Kendi çapında transpoze meselesine ilgi duymuş biri olarak merak ettiğim şey şu. Bir nota aslında o nota değil midir? Yani bizim do dediğimiz nota aslında do değildir ve onu do kabul ederek diğer notaları mı sıralamaktayız? Ama bir de nota frekansları diye bir şey var. O zaman her notanın bir frekansı var, o zaman her notanın kendine has bir özelliği var demek midir bu? Yani do'yu transpoze edip si yaptığımda bu bir varsayım mıdır, artık do dediğim sesi si kabul ediyorum demek midir, yoksa o yaptığım si mucizevi şekilde do'ya mı dönüşmektedir? Çok teknik olmayan, işin teorik kısmında kafamda ampul yakacak bir açıklmaya ihtiyacım var.




 

Sesler var. Frekanslar hertzler var. Biz bu frekansları Hertz cinsinden yayıldığı zaman ses olarak algılıyoruz.

Eskiden ses deyip geçerdik, sonra onlara isimler verildi, çünkü enstrümanlar icat edildi, kim hangi sesi nereye basarak veya nasıl üfleyerek çıkarıyorsa onu bir diğer kişiye söyleyebilmek için seslere isimler vermek durumunda kaldılar. Aynı şey, sesleri kağıt üstünde ifade edebilmek için de geliştirildi, nota yazısı yani.

Transpozisyon denen şey de insan ses sınırlarının çeşitliliği sebebiyle ortaya çıktı, iletişime bu ses farklarını da eklemek icap etti. Fa kararlı şarkıyı "Do'dan" çaldırma ihtiyacı doğdu. Yani seslere isim verme ihtiyacı burada da baş göstermiş oldu.

Sonra nota yazısı icat edildi işte. Ancak teknolojik ilerlemeler olduktan sonra seslerin titreşimleri ölçülebildi ve "evrensel"(?) bir isimlendirmeye gidildi.

Ama bu da, nota yazısındaki ANAHTAR kavramına bağlı. Bir şekil belirliyorsun, o şekle bir ses ismi veriyorsun, onu portenin hangi çizgisinden başlatırsan o çizgiye yazılan nota o anahtarın adını alıyor. Transpozisyon bu şekilde uygulanıyor, Batı Müziğinde. Türk Müziğinde tamamen matematik yapıyoruz, kolay tarafından almaktan da geri durmuyoruz yoksa sürekli hesaplayarak müzik yapılmaz.

Do'yu si'ye göçürdüğünde (batı müziğindeki ifadesiyle transpoze ettiğinde) bu bir varsayımdır evet, ama zaten her şey bir varsayım. 440 Hertzle titreşen sese La ismini veren kişi de o sese Re ismini veren kişi de doğru söylüyor, aslında seslerin isimleri yok, biz ayırt ediyoruz ve birbirimize ifade etmek için isimlendiriyoruz.

muhayyer divan

Her notanın frekansı belli örneğin 440 hertz'e la'dan başka bir şey diyemeyiz.
Yani saniyede 440 defa titreyen her şey spesifik oktavdaki la sesini verir gitar teli de olur, ağaç dalı da olur.

Do'yu mi'ye çektiğimizde artık do mi olmuş olmuyor mi de do olmuş olmuyor.

Do tonundaki şarkıyı mi'den çalmış oluyoruz.

Scale'leri bir ana lokasyon (ton) ve gidilmesi muhtemel yollar (aralıklar) olarak bakarsak daha basit anlayabiliriz mevzuyu. Çizgi ile çizebileceğimiz yollar ve duraklar belli (basit seviyede düşünecek olursak) fakat bu yola nereden çıkacağımız değişebiliyor.

12 tane yarım aralık var oktavda ve oktavlar birbirlerini tekrar ediyor (batı müziğinden bahsediyorum)

bir ezgi çalarken aslında notaları değil o aralıkları çalıyoruz yani

i.imgur.com

Do Mi Sol Si dediğimizde Do (kök varsayacağımız yer) ve kökün büyük üçlüsü 4 yarım ses yukarısına gidiyoruz Mi'den Sol'e de 3 yarım ses yukarı çıkuyoruz ya da Do'nun beşlisi Do'dan yedi yarım ses yukarıya gitmiş olduk.

Fa La Do Mi dediğimizde yukarıdaki yazdığımız aralıklarla aynı yalnızca kök varsaydığımız yeri çıkış noktamızı Fa'ya taşıdık transpoze ettik yarım sesler ile saydığımız aralıklar birebir aynı.

Notaların ismi bütün frekans bandında sabit vaziyette ama biz ezgileri aralıkları sabit kalma kaydıyla tüm notalarda çalabiliyoruz.

Notaları 8 oktav yazın yukarıya doğru bir kağıda, çaldığımız akor ve ezgileri de şeffaf asetat kağıdına yazın ve aşağıdan yukarıya doğru kaydırın transpoze/modulasyon bu. Aralıklar aynı nota isimleri değişti.

hedep

Ben sizin kafanızı kurcalayan şeyi biraz sezdim sanırım.

Bir şarkı var, do ile başlıyor diyelim. O şarkıyı "do" "si" olacak sekilde transpose ettiğinizde sizin kafada "bir nota kalinlasti, demek ki bütün notalar 1 nota kalinlasti; yani şarkıda ne kadar "re" varsa "do" oldu "la"lar "sol" oldu vs

"Ee madem böyle o halde her nota bir diğeri olarak kabul edilip adlandirilabilir" şeklinde bir mantık diziminiz var.

Ama olay bu şekilde değil.

Do'dan do'ya (do re mi fa sol la si do) evet ama tane nota var ama aslında 12 ses var.

Bizim müzikte alfabe olarak kullandığımız "notalar" aslinda do major gamı (ya da la minor gami) içinde bulunan "secilmis sesler".

Yukarıda bahsettigim Do'dan do'ya 12 ses olayı; Daha kolay anlamak için, piyanoda Do'dan do'ya giderken aslında aralarda siyah tuşlar da var. Siyah tuşlar da dahil olmak üzere, bu 12 ses arasındaki her sese "yarım ses" deniyor. 2 yarım sese de (Do'dan re'ye geçerken arada 1 siyah tus var, yani 1 tam ses) "tam ses" deniyor.

Si ile do arasında yarım ses, ama do ile re arasında tam ses var. Yani siz şarkıyı "do " dan "si"ye kalinlastirinca aslında şarkıyı "1 nota" kalinlastirmiyorsunuz "yarım ses" kalinlastiriyorsunuz. Yani şarkıdaki "si" "do" oluyor ama "la" "sol" olmuyor, "la bemol" oluyor.

Sorunuzun cevabı olarak da do dünyanın her yerinde do'dur. Tuner, mutlak kulak insanlar bunu hemen tespit ederler zaten. O ses hep kafalarının içindedir.

Peki niye si ile do arasında yarım ses, la ile sol arasında tam ses var derseniz; aralık bilgisi ve gamlari arastirmanizi öneririm.

makbur
1

mobil görünümden çık