Bir süredir mecburen kendisiyle yaşıyorum. Az önce meyve doğramak için tabak alacaktım. Bir anda bağırmaya başladı çünkü diğer tabağı almamı istiyormuş. Düzgünce dyorum ki, bunu sakince söyleyebilirsin, bağırmana veya dizlerine vurmana gerek yok. Cevabı, ama sen bu tabağı alıyordun. Aldıysam geri bırakırım, büyük bir sorun değil ki bu, diyorum. Bağırmaya devam ediyor. Sen bana düşmansın, beni zaten hiç sevmedin falan filan.
En ufak sorunda bile böyle yıllardır. Otobüsü kaçırır, hayatı kaymış gibi ayılıp bayılır. Komşuyla konuşurken bir kelimeyi yanlış söyler, beş gün evde bunu anlatıp neden öyle yaptım diye dövünür. Aldığı ürün ertesi gün on lira indirime girer, günlerce bunu düşünüp uyuyamaz. Rahatı yerinde ve her şeyi var ama gün içinde bin kere ahh çok derdim var, Allah kimseyi çaresiz bırakmasın, yüzüm bir türlü gülmez ki falan der. Her saat üzülecek, kafaya takacak yeni bir şey buluyor. Bunları kendi içinde de yapmıyor tabii ki, hepimize yaşatıyor.
Ona tahammül etmekten, hayat karşısında bu kadar zayıf olmasından, onun bize pay ettiği gerginlik ve huzursuzluktan çok yoruldum. 60 küsur yaşındaki kadını değiştiremem elbette ama tüm ömrüm böyle geçti, buna mecbur değildim ama kabul etmek zorunda bırakıldım. Onun yüzünden gergin, hep tetikte, panik atak hastası oldum çıktım.
Çevremdekilerin annesi de oran değişse de hep benzer. Türk annelerinin bir sıkıntısı mı bu? Sizin anneniz normal, sağlıklı düşünüp hissedebilen ve kendini sağlıklı ifade edebilen biri mi?
cok dolu belli ki. terapi almasi iyi olur.
normal ne demek ki? herkesin iyi, kötü anlari olabilir.
AYnı benim mami.
Annem böyle değil ama anneannem böyle. Annemin de anneannemle büyümekten gelen başka sorunları var hep güçlü olması gereken o olmuş çünkü.
Büdüt: Öte yandan anneannemin annesi de çok çektirmiş. Bu sarmal böyle gidiyor, sadece bizim millete özgü olduğunu düşünmüyorum.
annem normaldi ama dayimi, dedemi ve teyzemi cok kisa araliklarla kaybetti. dayim cok aniden öldü. okyanusta boguldu. teyzem epey uzun bir hastalik süreci gecirdi birkac yila yayilan. bu dönemin sonlarina dogru da hem benim hem kardesimin hastalik süreclerimiz oldu maalesef. annem o dönemde cok yoruldu, cok hirpalandi. her anlamda. bu sürecin anneme kattigi da asiri evham ve telas hali oldu. haftaici is saati mesela beni arar, eger ulasamazsa bir daha arar. mesgule bile atsam on defa arar pespese. bakti acmiyorum, esimi arar. e o da iste, o da acamaz. siradan arkadaslarimi arar. e ama onlar da iste yani, hepimiz calisan insanlariz sonucta. bu sefer baslar komsularimi aramaya. kadinin türkiye'den avusturya'yi böyle böyle 4-5 defa ayaga kaldirmisligi vardir. en son 5 sene önce görüstügüm insanlarin numaralarini bile kaydetmis, onlari bile aramistir yani. arada esiyor böyle.
tahammül etmemek diye bir sey yok. fazla evham, bu histeri halleri falan bir tür panik atak, bir tür hastalik. psikolojik rahatsizlik diyince insanlar tam idrak edemiyorlar bunun bir hastalik oldugunu, o yüzden direkt hastalik diyorum artik. annem bir süre ilaclar kullandi ve gözle görülür olarak iyi geldi ona ama bir ara gene terapiye baslamasini söylicem.
senin annende de normal olmayan tavirlar var belli ki. yardim almasi gerekir bence.
annelerimizin böyle olmasinda cesitli sebepler var. genc kusagin 20'lerinde havlu attigi bu ülkede onlar 60+ senedir yasiyorlar. darbeler oldu, depremler oldu, ekonomik krizler oldu, terör saldirilari oldu ama onlar bu ortamlarda ise gitmeye, kirayi denklestirmeye, cocuk büyütmeye devam ettiler. tüm bunlarin üstüne asiri baskici, fesat ve hep en kötüyü düsünen bir kültürle harmanlanarak büyüdüler, yasadilar. ya anne babalarini erken kaybettiler, ya sevilmediler, ya yatiliya gönderildiler ev ortami nedir bilmediler, ya analik ellerinde büyüdüler, ya sersefil yasadilar... türkiye'de herkesin anne babasinin baska bir travmasi var. onlara tahammül etmemek yerine, böyle olmalarindaki nedenleri görebilirsek onlara da kendimize de daha cok yardim edebiliriz. hastaligin bahanesi yok cünkü, kimse de emin olun öyle olmak istemiyordur.
amcami 80'lerde iceri aldiklarinda babannem tam iki ay karakolun karsisindaki mezarlikta, mezarlarin üstünde uyumus, belki bir polis bir haber verir amcamdan diye. üstünden gecmis 40 sene, dedemin mezarina her gidisinde kadinin sekeri oynuyordu, ayilip bayilmalara duruyordu. bir süre sonra fark ettik ki gecmiste yasadiklari yüzünden. dedemle alakasi yok durumun. o sebeple artik babam degil, amcam götürüyor babannemi mezarliga. sekeri de oynamiyor.
değil maalesef. anlattıklarınızın hemen hemen hepsi farklı biçimlerde aynı hislerle yaşanıyor.
annem gibi bir kadın olmayacaktım ama her yıl biraz daha ona dönüşüyorum galiba.
Hahaha yani hiç tanımadığım birisinin annemi bu kadar güzel özetlemesi :))
Bizimkiler sizinkilerden bir tık daha yaşlı ama maşallah sağlıklari sihhatleri yerinde.
Ne zaman bu tarz bir huysuzluk yapsa (ki çok yapıyor her şey mükemmel olsa.bile bulur bir olumsuzluk) hemen patlatiyorum;
"Yahu sağlığın sıhhatin yerinde, çocukların torunların geliyor Yazın hep birliktesiniz sukredecegin yerde elindekilerin kıymetini bilmiyorsun"..
En azından bir 5 dakika duruluyor bunları diyince :))
Benim annem çok cool bir insan. Canım annem <3
Annem tam bir prenses, ben de ona benziyorum :))
Annende kaygı bozukluğu olabilir mi? Uzman değilim bu konuda sadece anlattığın şeylere göre acaba mı? dedim. Annen zayıf değil hatta tam tersi çok güçlü bence. Kaygılı, huzursuz insanlar zeki insanlardır. Çünkü hep bir adım sonrasında ne olacağını tahmin ettikleri için. Çok fazla düşünüyor ve hep şöyle olursa nolur, böyle olursa nolur diye hesaplıyor. Aptal insanın derdi, tasası olmuyor çünkü düşünmüyor. Dediğim gibi bu benim düşüncem. Belki duygularını sağlıklı ifade edebilmesi için yardım alması gerekiyordur. Bununla ilgili ikna etmek gerekebilir.
Annem böyle miydi bilmiyorum ben çok küçükken ölmüş ama buna benzer olan ablam var bence o da annesiz büyüdüğümüz için böyle. Hepimiz biraz evhamlıyız ve gerginiz. Bu tarz uç davranışların altında yatan şeyler hep travmatik. Anneniz nasıl bir çocukluk-gençlik geçirdi bilmiyorum ama 60 küsur yaşından sonra ne kadar değiştirebilirsiniz ki. Geri kalan zamanınızı ya uzak durarak ya da alttan alarak geçirin.
Annen hayat karşısında aslında hiç de güçsüz değil, aksine acaip güçlü.
Bu kadar söylenmekle, ah vahlanmakla, her şeyi telaşa vermekle, sürekli gergin sürekli aşırı hassas olmakla o gücü üretebiliyor. Bunlar olmasa asıl güçsüz kalır.
Bir de şu var, anneni bu davranışlara, algılara, tepkilere alıştıran ne?
Çok yüksek ihtimalle ailesi böyleydi, annesi anneannesi teyzesi babaannesi halası yengesi komşusu vs böyleydi, biraz da kendi iç yapısı da buna müsaitmiştir, voltran oluşmuştur böylece.
Benim annem ise kendini farkında olmadan kafasına göre kodlayabilen ve bunların doğrultusunda yaşayabilen, bir de bana gittikçe bağımlı hale gelen, beni gittikçe daha çok annesi yerine koyan biri mesela. Bir şeyi şu veya bu sebepten tasvip etmemesi gerekiyorsa ona "ıııh sevmedim" yaftası yapıştırır. Bir işi yapmak istemiyorsa hastalanır. Ve saire, ve saire...
Annem de kendini böyle güçlü hissedebiliyor. Kadın milleti çok fazla çeşitli ve çok da değişken. Annene kafayı takma, sadece onun sızlanmalarına cevap olarak yalnızca çözüm sunmaktaysan bunu bırak, sadece dinle, yorum yapmak gereken yerde onun acısını ağrısını duygusunu endişesi vs anladığını, "şöyle şöyle hissediyorsun değil mi" diyerek inandırını biçimde söyle.
Gerginliği öfkesi çok sıkıntı. Çok yüksek ihtimalle bişeylerden korkuyor. Kontrolü kaybetmekten, güçsüz kalmaktan, düzeninin bozulmasından, genel olarak kaybetmekten... bişeylerden fena korkuyor ve eşzamanlı olarak da büyük stresler yüklenmişse öfke olarak yansıması normal. Bunu sağaltması lazım, terapi kesinlikle almalı. Bir de spor yapmalı, yorulmalı terlemeli düşünemeyecek kadar yorulmalı. Sağlığı yerindedir umarım. Benim annemin hareketi de çok kısıtlı, annemi şöyle sağlıklı, hareketli, istediği gibi giyinip gezen bir halde göremedim. Neyse.
O şekilde yani.
Türkiye'de belli bir yaşın üstündeki herkes psikiyatra gidip Cipralex filan içmeli bence. Benim tüm büyükler içiyor, bu tarz anksiyeteleri yumuşatıyor çünkü herkesin dediği gibi ne zorluklardan geçtiler psikolojik destek görmeden. Sonraki nesillerdeki farkındalığa ve kendine yardım edebilme becerisine de sahip değiller genelde. En kısa çözüm ilaç bana göre.
Annem anlattığınız tam tersi bir profilde. O kadar ters ki çok şaşırdım :)
Evhamlının tam tersi bir şey varsa o da annemdir. Keşke biraz evham yapsa da kendini, sağlığını umursasa dediğimiz zamanlar olur. Hayat karşısında güçlü, annelerini kaybettikten sonra bu kayıplardan yaralanmış olsa da hala dimdik durmaya çalışır. Ben de annem yüzünden hep güçlü durmak zorunda olan, her şeyi kendi halledebilecek kuvvette olmak zorunda olmaktan muzdariplik yaşarım dönem dönem. Keşke biraz prenseslik yapabilsem derim :) Benim gelişime açık tarafım bu sebeple "özşefkat". Direnç ve dayanıklılık psikolojisi ile büyüdük ama kendimize acımayı çok unuttuk.
Bu arada prenses derken bazen kendi işini kendi göremeyen, çok narin kişi canlanıyor insanların gözünde. Prensesliği asil, kibar, zarif gibi anlamlarda kullandım. Annem de ben de gayet hayat karşısında dirençli, güçlü ve tek başımıza orduyuz yani :)