Teşekkürler.
neredeyse hic elestirmiyorum. fikrimi soran olursa paylasirim ama kimsenin hayatina müdahale etmem.
bazen sen de biliyorsun mallik yaptigini ama yapiyorsun yine de yani böyle böyle akillaniyor insan. bir de benim cevremde herkesin iliskileri, isi vs cok iyi.
akil alirim daha cok.
yapıcı ve sevgiyle eleştirebilirim. bildiğimiz anlamda eleştirmem. düşünmemiş ve farkında olmadığını anlarsam söylerim ama yine de akıl vermem.
Her zaman eleştiririm.
"Bence bunu böyle yaparsan şöyle olur"
"Ben şöyle tecrübe ettim dikkat et ha"
"Sen daha iyi bilirsin ama böyle böyle de olabilir"
gibi kimseyi kırmadan, egosunu patlatmadan ilerliyorum. Dinleyen kişi sayısı sıfır. Lan haklıymışın be olm diyenler de sıfır.
@shepard, biz de seni sevdigimiz icin elestiriyoruz.
"bence 19lugu birakmazsan, aklina basina gelince o seni birakacak zaten." :)
@robert bosch siz beni çekemiyorsunuz, herkes benim peşimde ahahahah(şaka). Kızın aklı başında ama size göre herkes siz(19luk siz) gibi.
Hem neredeyse hiç eleştirmiyorum demişsin yukarıda, şimdi ise sevdiğim için eleştiriyorum demişsin. KADIN işte...
ailem gibi aşırı yakın olduğum kişileri eleştiririm
Her türlü çatışmadan fellik fellik kaçan birisi olarak hiç eleştirmem.
Bir yaşa kadar çok serttim, pat pat söylerdim her şeyi.
Belli bir yaştan sonra sadece fikrim sorulursa yorum yapmayı öğrendim.
Şu an daha iyiyim ama çekinmem karşımdakinin mallık yaptığını düşünüyorsam söylerim açık açık öyle aman kırılmasın aman bozulmasın kaygım yoktur.
Sadece aile bireyleri o da çok yakın aile bireyi olması lazım ve çok yakın arkadaşımı elestiririm. Çok ciddi bir şey olması gerekir eleştirmem için, her yaptığını da eleştirmem tabii ki.
Eleştirmemin sebebi de; insanların gözünde imajı yerle bir olmasın diye. İnsanların gözünden düşmesin. Onu sevmeyen kişilere malzeme vermesin diye. Onu çok seven birinden alsın o eleştiriyi, onun açığını kollayan birinden değil. Ben de yanlış bir şey yapıyorsam beni de eleştirsin, çok yakınım olan kişiler.
ne kadar yakınımız olursa olsun, çoğu insan eleştiri ve sormadıkça tavsiye duymaktan nefret ediyor. bazı şeyler sadece yaşayarak öğreniliyor. başkasının o konuda uyarısı fayda etmiyor.
artık kimseye gözünün üstünde kaşın var bile dememeye çalışıyorum. hem işe yaramayacak, boş yere konuşmuş olacağım hem de sevimsiz kişi olacağım, gerek yok. herkes kendi tercihlerini yaşasın.
Eleştiri ve hadsizlik genellikle birbirine karıştırılır. Karşı taraf da hiç eleştiriye gelemiyor diye düşünürüz ama aslında yaptığımız hadsizliğin farkında bile değilizdir. Şöyle ki;
- Aa bu kırmızı renk sana hiç yakışmamış.
Lan senin subjektif beğenilerin ve zevklerinden bana ne! Hangi rengin kime yakışacağının bilir kişisi sen misin? Sana bu konudaki fikrini sorduk mu ki yumurtluyorsun.
- Aa şekerim çok kilo almışsın.
At kafasına bak hele. Ben bilmiyor muyum kilo alıp almadığımı, evde ayna yok mu sanıyorsun. Belki ben kilo almak istiyorum, belki bir hastalığım var, belki umurumda bile değil nasıl göründüğüm. Benim kilolarımın bekçisi sen misin?
-o adamla/kadınla o şekilde sarılman hiç uygun değil, çok yakışıksız.
Zerre umurumda olmayan değer yargılarını al, o boktan ahlak anlayışının içine koyup dür. Sonra da o dürdüklerini...
Bir de mansplaining var ki bence artık kadın erkek farketmeden herkes çokça buna maruz kalıyor.
Elbette bunun dışında eleştiri dediğimiz şey kritik etme, farklı açılardan bakış kazandırma, değerlendirme şeklinde olduğunda ileriye taşıyıcı bir itici güç olur ki sevdiğimiz insanlardan bunu niye esirgeyelim.
elestiri insani gelistiren bir mefhum. illa negatif, illa kirici olmak zorunda degil. sevdigim insanlari da düzgün bir dille gerek gördükce elestiririm. benim elestirmem hatalarini görüp düzeltmelerine yardimci olur. bir yabancinin elestirmesi kücük düsürücü olabilir ya da bir gururlarini kirar.
sevdiklerinizi elestirin arkadaslar. sende var bir mallik demeyin elbet ama düzgün dille hatalarini anlatin.
sözlü eleştirinin hiçbir faydasını gözlemlemedim. ısrarla istiyor olmadıkça kimseyi eleştirmem, ısrarla isteniyorsa da son derece politik empatik şeyler söylerim.
benim gözlemim şu ki, iş hayatından veya belirgin bir hiyerarşi farkından söz etmiyorsak çoğu insan kendisine direkt yöneltilen eleştirilerde asla tarafsız olamıyor ve düzelmek yerine o anda size hissettirmese de derhal o davranışını legalize etme yolları bularak bir dahaki karşılaşma için savunmasını kuruyor --veya daha kötüsü, yalnızca sizin yanınızdayken değişmiş gibi davranıyor--. bu yanlış bir şey de olmayabilir, göreceli fikirlerin dikte edilmesine karşı gelmek üç yaşındayken filan öğrendiğimiz bir şey. benim anlayışım, kişi zor yoldan da olsa kendisi farkına varmalı yoksa yeni ve daha iyi bir davranışı içselleştirme kısmı tam olamıyor.