Oralara adapte olamamanın ezikliği ve memleket hasreti bir araya gelince burayı daha bir toz pembe görüyorlar.
Çok kazanıyoruz ama neler çektiğimizi bilmiyorsunuz tribindelere.
İnsan hakları vs gibi üstdüzey konuları algılayacak ufuk sahibi değiller.
Euro ile kazanıp TL ile harcamanın yarattığı zenginliği algılayacak kapasite yok. TL ile kazananın durumunu ayırt edemiyorlar.
Dün arkadaş ile konuşuyorduk; birçok arkadaşım gitti ama ruhen orada rahat olan bir sen varsın diyordu. Harbiden fransa'yı özlüyorum Türkiye'de tatildeyken. Fransız havalimanında kendimi daha rahat hissediyorum.
Birçok gurbetçide bu yok. Onlar 20 sene de geçse Almanya'da yaşayan Türk olarak takılıyor. Çocukları da bir benzeri. Ondan ne kendilerini fransa almanya ovecek sevecek kadar orali görüyorlar ne de Türkiye'ye dönecek kadar kafasiz (napacak adam Türkiye'ye gelip, onlar da biliyor da bunu diyemiyorlar). Fransa'da da böyle, al bunlari izmir buca gediz'e koy, hiçbir farkları olmaz. Burada da ülkü ocağı, kuran kursu, ülkücü konserleri takılıyorlar. Ha ayrı konu Kürt kısmı da aynı şekilde takılıyor çok komik yani ülkenin kürdü de türkü de Avrupa'da asimile olamadan takılıyor.
Iclerinde cahil adam çok tabiki ama genel olarak kendini yasadiklari ülkeye ait hissedememe ama oranın hayat sartlarini bırakacak kadar da salak olmamak bu sebepten binlerce euro ile Türkiye'de 1 ay gecirince buranin cennet olduğunu düşünme olaylari var.
Avrupa'da Türk ile muhatap olmadan iki kere düşünmek lazım. En son markette izmir'e Melih Gökçek lazim diyen bir abi ile muhatap olmuştum.
Almanya'dan bildiriyorum:
Milletçe insanımız hayatındaki eksi yönleri ön plana çıkarıp konuşmayı sever, ama hayatı ile ilgili kararları artıları ve eksileri birlikte değerlendirerek verir. Almancıların çoğunluğu Türkiye'de olsa işsiz güçsüz olacak meteliğe kurşun atacakken, Almanya devletinin ekonomik olarak gelişmişliğinden ve iş bolluğundan dolayı iş güç sahibi ve insanı hayat standartlarına sahip. Ama bunun yanında Almanya'da ikinci sınıf olarak görülüyor ve toplum tarafından itiliyor. Bu da kendi içlerinde bir fanus oluşturmalarına neden oluyor. Türk marketinden alışveriş yapan, Türk restoranlarına giden, Türk berberine tıraş olan ama evinde Almanca konuşan bir nesil oluşmuş durumda. Sorarsan aynı standartlarda Türkiye'de birinci sınıf insan olarak yaşamak istediği için "Almanya'da ırkçılık var, burası kötü" diye özetliyorlar. Ama gelin o zaman diyince de "kurulu düzen" muhabbeti başlıyor. Kurulu düzen dediği insanca yaşam standartlarına sahip olmak. Bunu Türkiye sağlarsa çoğu almancı vatana döner. İkinci sınıf olmak ve işsiz güçsüz olmak arasından seçimi ikinci sınıf olmaktan yana kullanıyorlar ama çok da mutlu değiller.
Karakan'ın şarkısında dediği gibi: "Elimdeki pasaportta ay yıldız var ya, ikinci sınıf insan diyorlar bana. Pasaportumda Alman bayrağı da olsa, Alman olamam çünkü saçlarım kara."
çünkü "almancı" dediğimiz 50'lerde, 60'larda çocukken oraya götürülmüş, ya da orda almancı bir aileye doğmuş insanların çoğunluğu "Almanya'ya göre" gerçekten de çok iyi şartlarda yaşamıyorlar. (türkiye'ye göre yine de iyi ama bundan haberleri yok)
hangi yılın istatistiği bu bilmiyorum ama bulduğum bir istatistiğe göre almanların %34'ü gymnasium'a giderken, türk kökenlilerin sadece %8.6'sı gymnasium'a gidebilmiş. (gymnasium: akademik hayata hazırlayan, üniversiteye giriş için ideal olan en prestijli lise türü) bunun sebebi entegre olamama, dil yetersizlikleri, cahillik, eğitime önem vermeme, ırkçılık vs. olabilir.
bunun sonucunda bu insanların çoğu asgari ücret çevresinde maaş alıp, fiziksel olarak daha zorlu işlerde çalışıyorlar almanlara göre.
nesilden nesile düzeliyor diye düşünüyorum ve umuyorum ama belirli bir yaşın üzerindeki almancılarda durum böyle.
son 5-10 yılda almanyaya göçmüş, görece iyi işlerde çalışan türklerin instagram paylaşımlarına bakın. mesela bir kız ne kadar maaş aldığını paylaşıyor, ki bir ofis çalışanına göre oldukça ortalama bir giriş maaşı. yine de altı almancıların "yalan söylüyorsun", "almanya'da o parayı kim bulmuş", "o parayı kazanman imkansız" yorumlarıyla dolu.
edit: yukardaki bir yoruma katılmadan edemeyeceğim. adam asgari ücretle çalışıyor ama yine de bütün alışverişini türk esnaftan türkiye'den ithal edilen pahalı ürünler alarak yapıyor entegre olamadığı için. burda türk marketlerinin fiyatları, türkiye'de macrocenter neyse o, hatta daha da fark var. geçen biri market arabasını ve alışveriş fişini paylaşmış, bir alışverişim 300 euro tuttu diye. bütün sepeti ithal türk ürünleriyle doldurmuş, aynı alışverişi alman marketinden yapsa gerçekten 150 euro tutacak maksimum. bu yüzden de alım gücü yerlerde tabii ki.
son yıllarda göç edenlerle konuşursanız büyük ihtimalle %80'i hayatından oldukça memnundur ve almanya'nın iyi yanlarını övmekten çekinmezler pek. (ha kötü yanları da var tabii ki)
He he sizinle paylasamadiklari için ovmuyor :))) ovseler hemen ikna olup gelip yerleseceksiniz sanki :D
Adam orada doğup büyümüş. Alışık olduğu, normal kabul ettiği ülkeyi ve düzenini neden durmadan ovsun durup dururken?
Ovse, sürekli ballandıra ballandıra anlatsa, bu sefer de neden sürekli anlatıyor diyeceksiniz.
Nedir bu Gurbetçilere olan nefret?
almanya ve fransa'yi karsilastirmamak lazim cünkü fransa'daki dislanan kesim faslilar, cezayirliler vs fransiz kolonilerinden gelmis kesim. ayrica cok seküler bir ülke. atatürk'ün de yaptigi seküler devrimden haberleri var okumus kesimin. yani oradaki algi almanya'dakinden farkli. ayrica fransizlar türkler renk olarak benziyorlar. almanlar genellikle cok sarisin. bir tip farki da var yani.
almanya icin sunlari söyleyebilirim.
almanlar genelde türklere nazaran cok daha soguk, biriyle yakin iliski kurabilmek icin daha fazla zamana ihtiyac duyan, hali hazirda kresten beri tanidir arkadaslariyla görüstügü icin yeni insan da aramayan tipler. bu durumda almanlar da birbirleriyle hemen isinamiyorlar. ama türk biri bunu kisisel algilayabilir.
almanlarin utangac yapisini azaltan, sempatik davranmasina yol acan sey alkol. eger müslüman biriysen bunlardan uzaksin. sadece gündüzleri is yerinde almanlarin is odakli calismalarini, az muhabbet etmelerini görüyorsun. halbuki aksamina onla icmeye gitsen dünyanin en sicakkanli insanina dönüse de bilir.
bu kültürel bir olay ama bunun disinda almanya'da irkcilik var. türkiye'de kürt ben kürdüm derse hayir sen türksün derler. almanya'da dogup büyümüs türk kökenli biri ben almanim dese hayir sen türksün derler.
almancilarin cocukluktan beri burada olanlari bu ayrima maruz kalmalari duygusal düsünmelerine ve almanya'nin iyi taraflarini görmelerine, kabul etmelerine engel oluyor olabilir.
ayrica almanya'da dogup büyümüs biri türkiye'de ya da baska ülkelerde calismadiysa calisma saatleri, haklar vs bakimindan ne kadar iyi sartlar altinda yasadigini fark etmeyebilir. sosyal yardimlar da burada yasayan insanlara göre devletin görevi. bir ayricalik degil. kafalari böyle calisiyor yani.
alman medyasi da cok karamsardir bu arada. sürekli almanya'nin ne kadar kötüye gittigine dair haberler cikiyor. bunlar hep objektif bakis acisina zarar veren etmenler bence.
@robert bosch; dediğinde haklisin. Ben misal Fransa'ya ne kadar asimile olduysam almanya'ya olamazdım. Hayatımda hiçbir şekilde uyusamadigim millet. 20 milletten adamin olduğu ortamda herkesle goygoy yaparken Almanlarla olamıyor.
Akdenize kiyi olması önemli galiba bir Türk'ün yaşamasi için. Ondan ben insanlara fransa'yı Almanya'dan çok öneriyorum hem havası hem insani.
Bu arada Avrupa'daki Türk marketlerinin kol gibi geçirmesi+1 normal pirinç kilosu 2.59. baldo pirinç 4.59. allahtan normal marketler bu işe girdi, Carrefour'dan yoğurt/ayran/yufka/sucuk falan buluyoruz da bu kol gibi fiyat azaldi.
Çünkü insan kendi yaşadığı ortamın pozitif yanlarını standardı olarak görüp birisi sorunca sadece kendini rahatsız eden olumsuz şeyleri söylüyor. Uzunca bir süre yurtdışında yaşayan ve Türkiye'yi sadece tatillerde ziyaret eden bir insan için de belli bir ölçüye kadar samimi bir şekilde "Türkiye ne kadar güzel lan bak biz Berlin'de öküz gibi kira ödüyoruz, işimizi halletmek için postayla uğraşıyoruz" vb. gibi iki ülke arasındaki ciddi seviye farkı yerine kendi sübjektif deneyimine odaklanması normal.
Alım güçleri Tükiye'den iyi. Sosyal yaşam, toplumda kabul görme açısından Avrupa ülkeleri sorunlu. Almanların kendi aralarında bile diyalogu yok. Yalnızlık ve dışlanmışlık hissiyatı yaşıyorlar.
Diğer bir etmen de göç etme yaşı. Yaş 25 üstüne ne kadar çıkarsa o kadar zor veya sorunlu olur.
Genel olarak Avrupa ülkeleri göçmen ülkesi değil. Daima öteki durumunda oluyorsun. Ülkenin çıkarına hizmet etmek için oradasın..halkın yapmadığı işi yapıyorsun
sonradan gidenler övüyor. orada doğan gurbetçi çocukları sadece şikayet ediyor. çünkü karşılaştırma yapacak durumları yok, türkiye'de yaşamanın ne demek olduğunu bilmiyorlar. almanya'da yaşamak onların standardı zaten.
ha bu arada almanya mükemmel mi, tabii ki değil. ama dünyada artık mükemmel denecek bir yer de kalmadı.
3 yıldır Hollanda'da yaşıyorum. İstanbul'dan geldim.
Öncelikle şunu belirtmeden edemeyeceğim, batı avrupadaki hayatın finansal boyutlarıyla ilgili Türkiye'de çok yanlış bir algı var. Burada şu an tek maaşla geçiniyoruz, maaşım çok yüksek değil ama ortalamanın bariz üzerinde. Videodaki amcanın anlattığı gibi öyle rahat rahat tatil falan yapamıyorum. Okul döneminde tatil döneminde Türkiye'ye gelmek istesem korkunç uçak bileti fiyatları var. Yani bir evin kira ödendikten sonra kalan parası 3000 euro ve altıysa, bu aile bildiğin fakir. Daha az paraya geçinen aileler var ama harcamalarına aşırı dikkat ediyorlar.
Burada olay biraz meslekle alakalı, Türkiye'den beyaz yaka olarak gelmek, %30 kuralından dolayı biraz kurtarıyor ama esasında finansal motivasyonla gelinmez. Zaten Türkiye'de 100 bin ve üzeri alacak adam burada 4-5 bin euro alsa aynı hesaba bile zor geliyor. Ancak burada mesleğe, ve iş yapma şekline göre büyük fark var. Freelance çalışanlar nerdeyse her alanda aşırı iyi paralar kazanıyor. Bunun yanında mesela Türkiye'de hiç değeri olmayan terziler deli paralar kazanıyor, üstelik bunların bir kısmı vergisiz. Eski topraklar da zaten az harcıyor, bir de üstüne eşi bir iki temizliğe gidiyordur, kendisi hafta sonu ek iş yapıyordur, kaçak veya resmi.
Burayla ilgili geçen bu süredeki hissiyatım, buradan gitmeliyim yönünde, sevdiğim yönleri var, ben de İstanbul'dan geri dönüş yolunda bir rahatlama hissediyorum. Ancak gene de insan burada yaşayınca gurbetçilerin saçma gibi gelen şeylerini iyi anlıyor. Tam tarif edemiyorum ama hayat yok, hapis gibi hissediyorum, yapacak bir şey yok, sosyallik olarak zaten kötü, bu saydıklarım bana da çok saçma geliyordu.
Özetle soruya cevap vermek gerekirse, böyle hisseden bir çok kişi vardır, belki spesifik durumlara göre kendilerinden bir şey talep edilmesin diye bokluyorlardır. Ya da kibirli görünmemek, hava atıyor gibi görünmemek için böyle konuşma gereği hissediyorlardır. Ancak gene de olay sosyal medyadaki market fişlerinde anlatıldığından çok farklı, market alışverişi zaten nispeten küçük bir kalem. Asıl olay, vergiler, harçlar, sigortalar ve benzeri alanlarda kendini gösteriyor.
@mbond, dostum avrupanin ekmegini cocugu olanlar yiyor biraz da zaten.
cocugun yoksa burda kalmana o kadar da gerek yok ama tr'de millet sadece devlet olmasin diye bir ton para bayiliyor cocuklarin aldigi egitim de soru isareti yani.
burda cocuk yaptiginda düsünmen gereken tek sey barinma ve tatil masrafi. tr'de egitim ve saglik biniyor üstüne.
Çocuk var aslında, çocuk parası da tabii olumlu faydası olan bir girdi, tabii çocuğun masraflarını tamamen karşılayacak bir rakam değil. Çocuk olunca başka paradoxal durumlar da var, bizde hanım bakıyor çocuğa gündüz ama çalışan kadınlardan day-care fiyatlarıyla ilgili farklı bilgiler aldım, özetle o da epey yüksek genelde. İki kişinin çalıştığı evlerde genelde birinin maaşı böyle sabit şeylerle buhar oluyor.
Eğitim ve sağlık harcamasının özel durumlar hariç pek olmaması olumlu. Eğitimin kalitesi konusu da enteresan, kağıt üstünde baksan, çok da sıkı değil, öğretmenlik eğitimi hiç olmayanlar bile belli oranda öğretmenlik yapabiliyor. Okuluna göre memnun olanlar/olmayanlar var. Zaten Türkiye'de de kafamda hayal ettiğim zaman çoğu sorun öğretmenden değil, içinde bulunulan ortamdan geliyor.
o gelmeyin diye soyleyenlerde var ama benim gorusum, TR'den bakinca almanya'nin iyi yanlari gorunuyor ama almanya'da yasamaya baslayinca referans sistemin degisiyor.
almanya, fransa, abd de arastirma merkezlerinde deneyimim oldu, yani okumus insanlariyla muhatap oldum, en adi insanlari almanya'da gordum. Oyle bir almanya-alman algisi olusmus ki, TR'de arkadaslarima anlatinca hicbiri bana inanmiyor. Almancilarin benden daha cok deneyimi oldugundan, alim gucu haric normal yani ovmemeleri.
Bir de Turkiye'ye tatile geliyorlar, gecirdikleri zaman cok guzel, alisveris, iklim, deniz, hizmet sektorunun olmasi, vs vs, almanya'da yasayamayacaklari bir hayat. bizi bunlara kolay ulasiyor saniyorlar.