bu aslında bazı postmodernistlerin söylemi sanırım ama geçen gün bir programda akademisyen ve yazar vedat ozan'ı dinliyordum ve özetle şöyle dedi: "eski çağlarda sıcak su bulmak çok zordu, dolayısıyla birkaç ayda bir yıkanılıyordu, belki senede bir. kimse yıkanmadığı için de kimse kimseye kötü kokmuyordu. pis kalalım demiyorum ama saçlardaki yağın orada olmasının da bir sebebi var. şu an hijyen paranoyası yaşıyoruz." vs. diyip tüketim kültürüne bağladı bu kadar fazla temizlik ürünü tüketmemizi.

düşündüm de, tuvaletten çıktıktan sonra elleri yıkamanın illa ki faydası vardır ama 1-2 günde bir duş almanın, saçları yıkamanın da gereği olmayabilir cidden. tabii ki şimdi düşününce "ıyy yağlı yağlı olur mu öyle" diye düşünüyoruz ama bunun pis olduğu bize öğretilen bir şey zaten. çinlilerin yemek kültürünü garipsemekle aynı şey. 300 sene önceki insanların kendilerini pis hissettiklerini hiç sanmıyorum.

bu konuda ne düşünüyorsunuz? araştırmak için kaynaklar var mı?

edit: yazarın kendisi de küçükken sıcak su haftada bir verildiği için haftada bir banyo yapıyormuş. kimse kimseye kötü kokmuyordu ama çok terli biri gelince hala kokusu kötü geliyordu diyor. sanırım ben de ilkokulda haftada bir banyo yapıyordum. sadece bazen saçlarımı hafta ortasında 2. kez yıkıyordum. çocukken terimiz o kadar kötü kokmuyor mu, anlamadım. şu an haftada bir banyo yapmam imkansız.

 

eskiden saçlarına metro havası ya da egsoz yapışmıyordu
buradan sık yıkanma modasını* reddetmek gibi ahlaki bi tavır çıkmayabilir. ama su zengini de değiliz.

lambırcek

@lambırcek'e ilave, eskiden yediklerimizde bu denli kimyasal katkı yoktu, bunun da tere ve çabuk kirlenme hissine etkisi var. Bir de kozmetik dünyası "yağlı saç = kirli saç" gibi bir algı yarattı. Oysa sebumun saç derisine faydasını sadece merak eden araştırıp öğreniyor. Koku işin kırmızı çizgisi elbette, vücutta bir noktada koku varsa orada bakteri vardır, kirlenmiştir ve en kısa zamanda temizlenmesi gerekir.

zaman ilac degil insanlar unutkan

bir şeyin iyisine alışınca "eskiden bunu nasıl yapıyormuşuz ya" dersin. Koku duyusunda, temizlikte vs. her şeyde böyle bence.

Türkiye'de bazı kişilerde hijyen paranoyası var ama genel olarak bakarsak son 100 yılda insan ömrünün uzaması da bu hijyene bağlanıyor mesela.

nhk ni youkosu

Yani böyle düşününce ayakkbı giymeme akımları da var mesela. Bir video görmüştüm, adam "bana neden ayakkabı giymiyorsun?" diye soruyorlar halbuki ben en güzel ayakkabılara sahibim zaten, yalınayak dolaştığımdan beri kendimi harika hissediyorum falan diyor.

Teknolojinin hangi miktarının doğal olduğuna kim karar veriyor ki? Eskiden diyorsunuz da, eskinin de eskisi her daim var. Bunun sonu yok. O gün ne doğru düzgün tesisat vardı ne de bu kadar kapsamlı baraj sistemleri, haliyle yapılanıyordu. Bugün var, yapılabiliyor.

Bizim ülkede çok fazla eskiler romantizmi yapılıyor. Ben duya duya usandım artık aslına bakarsanız. Diğer taraftan antibiyotik gibi basit bir şey olmadığı için ishalden bile kolayca ölebiliyordunuz eskiden örneğin.

Bu yola girmeyin bence, bu yolun sonu hiç iyi yerlere çıkmıyor.

akhenaten

Kalabalık bir ilkokula giderek kokup kokmadığını test edebilirsiniz. Koku direkt ciğerinize işliyor.
Ayrıca, yıkanmak, banyo yapmak, duş almak farklı farklı kavramlar. Sıcak su bulamayan derede yıkanır, ama yine de temizlenir.

auroraaurora

akademisyen kimliğine bürünüp sallamış biraz anlaşılan. yağı kümden yok etmiyoruz zaten saçtan, ciltten. etraftan binbir pislik yapışıyor cilde. temizleyip kurulayıp nemli olsun diye yağlı krem sürüyoruz.
akademisyen(!)'in dediklerinde doğruluk payı var ama baktığı ve durduğu nokta yanlış. köyde herkes tezek koktuğu için ve burun da bir müddet sonra alışacağı için, köydeyken o kokuyu almaz olabilirsiniz ama bu durum cildinize, kıyafetinize, o kokuya sebep olan koku molekülleri, mikroorganizma vb her neyse, onların sindiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. ve bu sağlık için risktir. En başta da söylenmiş, bugün bir çok zararlı kimyasal molekül havada uçuşup bizlere yapışıp duruyor.

abbabaabbaababbabaababbaabbabaab

saçımızı yıkamadığımız zaman biriken şey sadece yağ değil ki? sigara kokusu, toz toprak vs... zaten saçtaki yağ 6 cm'e kadar gidiyormuş. saçın kalanı için o yağın bi faydası yok.

bence şurada sıkıntı var. iki günde bir duş almak normal örneğin. ama her duşta delicesine sabun, duş jeli, şampuan, krem cart curt kullanmak evet tüketim kültürünün bir sonucu olabilir. geçen bi kuaförün youtube kanalına takıldım. saç kremlerini yorumluyor ve hepsinin arkasında saça bolca uygulayın yazıyordu. halbuki uzun saça en fazla iki fındık büyüklüğü yetermiş.

ev için olan temizlik malzemelerinde de durum bu bence. geçen bi doktorun paylaşımında gördüm. atıyorum 2 lt suda bir damla çamaşır suyu bile en güçlü mikrobu öldürür diyordu. ben klozet harici bir yerde çamaşır suyu kullandığımı hatırlamıyorum ama tuz ruhu ile buzdolabını silen biliyorum mesela, çok saçma bu.

yani sonuç olarak reklamların filan bize normalmiş gibi göstermeye çalıştığı bazı ürün kullanım şekilleri var ve bunlar çok gereksiz katılıyorum. ama eskiden su yoktu az yıkanıyorduk bu normaldi, eee, bu devirde de az yıkanalım demek mantıksız.

elorelia

İnsanlar eskisine göre çok daha fazla bir arada yaşıyor (15 milyon İstanbul'da) ve etkileşim çok fazla, şehirler arası, uluslar arası uçuşlarla mikroplar çok hızlı ve uzaklara taşınıyor.
O yüzden mikrop çeşitliliği ve maruz kalınması çok daha yüksek eskisine göre.
Tüm bunlara rağmen yaşam kalitesi ve süresi uzuyor, çünkü abidik bir mikropla ölme ihtimalin düşük hijyen sayesinde.

Eskisi gibi dağda tek başıma yaşayacağım diyorsan, daha gevşek davranabilirsin bence.

burfak

(kesinlikle duyuruya cevaptır)

su hakikaten sayılı. öyle bol bol kullanmak, 2 günde 1 yıkanmayı bile alt sınır saymak bilemiyorum. ankarada sular uzun süre kesildiğinde içme suyu kullandık. bakanın biri 2 günde 1e indirdim yıkanmayı dedi de bu lütfunu ayıpladık.

daha 20 sene olmadı, haftada 1 yıkanmak normaldi. muhtemelen bazı yerlerde halen öyle. şimdi 2 günde 1 normal oldu. normal değişiyor. tüketim değişiyor.

her tenefüs 100lerce çocuk savaş ediyor, okul kokar, kokmalıdır

ilaç iyi bi şey tabii ama eskiden antibiyotiği alt ede ede ejderhaya dönüşmüş bakteri de yoktu
ih1.redbubble.net

çamaşır suyunda zaten 5 litreye 1 kapak atın yazıyor ki bu bile suları kirletiyor. biz o suyu içiyoruz. balık geliyor soframıza oradan. başka hayvanlar yiyor oradan bize ulaşıyor. eskiden insanlar eşerya koliden ölmüyordu, demek ki tuvalet temizleme yöntemleri mevcutmuş.

lambırcek

Vucut temizliği dışında tüketim kültürü sonucudur. Ev temizliği, aşırı kıyafet temizliği hem zaman hem de kaynak israfıdır.

ferenc
1

mobil görünümden çık