1- Hayatınızda çok değer verdiğiniz bir kişinin ihtiyacı olsa böbrek naklini kabul eder misiniz?
2- Tek böbrekle yaşamanın insanın hayatına nasıl bir negatif etkisi olabilir? Hayatına aynı şekilde devam edebilir mi?
Babam şu anda lösemi hastası, kemoterapiyle verim alınmadığı için ilik nakli yapılacak. Çok çok şanslıyız ki halaminki %100 tutuyor. Birkaç hafta içinde işlem yapilacak.
İlik nakli, böbrek nakli gibi donöru doğrudan etkileyen bir nakil şekli değil tabii ama şu anda empati yapacak durumdayım diye düşünüyorum. en büyük korkularimizdan biri babamla kimsenin iliğinin uyusmamasi olmuştu. Dolayısıyla ben donor olsam annem, babam, kardeşim ve eşime hic düşünmeden veririm.
İlerde ihtiyacım olabilir ama kabul etmezsem kendimi sürekli suçlar, berbat hissederim. Bu stresle de başa çıkamayacağımı bildiğim için mecbur böbrek gider.
Benim teyzem karaciğer hastasıydı ve nakil olmasa kısa bir süre içinde ölevekti muhtemelen. Biz bütün aile hastaneye gidip donör başvurusu yapmıştık hepimize bissürü test yaptılar. En son oğlundan almaya karar verdiler. Ben şahsen donör başvurusu yaptığımda sadece şunu düşünmüştüm, bir insan var ve benim sayemde hayatta kalabilir, ben ona yardım etmezsem ölecek, ben öylece durup onu ölümünü izleyemem ne olacaksa olsun diye düşünüyordum. Eğer dr benden almaya karar verseydi kesinlikle hazırdım psikolojik olarak.
Karaciğer kendini tamamlayan bir organ olduğu için donörün karaciğeri sonradan tamamlanıyor, böbrekte böyle bir olay yok tabi, hayatın biraz zorlaşabilir ama nihayetinde 2 böbrekli olsan da sağlıklı beslenmeli, sigara alkol tüketmemelisin. Tabi ki çok ciddi ve önemli bir karar olduğu için bence vermek istemezsen de haklısın. Bu konuda bir insanı neden böbreğini vermedin diye yargılamak da doğru gelmiyor bana.
Anne, baba, kardeslerime veririm, bi sn dusunmem. Sevgilime iliskimin durumuna gore degisir. Hayat arkadasim olduguna inaniyorsam dusunmem, ona da veririm.
1. Derece akrabama (teyzelerimden sadece bir tanesine) veririm. Sevgilime tabi ki vermem (sevgililerden kazık yemişliğim var), eşime veririm. Çok sevdiğim bir yakınıma kardeşi böbreğini verdi. Ufak tefek birkaç şeye dikkat ederseniz sorun yaşamıyorsunuz diye biliyorum. Yakın arkadaş meselesi çetrefilli. İlişkinin geçmişi ve geleceği önemli. Kimi arkadaşlar vardır, kardeş gibidir; Kimisi vardır, sessiz sedasız kopar gider.
Kardeşlerime, yeğenlerime ve eşime veririm.
Tıp artık gelişti. Takılmam böyle şeylere.
1- veririm.
2- hem doğuştan tek böbrekli olan hem de sonradan geçirdiği kaza sonucu tek böbrekle yaşamak zorunda kalan tanıdıklarım var. ikisi de evlenip aile kurup çocuk sahibi oldular. hayatlarını etkileyecek seviyede olumsuz herhangi bir durum yaşadıklarını ne gördüm ne de duydum bu zamana kadar. zaten tek böbrekle sorunsuz yaşanabiliyor yani vücut için gereken görevi tek böbrek de yerine getirebiliyor. sorun hali kişinin böbrek dışındaki ek hastalıkları söz konusuysa oluşabiliyor bildiğim kadarıyla.
Bu mesele birini sevmek ve acı çektiğini görerek acı çekmek ile çok alakalı. Diğerkamlık dediğimiz tutum, dostluk dediğimiz erdem bireyciliğin, bencilliğin ve kendi-çıkarının ön planda olduğu kapitalist toplumda çok yaygın ve tüm toplumsal yaşam bu değerler etrafında düzenleniyor. Halbuki iyi ve yaşamaya değer bir hayat sadece kendi vücut bütünlüğünün tam olduğu bir yaşam değildir. Varsayalım ki böbrek paylaşımı kesin dezavantajlar barındırsın: birçok insan halen sevdikleriyle birlikte yaşayabilmek, iyi zaman geçirebilmek için yine de böbreğini verecektir. Çünkü yaşamaya değer bir hayat çoğumuz için halen sevdiklerimizin de bizimle birlikte mutlu olduğu hayattır. Bu tutuma ek olarak ahlakta iki tutumdan daha bahsedebilirim ki birincisi zaten kısaca değindiğim egoizmdi. Onlara göre bir eylem yalnızca senin faydana hizmet ediyorsa doğrudur. Haliyle bırak böbrek paylaşımını, kaz gelmeyecekse tavuk bile esirgerler çünkü temel motivasyonları her durumda kişisel çıkardır. Toplumsal yaşama ilişkin tek argümanları da herkesin kendi faydasını düşünmesinin en iyi toplumsal sonuca götüreceğidir. Ancak bir abeveyn kendi faydasına olmadığı durumda bile çocuğunun iyiliğini düşünür ki bu halen insan olan yanımızı dışavurur. Bir diğer görüş de utilitarianismdir. Onlar ise çoğunluğun faydasını düşünür. Böbreğini verdiğin durumda sen çok da zarar görmezsin ama bir insanın hayatı kurtulur. Bu insana yakın olman da gerekmez. Mesele, ahlaki topluluğun genel olarak toplam faydasının artışıdır. Yine de bu görüş bizden çok şey talep eder: hiç tanimadığımız insanlar için çok fazla şey yapmamızı ister ancak bu çok gercekçi değildir. Mesela tüm ormanlarımızı bağışlamak bizi öldürse de belki 10 kişinin hayatını kurtaracaktır ve bu yüzden doğru eylemdir.
Sonuç olarak burada kisaca 3 tutumdan bahsettim: erdem ya da bakım etiği, egoizm ve utilitarianism. Ben şahnsen erdem ahlakına değer veriyorum bu durum özelinde. Çünkü erdemli insan erdeme yaraşır ve erdemle mutlu olan insandır. İnsanlar çoğu zaman sevdikleri için hiç düşünmeden ölümü göze alır. Ama işte bunun için bu sevgi ilişkisinin gerçek olması önemlidir ve ilişkiye değer katar.
2.yi bilmiyorum ama deger verdigin kisinin kim oldugu onemli. Deger verdigim arkadaslarim var ama cok duygusuzca gelebilir kulaga ama vermem. Uyum testi falan yaptirmam bosuna yani. Insan ummadigindan ne kaziklar yiyor. Bu birine borc vermek, para hibe etmek gibi bir sey degil.
Bunu ama cekirdek aileden biri ise ki bu benim icin sadece annem ve babamdir. Hic dusunmem, insallah uyar da veririm derim. Ki anestezi fobim var onu dahi dusunmem veririm. Evliysen cocugun varsa bir de onlara verilir. Ha annen, babam, karin/kocan da sana kazik atabilir ama onu kabullenir insan. Olsun ben ustume duseni yaptim der.
Arkadasa, yakin akrabaya bi de su sebepten vermem; asil onemli olan kisilerimin de bir gun bu bobrege ihtiyaci olabilir.
Benim dusuncem bu sekilde.