin hocam, onları okumak kimseye bir şey katmaz, onları okumaktan zevk alıyorsan ve okuyorsan; güzel vakit geçirirsin kitap bitene kadar. hepsi bu.


dostoyevski'nin sözünü düşünürken öykünün kalitesini değil kendinden öncekilerle kendinden sonrakiler arasında açtığı kapıyı düşünmeniz gerekiyor. hatta tüm klasikler için neredeyse bu böyle. bizim şimdi normal saydığımız kitaplar kendi zamanlarının devrimiydiler.


O, burun öyksünü lisedeyken okuduydum. Eğlenceliydi bayağı bir. Burun elde çanta, işe felan gidiyor. Keh keh keh. Aslında güzel animasyon filmi çıkma mı bundan?


bir delinin hatıra defteri kitabını ben de pek beğenmedim.
