eksisozluk.com
m.youtube.com
Başka bir yorumda ise markanın ürün tedarik
ettiği yerlerde göçmenlerin de çalıştırılğı söz konusu.
Alış verişin temelinde psikolojinin önemli
olduğunu düşünürüm her zaman.
Siz ne düşünüyorsunuz ?
bu tarz gerçekler her zaman gün yüzüne çıkar. makyaj malzemelerinde kullanılan silikattan, iphone'daki foxconn intiharlarına, h&m'in tedarikçilerinin çocuk işçi çalıştırmasına, bangladeş'te rana plaza'ya, hatta daha geriye gidersek tayland'da kader oyunca fabrikası yangınına... hatta radiohead'in all i need klibi var. tr de öyle, tekstilde onbinlerce kaçak göçmen çalışıyor mesela, kaçak olmasa bile önümüz kış, gecenin dondurucu soğu ve karanlığı bitmeden otobüs durağına üşüşülecek, ister inditeks'e gönderilsin, ister mavi'ye ister mavi outlet'inde 600 liralık kot olsun, ister 2k'lık zara olsun fiyatın bir önemi kalmıyor. sömürü sömürüdür. hafızayı diri tutarken, ahlakı da diri tutmak önemli.
şirketler bazında, maliyet önemli husus. rekabet baskısı var. hissedarlara vaatler var. büyüme lazım. o yüzden bir "peçe" yaratıp ürünlerin eşsiz, kullanana farklılık katacağı vb. tarzı bir aura yaratması lazım. orada başarı olduğu müddetçe karlılık da azalmaz. zarar eden lüks tüketim şirketi, lüks tüketim için ürün üretmiyor demektir zaten. yapılan araştırma, lüks tüketim şirketlerinin her zaman hissedarlarına kazandırdığı yönünde.
sorduğunuz soru multidisipliner bir soru. t. veblen'den r. sennett'e bayağı incelenen mesele. ilgi duyuyorsanız gerçekten, naomi klein'in "no logo" kitabına göz atabilirsiniz.
bu tur markalarin fiyat politikasi urunun maliyetine degil o markayi kullanan kisilerin kimlerin o cantayi alamayacagi algisina gore belirleniyor. bir nevi statu simgesi yani.
Ben bunu takip ettiğim bazı hesaplardan daha 2-3 ay önce okumuştum. Moda ve sanat her zaman sınıfsal bir ayrıcalık bahşedilmiş gibi, üst sınıfa ayrılmış bir sektördü. Bu insanlar da çok işçi, emek koruyan kafa yapısında değiller zaten özellikle batıda her ne kadar modernleşme adı altında bazı yasal düzenlemeler olsa da üst tabaka sınıf her zaman için işçiyi sömüren ve bunun da “olması gerektiğini” savunan tabakadır. O bakımdan şaşırmıyorum ben açıkcası batıdaki bir çok hayalin Amerikan Hayali balonunun sönmesi olayına benzetiyorum, kültürlerindeki derebeylik sisteminden tam anlamıyla sosyolojik olarak sıyrılamadılar. Sadece batıya özgü değil tabi ama orada bu hakları savunduklarını en çok iddia eden kesim olduğu için bunu belirtme ihtiyacı duydum. Çantayı alanlar da zaten bunu umursamaz çünkü kendilerini “üst” tabakaya ait hissedenler/hissetmek isteyenler. Bu arada Dior çok global değil bence, Prada, Chanel ve Hermes Asya zenginleri de daha çok tercih ediyor mesela.
Çok ultra zenginler ( özel jeti olanlar vs) Dior kullanmıyor benim gördüğüm kadarıyla sebebi vardır kesin belki de kalitesiz olduğunu biliyor olabilirler.
Moda bence çok kötü bir tedarik zincirine sahip. Bunu subcontractor yani fason ureticilere urettirmelerinden de anlayabiliriz. Ben bu sebepten özellikle nerede üretildiğini bildigim markalar almaya calisirdim.
Misal kaynak;
www.fastcompany.com
Yani adidas misal oldukça iyiymis bu konuda. Aslinda zor değil bunu takip etmek, auditler yaparsin sürekli falan filan. Ama şirket kültüründe yoksa zor.
Bu arada Türkiye'deki çalışma kosullari da tahminen bu şekilde çıkar özellikle suriyeli calistirmalari falan.
Alışveriş temelinde psikoloji varsa da bunlari alan insanlari etkilemez. Çünkü bunlari alanlar zaten kalite, düzgün tedarik zincirinden falan almiyor. Misal Fransa'da direkt Fransa'da üreten markalar varken dior/hermes alan sadece gösteriş için aliyordur. O da cocuklar mi calismis falan filan umursamaz.
Bu arada fiyatlandirma konusuna deginmemisim;
Onda bir şey yok. Moda sonuçta. Her endüstrinin kar marki farklı.
Şöyle diyelim; üretmek 60€ olsun ama pazarlamanin maliyeti belki de 200€. Çünkü bu firmalar için asıl olay pazarlama.
Dediğim gibi alani etkileyecek bir şey olmaz. Zengin insan statü oyuncaklari bunlar.