Bu bana ara ara gelen bir seydi, bir cok insanda da benzer duygular oluyordur muhtemelen.sonra hayatin akisi icerisinde unutuyorsun normalde, bu sefer bana fazla basti bu.

Ayni ekipte calistigim her zaman biraz garip buldugum( yer baska ulke, belki kultur farkliligi bilmiyorum) is arkadasim ( ayni yaslardaydik) kasim gibi hastalandi, rapor aldi, mide kanseri oldugunu ogrendi ve gectigimiz hafta vefat etti.

uzuldum ettim, hatta christmas zamani bana ozel mesaj atip iyi bir yil dilemisti, mesaji duruyor. Bu mesaj, is yerindeki teamsden konusmalarimiz donup durup okudum falan ( ki bazi konularda kendisini terslemisim de). Ve cenaze gunu geldi, ilk kez bir kilisede cenazeye katildim. Acik tabut olacagini tahmin ediyordum sonradan da sok olmayayim diye orada iceri girmeden onden soylediler zaten buna ragmen girdim, gordum. Daha once de anneannemin yikama isine vs girmistim, ondan cok etkilenmem saniyordum ama etkilendim.

Aradan 1 hafta gececek neredeyse gunluk hayata cok zor adapte oluyorum, kafamdan ne icin yasiyoruz, ve bir takim anlamsizliklari ( bosuna calisarak hayati kaciriyorum , belki cok az vaktim var, her sey cok gecici vb) atamiyorum. Yine kafam dagilsin oyalanip hayatima devam ediyorum istiyorum ama olamadi 1 haftadir, ik toplanti yapti destek isterseniz bize yazin vs dedi ama tiriviri seyler cevaplar alacagima eminim ki dil bariyeri de var, ondan eski dostum duyuruya bir ic dokmek istedim.

Belki benzer hisleri yasayanlar ve atlatanlar oneri vermek ister. Tesekkurler.

 

ölüm, yaşlanma, sevdiklerini kaybetme korkusu.
zamanla geçiyor, kabulleniyorsun, başka çarenin olmadığını da görünce bilinçaltın bununla deal etmenin yolunu buluyor.

rentts

5 dakika sonra her an ölebileceğin gerçeğini ve hayattaki her türlü belirsizliği gerçekten kabullenme pratiği yaparak başlayabilirsin, ölüm korkusu ile bağdaştırıyorum ben de.

titanic kemancısı

Anlamsız zaten. Gün gelecek dünya üzerinde sizin yaşadığınızı hatırlayan ya da bilen hiç kimse kalmamış olacak. Yani hiç yaşamamış gibi olacağız aslında.

Bu insanı ve zihni özgürleştiren bir şey bence. Hayatınız nasıl devam etsin istiyorsanız o yönde adımlar atabilmek için bir motivasyon sağlıyor.

pispinti

Ölünce çok yakınlarımız belki senede bir anacak, akıllarına gelecek. iphone anı hazırlarsa belki anılarda çıkacağız. Hepsi bu.
Haksız değilsin. Ya hayatın akışına daha çok kaptıracaksın kendini ya da burada takılacaksın. Biraz değişiklik iyi gelir belki, izin alsan, bayram ile birlikte 2 hafta mekan değiştirsen.

gabe h coud

Anlamsiz elbette esas mesele bunu anlamli hala getirebilsen insan. O zaman sahane geciyor. En azindan insanlarin gülümseyerek hatrini sorsan bile cok şey degisiyor.

halk

Meditasyon deneyimin varsa öneri verebilirim yas meditasyonu için. Sadece bu işle uğraşan bir Topluluk var. Ben katılmış ve çok beğenmiştim, anlam ihtiyacını karşılamana faydası olacaktır senin de. Bilgi istersen mesaj atabilirsin veya
Sitelerini inceleyebilirsin güzel içerikler oluyor.

yasveolumbilgeligi.org

hasmetizm 2046

Bizi hatırlayan en son insan öldüğünde bu dünyadan tamamen silineceğiz.

Bunu düşündüğüm ilk andan itibaren başka bi' farkındalık geldi, yani önemliyiz falan ama bugüne kadar doğup ölen o kadar çok insan var ki. Kendimizi ve hayatı çok da ciddiye almaya gerek yok, özsaygımızı kaybetmeden tabi.

kumandanim

vallahi ben sizin kafanızda biri değilim ama en azından farklı düşünen birinin fikirleri ilginizi çekebilir diye yazıyorum.

aslında bence bunlar hep eğitim hayatımızda ve çevremizde, ''insan, sebepsiz yere yaratılmış olmaz, bir misyonu, vizyonu, füzyon'u vardır'' propagandasına fazla maruz kalmamız ile alakalı.

çocukluğumdan beri bu, insan'ın bir yaratılma sebebi vardır, hayatın anlam arayışı vardır lafları bana saçma geliyor. dünyada bizden önce milyonlarca insan yaşadı, bizden sonra da milyonlarca insan yaşayacak. insanların dertleri, neşeleri büyük oranda benzer şeylerden kaynaklanacak. yani dün kahkahalar eşliğinde partilediğimiz biri bugün pat diye ölebilir. tabii ki bu o birinin kim olduğuna bağlı olarak büyük tramvalar yaratabilir ama bana çok ibretlik, vay be dünya anlamsız hissi vermez gibi geliyor. yani yaşamadığım acılar üzerine ahkam kesmemeyim tabi ama gene de öyle yani.

enteresanı gamsız biri de değilim ama böyle düşünüyorum.

hayat, bence anlamlı ya da anlamsız olabilen bir şey değil. yani kendi akışı olan bir zemin ve o zeminin üstünde/içinde yaşıyoruz. hayatta tabii ki insanın istekleri, hedefleri, sevdikleri, sevmedikleri var ama ne bileyim hayata böyle kutsal bir anlam yüklemek ve yükleyemeyince bunalıma girmek bir halı'ya anlam yüklemek gibi bence, halı, halıdır, üzerine basarız o kadar yani.
ayrıca benzer hisler yaşadığımda nazım hikmet'in - yaşamaya dair şiirini rüştü asyalı'nın sesinden yuutup'tan dinlemek bana iyi gelir. bari bir somut öneri de yapmış olayım. :)

bir de duyuruya sizi görmek beni mutlu etti. bir ara nickinizi çok görüyordum. hatta şu an hatırlayamadığım bir konuda sohbet falan da etmiştik. neyse umarım faydalı bir cevap olabilmiştir yazdıklarım.

wilhelmwasmuss

Önceliklikle kaybınız için üzgünüm, başınız sağolsun. Bir kaç ay önce yakın bir arkadaşımın anne ve babasını arka arkaya kaybetmesiyle benzer süreçleri yaşadım.

Schopenhauer: "hayat kocaman, can sıkıcı bir boşluktur" der. Hayatın anlamı, ulaşılması gereken nihai hedefi, bir konusu yoktur. Konusu olmayan her kurgu gibi icra edilen şey onun temasını oluşturur. bu yüzdendir ki kişinin kendi haricinde genel geçer bir anlam bulması olanaksızdır. kendi inanışınıza göre anlamlı bulduğunuz bir hayatı yaşayabilirsiniz elbette ancak bu her zaman öznel bir şey olacaktır. Yani insan hayatı ihtimaller halindeki bir taslaktan öte bir şey değildir. onunla ne yapacağınız, nasıl yaşayacağınız, neye vakfedeceğiniz size ve tercihlerinize bağlıdır. unutmayalım ki : "her yaşam, bu hayat nasıl yaşanmalıdır, hayatın anlamı nedir sorusuna verilmiş bir cevaptır". Belki de korktuğunuz şey ölüm değil, istediğiniz/hayal ettiğiniz hayatı yaşayamamaktır.

Benzer bir ruh halini işleyen, bazı pratik bilgiler içeren, fena olmadığını düşündüğüm bir belgeseli buraya bırakayım. Belki göz atmak istersiniz:
www.imdb.com

elvan abeyiylegezse

hayat büyük oranda anlamsız. ama karnımızı doyurmak, ve gece yatacak yer bulmak zorundayız. bir de buna çevre toplum ve birtakım dürtüler (hırs ego vb) eklenince hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz.

doğarken sorulmuyor insana dünyaya gelmek ister misin diye, doğmak istemediğimiz bir dünyada yaşamak zorunda bırakılıyoruz , en çok canımı sıkan nokta o.

doğ büyü iş bul ya da üniversiteye git sonra iş bul bilmem ne yap

hayat kolay değil ki tabi ki zorlanacaksın diyorlar (ebeveynler çevre , her yaşta), aslan ekmeğin ağzında bilmem ne.

lan ben doğmak istemedim ki zaten..

jülsezar

selam. oncelikle size kocaman sariliyorum.

gecen yil cehennemi yasadim.
yurtdisinda yalniz yasiyorum. buraya tasinirken tanistigimiz ve sonrasinda 6,5 yil boyunca en yakin arkadasim/komsum olan kisi gecen sene 17 Nisan'da kalp krizi gecirdi ve 3 ay hastanede bilinci kapali yattiktan sonra 25 temmuz'da vefat etti. hastaneye girdigi andan sonra hayatim ve hayata bakis acim degisti diyebilirim. durumun parlak olmadigini biliyorduk. her gun eve geldigimde haykira haykira yerlere yatarak agladim. bir hafta ise dogru duzgun gidemedim. ama bir yandan hala minicik bir umut var diye kendimize bahane edip yasamaya devam ettik. ona bir sey olursa ne yaparim diye dusunuyordum. ona bir sey oldu ve kaybettik. tipki geldigimiz gibi, ayni ucakta donduk geri.. hayatimda katildigim ilk cenazeydi.

2 km otemdeki, her seyimi paylastigim canim arkadasim artik yok. bu yuzden hicbir sey olmamis gibi yasamaya devam ettigimizi bilmek sinirlendiriyor. bir yandan da baska ne yapabiiriz ki diye dusunuyorum. hala bazen gece yarisi uyanip birden aglamaya basliyorum. o oldugu icin degil, ben onsuz hayatta oldugum icin. ona anlatacaklarimi anlatamadigim icin. o beni artik almaya gelmedigi icin, artik beraber kahvalti edemiyor oldugumuz icin.

eski mesajlarimiza, fotograflarimiza defalarca baktim. belki yuzlerce kez. simdi oyle bir donemdeyim ki artik bakamiyorum. evinin anahtari bende, annesi git dedi. gidemiyorum.

megan devine diye bir kadinin it's ok not to be ok diye bir kitabi var. kendisi de erkek arkadasini kaybetmis. bir bakmak isteyebilirsiniz. (instagraminda da aktif bu konularda)

bir de wpsugrief diye bir instagram sayfasi var. ben ilk zamanlar oraya girip herkesin yorumlarini tek tek okuyordum. benzer acilari ceken insanlarin yazdiklarini okumak bir yandan paramparca ediyor, bir yandan rahatlatiyor.

sonuc olarak, her ne kadar uzuntunuz ayni sekilde devam etse de zaman gectikce verdigi aci hafifliyor. basiniz sag olun tekrardan.

supergirl
1

mobil görünümden çık