İnsan piskolojisi, bilinçaltı, 0-6 yaş vs. bilgileri merak etmiyorum...
Kişisel hikayenizde; mutlu mu büyüdünüz mutsuz mu? ve yetişkinliğinde aize nasıl etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?
Ben baskın bir ebeveynin liderliğinde ve baskısında büyüdüm. Gençliğimde birçok şeyi aşsam da orta yaşa geldiğimde tersine döndü gibi birşeyler...bunu çocukluğuma ve baskın ebeveynime mal etmeye başladım.
İçimdeki hesaplaşmada onu fatura kesiyorum hep...65e geldiğinde yüzüne karşı duygularımı söylemeye başladım ve farkettim ki geç kalmışım: yaşlanmış. O da kaldıramıyor ve üzülüyor. Bu sefer hop yine içime atmaya başladım. Bitmeyen bir öfke döngüsü gibi bir şey oldu.
Maddi anlamda ise çok iyi büyüdüm. Komşularımız, arkadaşlarımın ebeveynleri; okuduğum okullar hep türkiyenin iyilerindendi. Bu imkanlar, ne yazık ki tam bağımsız birey olarak yetişmemi sağlayamadı.
Kendi çağımda kendi içimde de savaş verdim.
Sonuç olarak bir yanım şükürde, çünkü zor dönemler atlattım. Bu yüzden ailem ve arkadaşlarım da benim adıma mutlu.
Ben mutsuzum. Ailemi suçluyorum. Ve bazı şeylerden vazgeçtim, bu da yaşam sevincimi alıp götürdü.
Mutlu bir aile tablosunda büyüseydim farklı mı olurdu ki?
Keşke maddi imkansızlıklarım olsaydı, daha kötü okullara gitseydim de sıcak ilişkilerin olduğu bir ailede büyüseydim diyorum. Yetişkşnliğimde daha sakin, huzurlu , enerjik biri olurdum ve çocuğumu böyle yetiştirebilirdim diye düşünüyorum.
Siz ne düşünürsünüz, kendi hayatınızdan örnek verebilir misiniz?
"Ben mutsuzum. Ailemi suçluyorum. Ve bazı şeylerden vazgeçtim, bu da yaşam sevincimi alıp götürdü."
Bir an once bu kurban psikolojisinden cikmak icin caba gostermenizi oneririm. Aileniz baskiciymis vs. dogrudur, eminim haklisinizdir, sizi de kotu etkilemis olabilir. Lakin, oncelikle artik bir yetiskinsiniz, kendi sorumlulugunuzu almaniz gerekiyor. Ayrica, onlarin da bildigi buymus, gordugu buymus, ellerindeki imkanlarla bunu yapabilmisler. onlarin cocuklugu, gencligi nasildi, neler yasamislar, nasil ailelerde buyumusler, bunlari hic konustunuz mu?
Terapinin ya da spirituel yaklasimlarin amaci bir suclu bulup hayatimizdaki mutsuzlugun sorumlulugunu baskasina atmak ve mutsuz olmaya devam etmek degil, ya da size mutluluk ilaci sunmuyor, tam aksine gecmisten gelen (gerek aile, gerek yasadigimiz ortam kaynakli) paternlerimizi gorup, yasamimizin tum sorumlulugunu almayi ogrenmektir ve ihtiyaclarimizi farkedip bunlari kendi kendimize ya da farkli araclarla karsilamayi ogrenmektir. Kendi ihtiyaclarini fark edemeyen ve bakima muhtac olan cocuklar ve cocuk bilincte olanlardir, siz artik cocuk degilsiniz.
Kristin Neff'in Oz Sefkat kitabini oneririm, hem kendinize hem karsinizdakine sefkat gostermeyi goreceksiniz.
Kendimden ornek vermek gerekirse, sizin de yazdiginiz gibi cok cok imkani olan, geliri o doneme gore gayet iyi bir ailede buyudum. Ancak her iki ebeveynim de fazlasiyla beklentiliydi (beklentili ebeveyn modu - sema terapi), ne yapsak yetmezdi, surekli bir dil daha ogrenmek, bir okul daha okumak, master yapmak, en iyi okulu bitirmek, vs. vs. gerekirdi. Ben bundan ne ogrendim? Cocuklugum ve gencligim surekli daha fazla yapmakla gecti, daha cok okumak, daha cok seminer, daha cok is, daha iyi is, bir gun de durup kendime ben bunu neden yapiyorum, yapmak istiyor muyum diye sorumadim. Bir sekilde ancak boyle sevilebilecegimi ve kabul gorebilecegimi ogrenmistim. Ayrica, partner secimlerimde de tatmin olmayan, surekli benden daha cok isteyen, insanlari secmistim, arkadaslik iliskilerimde de benzer sekilde. Bu paternimi ve neden bu hale geldigimi fark ettigimde, vay ben mutsuzum, ailem bana neler yapmis demedim. Neden boyle yapmislar? Cunku turkiye'nin ekonomik durumu belliydi, onlar cok calisarak bir yerlere gelebildiler ve bize guzel bir gelecek sagladilar, bildikleri yol buydu, onlarin cektiklerini (issiz kalmak, ac kalmak vs.) cekmeyelim diye, cok iyi kariyerimiz, isimiz olsun istediler ve bilmeden ve istemeden bu sekilde sartli sevgi ogrenmis oldum.
Bunu gorunce de gidip kimseye vay bana ne yaptin demedim, saglikli bir yetiskin olarak artik neye ihtiyacim oldugunu soruyorm kendime, bir dil daha ogrenmesem de sevilebilecegimi, bu halimle yeterli ve degerli oldugumu benimsedim, ihtiyaclarimin neler oldugunu tespit etmeyi ogrendim, ailemden yine bir talep gelirse (su kursa da git, sunu da ogren) sevgi ve kibarlikla hayir demeyi ve yine de iyi iliskiler surdurebilmeyi ogrendim. Yani saglikli yetiskin olmayi. Ayrica arkadaslik iliskilerime ve partner secimlerime ceki duzen getirdim, beni oldugum gibi kabul eden, benimle ayni derecede emek veren ve vermeyi secen insanlari secmeyi ve digerleri ile yollarimi ayirmayi sectim. Kisacasi bana ve sinir sistemime iyi gelen bilincli secimler yapmayi.
Dedigim gibi, kurban degilsiniz, ancak baskasini suclamak ve aksiyon almamak 'comfort zone' dedigimiz bir alan. Degismek zor ve mesakkatli, baskasini sucladiginiz surece de bu zorluga girmek gerekmiyor. Bunu gormek lazim once.
onunuzde iki yol var, bu farkindalikla ve daha da derine inerek kendinizi ve iliskilerinizi gelistirebilir ve guzellestirebilir, mutlu olmayi ogrenebilir ve secebilirsiniz. ya da 'vay basima neler gelmis' diye omrunuzun geri kalanini bugune kadar gecirdiginiz gibi gecirebilirsiniz. secim ve tum sorumluluk size ait.