Eskiden krallıklar savaşla aldıkları toprakları nasıl koruyorlardı?
Yani toplam askerinden azaltıp, bölgeyi aldığı osmanlı askerlerini (ya da önemli kısmını) bırakacağını pek sanmıyorum. Ama sistemi nasıl yürütüyordu.
Ayrıca osmanlı merkezine uzak bir bölgede isyan çıkınca günlerce yeterli asker gelmeyince o bölgeyi kaybedip tekrar iç savaş mı ediyorlardı?
Ayrıca tarih derslerinde hep bir imparatorluk sınırı çizilir. Sürekli değişken bir sınır elbette günümüzdeki gibi seçici geçirgen olmaz. O halde osmanlıda yaşamak istemeyen adam kolayca iltica eder miydi?
o dönemlerde uzun mesafe gitmek problem ve toplumda tutunabilmek öyledir herhalde. Ama giden gider herhangi gümrük yok ki :D 1980'lere kadar Türkiye'den Avrupaya da merhaba ben geldim diye giden bir sürü tip var. Bu iltica, sınır, vize işleri maksimum son 50-100 yılın işleri. Fakat buna rağmen uçak ve otomobil yokluğu nedeniyle insanlar yüzlerce yıl köylerinden çıkmamış.
osmanlı özelinde konuşursak osmanlı zaten çok kültür emperyalisti bir organizasyon değildi, vergisini verip sorun çıkarmıyorsan pek karışmazdı. eskiden çoğu imparatorlukta zaten vasallık anlayışı var; ele geçirdiği yerin "yetkili abi"sine "sen artık bana çalışacaksın" dese bile yeterli olabiliyor. verginizi verin, tahılınızı verin, savaşa adam lazım olunca asker gönderin vs... eğer halk eskisinden çok da farklı yaşamıyorsa ayaklanmıyor zaten, üzerlerindeki baskı ve otorite hemen hemen aynı oluyor çünkü. ayrıca milliyetçilik çok yeni bir akım sayılır, 1300'lerde yaşayan köylü reyiz muhtemelen sadece ekmeğinin ve hayatta kalmanın derdindeydi. kendisine bulaşan yoksa, normalde üç birim yediği ekmek bir birime düşmemişse onun yaşadığı coğrafyayı kimin kontrol ettiğini umursamazdı.
uzak bölgede isyan çıkınca yeni asker gönderilir, onlar da bastıramazsa iç savaşa dönebilir. roma zamanında bi ton isyan var öyle kıyıda köşede kafalarına göre ayaklanıyorlar, roma salıyor askeri üstlerine bam güm. benzer şekilde koskoca imparatorluğun yıkılmasında en önemli paylardan biri de zaten romalıların "barbar" dediği cermen kavimleri. askeri/idari açıdan kontrolün zayıf olduğu yerlerde terör estirmiş adamlar. yani kısacası dediğin gibi eğer adam yoksa problem çıkıyor. problem çıkarsa ya mevcut güçlerin üstesinden gelmesini umacaksın ya da destek göndereceksin.
iltica konusunda vize olayı zaten çok yeni bi şey. 100 sene önce bile yoktu diye biliyorum. sen de takdir edersin ki roma imparatorluğunda, osmanlı'da filan hiç yoktu. ha belli başlı şehirlere/bölgelere izinsiz girilmiyordur muhtemelen ama dünya üzerinde istediğin yere gidebiliyordun muhtemelen.
ha onu nasıl ve niye yapardın, orası ayrı hikaye. mesafeler çok uzun, hiçbir şekilde can ve mal güvenliğin yok, gittiğin yere dair hiçbir şey bilmiyorsun vs... şimdi biz kalkıp "keşke almanya'da yaşasak" diyebiliyoruz çünkü oradaki standartları görebiliyoruz. bugünün edirnesinde yaşayan biri o zamanlar "aga ispanya'ya gidicem ya insanlar rahat iklim mis gibi" deyip atına atlamıyordur. atlasa da nasıl gideceğini bilmiyordur zaten.
sürülmediği, aç kalmadığı, ciddi risklerle karşılaşmadığı sürece o dönemin insanı için coğrafyanın pek önemi olduğunu sanmıyorum.
garip gelecek belki ama koruyamıyordu ki
osmanlı örneği vermişsin mesela afrikadaki bir yer veya balkanlardaki bir yer. orada bir vali var bunlar çoğu zaman başına buyruk hareket ediyor, zaman zaman bağımsızlık ilan ediyordu. merkezi otorite zayıflayınca bunlar bağımsız davranıyordu. tarih kitaplarındaki haritalara çok bakma. örneğin paşalık adı altında bağımsızlık ilan edenler var. hani ayanlar diye geçen tarihte
valilerin haricinde yerel aşiretler de zaman zaman isyan ediyordu. bazen vali bunları bastırıyor, bazen bastıramıyordu. bazen yıllar süren bir otorite boşlugu oluyordu, sonra zamanla tekrar tesis ediliyordu
halk isyanı pek olmuyordu ancak yukarıda yazdıgım gibi aşiretler isyan ediyordu.
osmanlı bu kadar büyük coğrafyaya hakim olma işini sürekli ittifaklar kurarak yapmıstır. isyan eden bir aşirete karşı başka bir aşireti destekleyerek karşı koymustur. hatta afrikadaki topraklara saldıran portekizliler ile de bu şekilde mücadele etmiştir.
iltica konusu da evet, çok fazla göç oluyordu elbette. pasaport kontrolü yok sonuçta. ama gidilen ülkede yabancılar hiç hoş karşılanmadıgı için gitmek için cesaret bulan az oluyordu. din değiştirmek zorunda kalıyorlar, kısa sürede dil öğrenmek ve uzun süre ayrımcılığa tabi kalmak gerekiyordu.
"O halde osmanlıda yaşamak istemeyen adam kolayca iltica eder miydi?"
eskiden herkesin istediği gibi özgürce dolaşabildiğini sanmıyorum. zaten genelde herkes oturduğu yerde oturuyordu, doğduğu köyde ölüyordu. sen bir toprağı ekip biçiyordun diyelim, sonra canın göç etmek istedi, başka yere göç edince nasıl geçineceksin? kim niye sana toprak versin?
detaylı bildiğim bir konu değil ama geçen bir programı dinlerken osmanlı zamanında mesela istanbul'a göç ederken oradan birinin sana kefil olması gerekiyor demişti. göç öyle kolay değil yani.
mesela kaybolan bir adamı o dönem çok kolay bulmuşlar, "çünkü kimin nerede yaşadığı belli, nüfusta hareketlilik çok az".
turizm zaten yok. sadece bazı aristokratlar geziyor. dolayısıyla sen başka bir yere gitsen yabancı olduğunu 1 km öteden anlarlar.
Bunun konunun temelinde (zorbalık ve zulüm yoksa) adaletli davranmak yatar.
Tarihte örnekleri görülebilir.
Moğollar da Ortadoğu Anadolu'ya kadar kanla geldiler ama kalıcı olmadılar. ABD, İngiltere de Ortadoğu da ama bir kalıcılıkları yok. Fransa da afrikadan çekiliyor yeni yeni. Afrika ülkelerinin artık hükümetler bazında Fransa'ya karşı eleştiri ve tenkidleri ortada.
Bu haber de geçenler de yer aldı.
Onlarca yıldır Afrika'nın varlığını sömüren Fransa'ya karşı böyle bir şey eskiden hiç söz konusu olamazdı:
www.ensonhaber.com
Örnekler çoğaltılabilir İslam dünyasında yapılan fetihlerde ise kalıcılık esastır.
Ordu evet bir yeri ele geçirmede önemlidir ama devlet için istikrar, kalıcılığı, süreklilik ise adaletle oluyor.