Bir gün bir depremle bizim de öleceğimiz, bu ihtimalin çok yüksek olduğu gerçeği ile kendi içinizde yüzleşebildiniz mi?
Ülkede depremler sık, çoğu büyük depremler ve ölümler çok, çepeçevre sarılmış haldeyiz. Kaç tane daha sıyırıp geçecek diye düşünüyorum içimde bir yerlerde...
eger su son 3 gunde olanlarin ne kadar politik oldugunu kavrayabilirsek belki de bir 5 10 yil sonraki depremlerde olmeyiz....
Bir gün bi depremle de ölebilirim az sonra markete giderken buz tutmuş yolda kayıp kafamı kaldırıma vurup yine ölebilirim ama misal ayağıma kaymayan tabanlı bir ayakkabı giysem belki ölmem ya da binaları doğru düzgün yapsalar enkaz altında kalıp ölmem. Bu şekilde ölebileceğimi ama gerekli önlemler alınırsa ölmeyebileceğimi de biliyorum.
istanbul için bugün olanın 10 katını 20 katını yaşayacağız. eğer oldu ki sağ kalırsak, keşke bina altında kalıpta ölseydik diyeceğiz.
Ölüm düşüncesi aklıma geliyor ama depreme özel değil. Trafik kazası aklıma geliyor bazen.
şu an yapılabilecek tek şey deprem bölgesi olmayan yerlere taşınmak.
depremde yıkılmayacağına %100 emin olduğunuz evde olsanız bile etrafınızdaki evler yıkılıyorsa orda kaos olur. bu 10 şehirde yıkılmayan biri sürü ev var ama orada bir süre yaşanmaz. ihtiyaçları karşılamak zor.
yaşadığım ve çalıştığım binalara güveniyorum ama belli olmaz. ölüm her zaman olası. barışığım kendisiyle.
Benim de aklıma çok sık geliyor. Ama bunun aslında maddi bir çaresinin oldugunu bilmek ve buna maddi sebeplerle ulaşamamak bana daha ızdırap veriyor.
images.app.goo.gl
Bu tarzda bir ev yaptırıp içine otursa insan ömür billah bu kaygıyı çekmez. Deprem oldugunda istifini bile bozmak. Yani konu yine aynı yere geliyor. Cografya kaderdir.
Yardım gelmeyeceği aşikar. Yapabileceğiniz tek şey sağlam bir evde oturmak.
.
bi suredir unutmustum ama ara ara aklima gelirdi yine. bu olaylardan beri son iki gundur uyuyamiyorum. populer bi semtte oturuyorum ama bina 50 yillik. bu binalar min 10k'dan gidiyor burada su an. saka gibi. tamam semt guzel de keske fiyatlar bu kadar ucmamisken, baska semtlerde yeni binaya gecseydim diye dusunuyorum iki gundur. kendime kiziyorum. ama bu sefer de mahallenin sorunlariyla basbasa kalacaktim vs. bir de aliskanlik cabuk birakilamiyor. dunyam degisirdi bi anda.
bir de bu konuyla yuzlesince de buradaki yardim duyurulari bile gozume batiyor. hala yardim yapma pesinde insanlar...vergilerimiz, deprem vergisi basta olmak uzere neden vatandasa ayrilmiyor? neden bizi dusunmuyorlar? neden bi isitici stoku yok, neden bi acil durum barinma yerlerimiz yok ve neden insanlara bu odedikleri vergilerden fon olusturulup kentsel donusume girmelerine destek olunmadi/olunmuyor. neden 99dan beri bi ilerleme kaydetmedik.. bu dusuncelerle birlikte endisenin yaninda nefret de doluyorum iyice.
Bu hükümet ile deprem oldurmezse aclik, susuzluk, soğuk öldürecek çünkü bunlar ve bunların saksakcilari birak devlet yönetmeyi age of empires'ta ilk cagi atlayamayacak tipler. Bunlar oduncu, yaparim diyecek adamlarken ellerine mouse verildi ülkeyi sevdiler böyle.
Ülke koskocaman bir tabut haline gelmis iste. Başında da sela okumaktan başka bir ise yaramayan saray musterileri
Uzun vadede hepimiz bir sebepten öleceğiz zaten, bununla barışık olmak ve bunu bilerek yaşamak lazım. Deprem için de gerekli önlemleri almak dışında yapabileceğimiz elimizden gelen hiç bir şey yok. İstanbul için bence de felaketin boyutu 50 kat daha büyük olacak, bunu bilerek yaşamak lazım. Sağlam binada oturmak, oturamıyorsan taşınmak, gerekirse şehir değiştirmek lazım çünkü depremde ölmek değil, sonrası korkutuyor beni.
Bu ülkede olan ilk deprem değil, izmir'de, düzce'de, elazığ'da bir sürü olay oldu, hepsini unuttuk. Bu da unutulacaktır mecburen.
insanlar nedense depreme hep kendi evlerinde yakalanacagini dusunuyor
belki bir turistik gezide, belki bir otelde, hastane de ya da ofisinizde de olabilirsiniz.
ulkedeki tum binalar dogru duzgunce denetlenip onlem alinmazsa, bu tehlike hepimiz icin
Depremde enkaz altında kalmayanlar disarida açlık, susuzluk, yersizlik ile savaşıyor zaten ve İstanbul'da olacak deprem bundan kötü olacak. Yani ben sağlam evde oturuyorum nasılsa diye düşünmek çok mantıklı gelmiyor bana zira hayatta kalmak şu anda çok daha zor. Bir kez daha gördük ki devlet diye bir şey yok. Yakınlarım 50 saatten uzun süredir enkaz altında daha başına giden bir devlet görevlisi yok mesela. Maraş ve Hatay diye iki şehir komple yok şu anda. İstanbul farklı mı olacak sanıyorsunuz?
İstanbul'daki kentsel dönüşümle yenilenen evlere de güvenmiyorum ben artık, depreme dayanıklı denilen koca koca rezidanslar çökmüş. Dediğim gibi evlerden canlı cikilsa da sonrası hiç iç açıcı değil.
Hibrit çalışma gibi şeyler dolayısıyla evde geçirilen vakit arttı ve gece depremleri daha korkutucu (uykudan uyanana kadar bile vakit kayboluyor) o yüzden herkes evi düşünüyor.
Ama foster’ın dediği de doğru bambaşka bir yerde yakalanıp eşle dostla buluşmak için binbir zorluk çekebiliriz veya gittiğimiz yer çökebilir.
Amerikalı survivalistlerin böyle 24 saat 48 saat kit planları vardı, baya sürekli çantanda o kadar saat yaşayabilecek -eve dönebilecek- kendini kurtaracak şeyleri taşıyorsun ama bizim gibi toplu taşıma kullanan insanlar için zor.
İstanbul depremini umarım görmeyiz. Görüp kalırsak yaşayacağımız şeyler de çok korkunç olacak. Konyaya taşınıp depremden etkilenmesek yine ülke mahvolacağı için yine fena etkileneceğiz. Büyük bir yenilenme yapılmazsa o depremle ülkenin sonu gelebilir.
Not: düzgün binaya taşınayım, başka şehre taşınayım desen hepsi iş ve paraya bakıyor. Kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışanlara kızamayacağım artık zira öyle yapıp hayatını kurtarman gerekiyor belki de…
enkaz altında kalan insanları, sokakta üstü başında bişey olmadan soğukta aç açıkta kalan insanları görünce. evi barkı yıkılan, işi gücü yıkılan, yakınlarını kaybeden insanları görünce, ölümün şahsen kurtuluş olduğunu düşünmeye başladım.
düşünsene 2 gündür ayazda bekliyorsun, karnın aç, evin barkın yıkılmış, ailenden enkaz altında olanlar var, ölenler var, kayıplar var, gidecek bi yer yok, aracın yok içine girip oturabileceğin,, imkansız derecede zor bir durum.
dün istanbulda yarım saat üstümdeki kışlık giysilerle dolandım ağzım burnum yamuldu soğuktan, oradakilr ne yapıyor hiç bilmiyorum, aklıma gelince mevcut şartlarımdan utanır hale geldim. mevcut şart derken, karnım tok, evdeyim, ev sıcak. bu yani.
ben yaşıyorsam ama çocuğum, ailem, yakınlarım, arkadaşlarım ölmüşse benim yaşamamın ne anlamı var ki. ölmeyi tercih ederim. zaten eninde sonunda öleceğim, acıyla yaşamak daha zor.
şuan yaşadığım alan şehrin en yeni mahallesi zemini sağlam ve 4-5 tane toplu konut siteden oluşuyor yani depremde ölmem muhtemelen. yeni toki de burada yapılacak. çevremdeki binalarda da yıkılan pek olmaz ama burayı etkileyecek deprem istanbulu yokeder ülke toparlanamaz o süreç sıkıntı olur. o yüzden en büyük umudum büyük istanbul depremi gelmeden bu ülkeden gidebilmek.
Deprem olduğundan beri bunu düşünüyorum. Bu sebeple çok fazla üzüntü de yaşayamadım. Yarın bir gün İstanbul'da aynı deprem olacak ve biz çoktan ölmüş olacağız, herkes televizyondan bizi izleyecek.
İstanbul'u tenzih ediyorum, çünkü orası için böyle bir yıkımda büyük bir kaos bekliyorum. Türkiye'de gerçekleşebilecek en büyük deprem aşağı yukarı Gölcük depremi ve bu son yaşadığımız deprem büyüklüğünde. Daha büyük olarak 1939 Erzincan depremi var ama o çok eski bir dönem olduğu için kayıplar üzerinden karşılaştırma çok verimli olmaz. Bu büyüklükteki bir deprem ile işin mühendislik kısmında mücadele etmek hiç zor değil.
Yani yarın öbür gün 8.5 ve üstü bir deprem olursa yapabileceğimiz şey neredeyse yok gibi ama öyle bir depremin de Türkiye'de olma ihtimali yok diyebiliriz. 1999 öncesinde Türkiye deprem kuşağı olmasına rağmen ciddi bir deprem bilinci yoktu. 1999 hazırlıksız yakalanan bir deprem oldu. Çünkü bundan önceki depremler Kars, Erzurum ve Van gibi nüfusun ve çok katlı binaların yoğun olmadığı yerlerde yaklaşık 99' depreminden 20-30 yıl önce olmuştu.
1999'da yaşanılan haliyle beceriksizlik ve umursamazlıktı ama orası uyanış oldu çünkü maddi olarak Türkiye tarihinin en büyük hasarı alındı. O noktadan sonra 23 yıl varken 1 adım ileri gidilememiş hatta gerilenmiş olması ise rezalet. İşte bu yüzden siyasi. İşte bu yüzden "şimdi siyisit zimini diğil" saçmalıklarına tahammülüm yok.
Yeni gelecek hükümet bunların hepsini düzeltecek mi? Bilmiyorum, göreceğiz ama şimdiki kadar bilim düşmanı ve inşaatçı dostu olmayacağı için elbette fark olacaktır diye düşünüyorum. Yani işin içine inşaat ve sıcak para gelince maalesef bunun sağı-solu veya akp'si, mhp'si veya chp'si kalmıyor ama bunlardan daha kötü olmalarının imkanı yok. Hele bütün parti programlarında liyakat önemli maddeleriyken. İşte o zaman ölme ihtimalin düşük. Bu duyurudaki insanların bir çoğu da ciddi bir deprem felaketi yaşamadan ölecek belki de.