Kimseyle kavga etmeden, tartışmadan. Hep "tamamdır, can sağlığı, sen öyle diyorsan öyledir" diyerek.
doğru iletişim dili burda anahtardır. ne çok egolu, ne çok alçak perdeden, dengeli, samimi ve güvenilir bir duruşu devamlılıkla göstermek lazım. yoksa her başarılı insan sevilmiyor diye bir durum görmedim. ya çok sikko egolu insandır, ya milletin arkasından iş çevirerek ya da etik sınırlarda dolanarak kazandığı başarıyı başarı diye yutturuyordur. yıllarca çok kurumsal ve büyük bir firmada çalıştım. başarılı olup sevilen birçok arkadaşım oldu.
Kurmuyorum?
Ben istediğim kadar denge kurmaya çabalayayım, herkes kendi tıynetini yerine getiriyor. İş yerimde kim beni sevmek zorunda ki? Ben kimi sevmek zorundayım? Hiçbir mecburiyet yok. Ama saygısızlık olursa o zaman iş değişir.
Kimseye saygısızlığım yoktur, olmamıştır, olmaz da. Kimseye küçümseyen veya alaycı veya kibirli davranışların olmamıştır, olmaz da. Kimsenin ayağını kaydırmak gibi rezilliklere girişmedim, girişmem de. Benimle daha geçinemeyen insan ruh hastasıdır derim.
Başarıya giden her yol mübah olmadığı için nasıl başarılı olduğun da önemli.
Başarı hırsı, sıfır kötü niyet olsa bile, başkalarına negatif gelebilecek adımlara yol açabilir.
Sen kendince adil oynamışsındır, örneğin ufak bir başarıyı bile ben yaptım ettim diye anlatmak bi şekilde orada katkısı olan başka biri tarafından tüm payeyi kendine çıkarttı olarak anlaşılabilir.
Basit bir taktik, elle tutulur sonucu sana yazılan bir başarıda oraya katkısı olan diğer insanları da an. Azsa bile söyle. Herkese söylenmiyorsa da git yöneticisine söyle. Yüzüne söyle. Alçakgönüllü ol.
Ben başarılı olduğum yerlerde hep sevilmişimdir, asıl başarısız olunca şirret bir insana dönüşüyorum, herkesle kapışıyorum.
Birini yenerek sonuca ulaşmak yerine onunla beraber olarak sonuca ulaşmak lazım. O kişiyi "yendiğinde" zafer elde etmiş oluyorsun ama aynı zamanda düşman kazanmış oluyorsun. Ben yeri gelince "bak ben bişi yapıcam senin götünde patlayacak çünkü zamanında işini iyi yapmamışsın. Bunun seni kötü hissettirmesini istemiyorum, herkes hata yapar. Gel bana yardımcı ol bu konuyu beraber iletelim, sorun çıkmasın" diye yaklaşırım. Genelde de karşılık bulur, bulmadığında adil oynamış olursun ve bunu diğerlerinin görmesini sağlarsın, günah senden gider.
İş ortamında kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama yardımsever ve iyi niyetli olduğunu belli eder şekilde hareket edersen sevilirsin.
işyerinde başarılı olmaktan maksat nedir mesela? Eğer konunuzda uzman olmak ve verilen görevleri tam ve zamanında iyi bir şekilde yapabilmek ve geliştirebilmek ise zaten işyerinde gerçek tatmin ve amaç bu olmalı. İş yerinde sevilmek ise sadece olası tehlikelerden sizi koruyabilecek olan bir meta olarak görülebilir. Bu anlamda faydalıdır Ancak sevgi ihtiyacını işyerinden alınmaya çalışılması çok gereksiz bir şey. Takdir edilmek daha tatmin edici. Aslına bakarsanız sevilmemek bir başarı göstergesi bile olabilir zorba değilseniz. Çünkü içten içe başarınız kıskanıldığı için düşmenizi bekleniyordur. Buradan bakarsak evet negatif korelasyon.
Herkese iyi davrandığım için kimseyi aslında sevmediğim belli olmuyor
Vallaha iş yerinde herkes ne kadar hırslı ne kadar çalışkan olduğumu vs biliyor.
Ama herkes de beni çok seviyor. Çünkü herkesin yardımına koşarım, herkese kibar davranirim, hayatlarini dinlerim. Excellerine, it sorunlarina yardım ederim. Hanim bir şeyler yapar getiririm, her Türkiye'den dönüşte her kata Tuğba kuruyemiş ürünlerinden getiririm falan.
Kısacası benim açımdan böyle bir olay yok. Hem çok sevilirim ki ben de onlari severim, hem de is yerinde basari pesinde olan biri olduğum bilinir.
İşte kimsenin beni sevmesine gerek olduğunu düşünmüyorum amacım işimi iyi yapmak çünkü. Kibar ve mesafeliyimdir, sevileyim diye çaba harcamam. İşime engel bir durum oluşursa duygusala bağlamadan gereğini yaparım.