kitabı anlamakta zorlandığım için yarısında olmama rağmen incelemelere bakayım dedim. sonra yalın alpay'ın yazıları arasında bu ismi gördüğümü hatırladım. tabii yalın alpay, yazarı incelerken bütün romanlarını okuyup yazısını yazmış ama sonuçta yine de benim de bir şeyler anlamam lazım okurken. halbuki ben yalın alpay'ın anladığı şeylerin çoooook uzağındayım.
mesela adam "Dövüş Kulübü‘nün, Gösteri Peygamberi‘nin, Görünmez Canavarlar‘ın ve Tıkanma‘nın karakterleri kendilerini ilk fırsatta yıkarlar ve başka kişilere dönüşmek için fırsat kollarlar." demiş. "Kendilerini tanımlayan en kuvvetli özelliklerine saldırır Palahniuk’un ilk romanlarının kahramanları ve kimliklerini yeniden ve yeniden icat ederler. İlk dönem Palahniuk’da insanın bir özü yoktur ve kişi kendi özünü kendisi yaratmaktadır. Üstelik bu süreç ömür boyunca yenilenmekte ve hiç dinmemektedir." demiş. kitap bitince de benim bunlar asla aklıma gelmeyecekti.
tabii bazı şeyleri okuduktan sonra "aa evet doğru ya, bu böyle tabii, basit bir şeymiş, aklıma gelirdi" diye düşünüyor insan ama böyle de olmuyor. insanın aklına gelmiyor, o şekilde anlayamıyorsun.
e peki ne yapacağız, nasıl anlayacağız bu romanları? körü körüne de okunmaz ki ya.
yalın alpay'ın yazısı: www.politikyol.com
Açıkçası, kendim anlamıyorsam filmi varsa filmini izlerim. Anlamak için uğraşırım ama anlamıyorsam o kitabı çöpe atarım. Demekki yazarın derdi anlatmak değil diye düşnürüm, daha da yan yana gelmem. Başkasının yazdığı yorumları kitap için okumam, sinema için eleştiri okuyabilirim.
Herkes kendi payına bir şeyler çıkarır. Nietzsche ve adını hatırlamadığım birkaç yazar bu tarz önsözüne, edebi eser yorumlamalarına karşı çıkarlar. Dahası bir edebi eserden farklı farklı anlamlar çıkarabilir. Yine bir edebiyatçı bir parçayı alıp birçok anlam çıkarıyordu ve sonunda da şunu deyordu, "yazarın bunlarla hiçbir ilgisi olmadan gelişi güzel yazmış bile olabilir."
yazarların yaşadığı döneme, biyografilerine ve bağlı kabul edildikleri akım gibi şeyleri bilmenin faydası olabilir. onun dışında çok farklı açılardan okuma ya da eleştirmenin önü açık. farklı veçhelerden yaklaşmak farklı anlamlarda çıkartmak zenginleştirebilir. kimileri yazarın ya da yönetmenin bilinçli olarak koymadığına ancak yine de etüt edildiğinde anlamlı olduğunu savunabilir psikanalitik yaklaşım gibi.
genel bir fikir sahibi olmak için berna moran'ın edebiyat kuramları ve eleştiri kitabı çok önerilir.
Okuyup sevdiğim bir romandı öncelikle.
Hocam yazarın veya yönetmenin kendisi hariç kimsenin film/kitap yorumunu çok ciddiye almam. İnsanlar gereksiz kasıyorlar. Siz okurken ne hissettiniz, kafanızda ne tür düşünceler oluştu bunlar sizin payınıza düşenler. En güzeli de o.
spotify fularsız entellik kitap nasıl okunuz podcasti var, dinle istersen.
İyi roman dediğimiz şeyi anlamak için birikim gerekiyor. Bu da zamanla farklı disiplinlerden kitap okumakla olur. Yalnızca edebiyatla alakalı ya da roman okuyarak bu birikim elde edilmiyor maalesef. Ama yine de edebi metne daha iyi nüfuz edebilmek adına Terry Eagleton'ın Edebiyat Nasıl Okunur kitabını tavsiye ederim.