Eşimle alakalı kaygılarım vardı ancak hallettik. Önceki duyurularımda da var.
Şimdi şöyle bir şey var. Annem ve babam ikisi de aşırı baskın karakterler. Yani ben çok baskın ve dominant bir ortamda büyüdüm. Sürekli takdir alan, başarılı bir öğrenciydim mesela. Ancak 1 kere nispeten kötü not alınca hemen kızardı annem babam. İnanılmaz ağır laflar söylerlerdi. Büyüdüm durum değişmedi. Mesela kuzenimin düğününde akşama kadar her yardımı yaptım, her işe koşturdum ama çıkıp oyun havası oynamadım diye yemediğim laf kalmadı. Yani ailem inanılmaz baskıcı ve otoriter. Baba tarafım da böyle. Böyle bir şey demeye korkuyorum resmen. Konuyu şuraya bağlayacağım. Ben evlendim ama evlendikten sonra da ailemle otururken geriliyorum. Eşime falan gayet iyi davranıyorlar ama ben resmen aileme gitmek istemiyorum. Yani çok seviyorum onları ama resmen gitmek istemiyorum yanlarına. Mesela geçen babaannemleri ziyarete gittik. Son dakika karar değiştirip gittik. Tatlı almayı unuttuk. Dedemlerin yaşadığı yerden alalım dedik. Orada da pastane kapanmış. Küçük bir yer. Hemen babam eleştirdi. İnsan buradan alıp gider, yaptığın iş saçma olmuş dedi böyle imalı imalı.
Onun dışında Babam zaten çok suratsız duruyor. Muhabbet açmaya çalışıyorum, bilmiyorum deyip geçiştiriyor. Annem böyle sessiz. Hani bir hata yapmışım da laf sokacak gibi. Eşime bir terslikleri yok bu arada.
Yani bir gün bir cinnet geçirmem mi çözecek acaba?
salla, evlenmişsin kendi aileni kurmuşsun artık. Yaşlanıyorlar, yaşlandıkça huysuzlaşıyorlar he deyip geçmek en güzeli
Klinik psikolog Beyhan Budak'ın videolarını izlemeni öneririm hatta kitapları da var. Bu tip durumlarda hayatımızdan çıkarabildigimiz insanları hayatımızdan çıkarmak önemlidir. Bazı insanlar da hayatımızdan çıkaramayacagimiz insanlardır, bu kişileri de biraz uzağımızda tutmalıyız diyor. Hatta bir örnekle aciklamıştı şimdi aklımda değil.
Mümkün olduğunca az görüşün diyor. Mesela; her gün görüşüyorsan haftada 2 kere görüş diyor. Sanırım senin de böyle yapman lazım. Çünkü çok eleştiri yapan insanlar değişmiyor. Sen uzak durup kendini koruyacaksın.
Bi gün ortam oluştur. Al karşına, konuş.
Dök eteğindeki taşları. Kızmadan, sinirlenmeden. Ortamı germeden.
Durumlarına ayna tutmuş olursun, içgörü kazanırlar.
Ben sizden geriliyorum, yanınızda mutlu olamıyorum, Sizden uzaklaşmak da istemiyorum dersin.
İnsanlar konuşa konuşa anlaşır, hayvanlar koklaşa koklaşa.
Çözüm diyalogda.
biliyorum çok zor ama etkilenmemeyi ve takmamayı öğrenmek zorundasın, zorundayız. geçenlerde babam bi laf etti, çok ağırıma gitti, 2-3 gün etkisinden çıkamadım.
sonra bi aydınlanma geldi "neredeyse 35 yıldır bunu yenemediysen bu da senin ayıbındır ofelia" dedim kendime.
bizim ayıbımız, kendimize ayıp. anan, baban, eşin, dostun, patronun ağzına geleni söylicek, lafını sokacak, eleştirisini yapacak, ulan üzer miyim kırar mıyım zerre umrunda olmıcak, sen oturup dertlenip buralara kadar yazmak zaruriyeti duyacaksın.
işte bu, bizim ayıbımız. sen kendini korumuyorsun bu saçma toksik tavırlardan, kimseden gelmeyecek hea kendimize verebileceğimiz kıymet. anandan babandan bile gelmiyor, ona göre davran kendine.
Ben 60 sene boyunca toksik formda yaşayıp sonra 1 konuşma ile her şeyin düzeleceğini düşünmüyorum dolasıyla konuşma sonrası tam tersine ajitasyonlar gelebilir ve daha büyük kavga edebilirsiniz (hayırsız evlat vs şeklinde küsmeler gelebilir). Bu saatten sonra siz istediniz diye değişmezler onları böyle kabul edip @croswell’in dediği gibi kendi ailenize odaklanın yani sallamayın. Suratsız halleri modunuzu düşürmesin “yav bunlar zaten hasta” diye kabullendiğiniz noktada ne yapsalar sizi rahatsız etmez. Türk ailelerinin büyük kısmı toksik zaten kendinizi kötü hissetmeyin ve kendi hayatınızı güzelleştirmeye odaklanın.
ofelia +1
İlişkiyi minimuma indirmek çözüm olmuyor maalesef. Yılan gibi sokar, içinin cürufunu kusar fırsat eline geçince bu 'tipler.' Ben ağzının payını veriyorum. Hadsizliğe birinci derece yakınlarımda dahi tahammülüm yok. Kimsenin bize kendimizi eksik veya yetersiz hissettirmesine izin vermememiz lazım.
böyle anne babayı sevmek zorunda değilsiniz. her fırsatta eze eze, baskı kura kura sizi özgüveni düşük, korku dolu bir insana çevirmişler. kendi eşinizden korktuğunuzu söylediğiniz duyurunuz var. ne kadar üzücü.
cinnet geçirmenize de gerek yok. size yapılan haksızlıkların farkında olun, kendinize güvenmeyi ve hakkınızı savunmayı öğrenin yeterli. ufacık bir şey için aşağılamaya kalktıklarında siz de onların açıklarını yüzüne vurun. birkaç kere kendinizi savunduğunuzu cevap verebildiğinizi görsünler. o zaman eskisi kadar kolay diş geçiremezler.
surat asmak ya da sessiz kalmak da hassas insanlar üstünde baskı kurma yöntemidir. anlattığınız kadarıyla elinizden geleni yapıyorsunuz iletişim kurmak için, bir karşılığı olmuyorsa boşverin. öyle fazla gidip gelinecek, görüşülecek insanlar değiller belli ki.
birkaç seçenek var.
ya gerçekten yüz yüze yüzleşeceksin ya da boş sandalye metodu ile tek tek karşında anan/baban varmış gibi boş sandalyeye konuşacaksın. sonra o boş sandalyeye kendin geçip annen/baban yerine kendinle de konuşman gerekiyor. bunu araştırabilirsin.
son seçenek sessiz bir ortamda onlara mektup yazmak.
ilk seçenekte biraz kontrol gerekebilir ancak diğer yöntemlerde yardır gitsin. içinde tek bir doz öfke kalmasın. mektubu yakman gerekiyor bu arada.
genel olarak da ailemiz diye irtibatı kesmemek zorundalığına katılmıyorum. bazı insanların annelerini bile görmemeleri gerekiyor.
akrabalık cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır diyen doğru demiş. uzaktan sevmeye devam edebilirsin.