[q]
(14) 

Müslümanlara soru

anais #1543824
Arada bir hiç aklınızdan “ya Kuran gerçek değilse” diye geçtiği oluyor mu? Napıyorsunuz öyle olduğunda?




 

oluyor. uzerine dusunmuyoruz cunku bizim icin ciddi bi kaynak degil hayati kurana gore yasamiyoruz. geleneksel muslumanim ne savunurum ne sorgularim

ala09

Gecmiyor. Oyle olsa bin kez ortaya cikardi. Azinlikta olsak ta bizler gibi bilim ve sanat pesinde olan muslumanlar var. Caner taslaman gibileri takip ediyoruz.

halk

Oluyor ve ben açıkçası bu şüpheyi oldukça yararlı buluyorum. Beni sığ bir kesin inançlı olmaktan koruyor, sorgulatıp araştırmaya itiyor. O anlarda aklıma Life of Pi'deki şu diyalog geliyor:
"Pi, Martel’in “şüpheye yer yok mu?” sorusuna “Aaa! Tabii ki var. Hem de her katta. Şüphe faydalıdır. İnancı canlı hale getirir. Ne de olsa ‘inancın gücünü sınanana kadar bilemezsin’ değil mi?”

Bu makalede açıklamış yazar:
"İmanın sadece bir ikrardan ibaret olmadığını bu ikrarla birlikte, onun gereği olarak yaşadığı sürece Tanrı tarafından sınamaya tabi tutulacağını, gerçek imanın, kendi ifadesiyle “inancın gücünün” bu sınama sonucunda ortaya çıkacağını ifade etmektedir."
Halil Uzdu, “Life of Pi” Filmi Üzerine Din Sosyolojisi Açısından Bir Değerlendirme”, Kafkas Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 8/15 (Ocak-January 2021), 211-229.

Amaranta ursula

“İnanç mücadelesi en büyük ermiş için bile her sabah yeniden başlar” diye bir söz var. Sorgulamak, belli bir tahlil ve muhakeme sürecinden geçirmek zaten Kur’an’da da sürekli vurgulanan ve hatırlatılan kavramlar.

Evet, öyle ara sıra değil; sürekli sorguluyorum. Dünyayı, hayatı, varoluşumu, insanlık tarihini, fiziği, matematiği, evrenin sistematiğini, aşkı, mutluluğu, kederleri, hayalleri ve hayal kırıklıklarını… Ve daha birçok şeyi… Aklımız sürekli “nasıl?” ruhumuz sürekli “neden?” diye sorarken başka türlüsü de mümkün değil zaten.

Kur’an- Kerim’de hayatla, varoluşla, insan doğasıyla ve daha birçok kavramla ilgili son derece tutarlı açıklamalar var. İnsanlığın medeniyete en uzak halinin içine doğmuş, okuma yazma bilmeyen bir insanın tahayyül bile edemeyeceği bir kompozisyona, kavramsal zenginliğe ve insan ruhuna seslenen bir derinliğe sahip.

Dünyanın en mutlu insanı değilim ama ruhum hayata dair inanılmaz bir tatminkârlık içerisinde. İnsanlık olarak sınırlı aklımız, algımız ve bilgilerimizle ulaşabileceğimiz farkındalık eşiği çok sınırlı.

13,6 milyar yıllık evrenin tarihinde komik bile sayılmayacak 80-100 sene önce Einstein gibi bir dahi yaşadı. Ve öldüğünde tüm evreni Samanyolu Galaksi’sinden ibaret zannediyordu. Şimdi bambaşka bilimsel bir gerçeklikle muhatabız.

Bu vardığımız ya da varabileceğimiz son nokta da değil üstelik. Evren aşkın bir yapı ve bu aşkınlığı bu zenginlik, mükemmellik ve güzellikle yaratan bir Allah var. Ben inanıyorum. Kur’an’ın ifade ettiği bir sürü hakikatin varlığına da on yıllardır şahit oluyorum.

levent bilgen

Bir yaradana inanıyorsunuz ve ondan size gelmiş bir kitap var. Müthiş bir heyecan. Ben bu heyecanla okuduktan sonra yavaş yavaş kafamı kurcalamıştı. Bir belki bir buçuk yıl kadar gerçek olduğu konusunda kendimi çok ikna etmeye çalıştım. -çok dindar bir aileden geliyorum- Fakat bocalama ile geçen onca zamandan sonra kendimi daha fazla kandıramadım. 10 - 12 yıldır da hayatımda islam yok. Kararımdan zerre şüphe duymadım. Çünkü öncesinde kendimi çok yiyip bitirdim.

ruhen hastayim ben

19 kodu matematiksel bir delil ortaya koyuyor. İnsanların en çok sorguladığı dönemde (bilgisayar çağında), bilgisayar ile ortaya çıkan, insanlığın ortak dili olan matematik ile, evrensel bir mucize. Denizin yarılmasından daha büyük bir mucize çünkü tüm insanlığa gösteriliyor. Yine de görmek istemeyen görmez orası ayrı, bahane üretecek olan her türlü üretir.

Tisatiaşer

olmuyor. Bana ateizm ve yaratıcının olmaması garip geliyor. İnsanlık ve evren tesadüfen mi oluştu ya da insanlık dünya arenasına nasıl çıktı? sorularının evrimsel cevaplarına pek inanamıyorum.

komando kani var bende

Muslumanken aklımdan geciyordu. Hatta kurani okuyunca aklimdan geçti ilk olarak "bu biraz garip sanki" diye :) Bir tık vicdan azabı hissederek, karsima çıkan tüm mantiksizliklari mantığa bürüdüm bir dönem. Daha fazla kendimi kandiramadim +2

Sonra zaten doğru yolu buldum xd artık kendimi daha tutarlı hissediyorum

abuzer

500 yıl önce avustralyada amerikada doğsan yada 2000 yıl önce dünyada herhangi bir yerde doğsan böyle bir problemin olmayacaktı.

bluewhale

herhangi bir mantıksız durumda geleneksel islamcıları takip edenlerde genelde vardır bir hikmeti deyip kabulleniş aşaması oluyor. büyüklere, atalara itaat durumu yani.

zamanında ateist forumlarda dile getirilen şeyleri okuyunca ben de yok ya öyle değildir, kuranın vardır bir hikmeti diyordum ama bu da aslında bir kabullenişti.

sonraları anladım ki kuranı anlamadıklarında kendi görüşlerini kuran diye yutturmuşlar bize. haliyle bir ton çelişki türüyor bu durumda.

süleymaniye vakfının çalışmaları ile artık şüphe duyduğum bir şey yok.

emcekare olmadi einstein olsun bari

Gercekliginden suphem yok ama bazen kendi kendime "yarabbi ben de senin kulubum, neden bu kadar sikinti?" Diye hayati sorguluyorum.

Asla isyan etmek istemem ama bazen dayanacak gucu kendimde bulamiyorum.

Birisinin musa gibi denizi yararak hayatimi degistirmesini beklemiyorum ama bu kadar ugrasip didinmeme ragmen neden bir turlu hayatim rayina oturmuyor diye merak ediyorum.

Intihar gunah olmasaydi.. diye ic geciriyorum.

Bu yol nereye gider bilmem ama yürüyorum işte

evet, boyle bir ihtimal var cunku

nibba

Hiç geçmiyor. Sonradan islama dönen birisi olarak İslamın Derya deniz olduğunu idrak ettim fakat sorularımı dile getirmeyi bırakıp akışa kendimi bıraktığımda. Zaten sorularıma cevapları o süreçte bir bir aldım. Alt yapım olmalı dedim ve bunun için çaba verdim. İnandığım şeyi ne kadar biliyordum? Neyi temsil ediyordum? O çabalarım döneminde de zihnimi bu işe bulaştırmadım. Yolunu yordamını öğrendim anca. Onca zamandan sonra öğrendiğim bu işte,dedim ya Derya-deniz.İşte bu yol-yordam ya da adına adap diyelim , bunu bilince zihnimden geçen karmaşık düşüncelere nasıl yaklaşmam gerektiğini anladım, hassasiyet sınırlarını biliyorum, dilimi terbiye etmeyi biliyorum. Yani bakış açısını biliyorum illaki zihnimizden her türlü düşünce geçiyor fakat yaklaşımı nasıl olmalı biliyorum. Onca zaman öğrendiğim bu işte. Zira imandan çıkmak çok kolay.

halboyle

Gerçek değil. Eskiden müslüman bir hayat yaşardım ama düşünmeden, öğretileni yaparak. Anlamını bilmediğim, ezberlediğim kelimeleri tekrar ederek. Hayatım boyu zekamla ön plana çıktım. Çocukken, 2. Sınıfta kuran kursuna gittiğimizde 1 haftada sübhanekeyi ezberleyemeyen tipleri gördüm ve bana çok kolay gelen bir şeydi. Onlarca sureyi çatır çatır ezberledim. Orta okulda din dersinde hoca sure ve ilahi ezberleyip okuyana sözlüden beş veriyordu. Her hafta bir beş daha alıyordum. Neye yarıyordu :) Düşünmüyordum. Yaşadığımız Anadolu kasabasında din çok önemliydi. Beş vakit camiye namaza giderdim ve çok takdir ediliyordum. Ben takdir edilmeyi seviyordum. Takdir edilme duygusunu başka konularda elde edince bunu niye yaptığımı sorguladım. Dinden çıkmam zor olmadı. Çok samimi ve dürüst bir insanım. Kendimi tanıyorum. Din dedikleri şey bana göre değildi. Bayram namazına diye çıkıp bir dolanıp eve geri dönenlerden oldum :) sonra bu din işlerinin büyük bir oyunun parçası olduğunu düşündüm. Belli kalıplar içinde düşünmek zorunda değilim. Pilot kalemden tanrının varlığını ispat edenler falan. Ona ayıracağım zamanı, eforu kendime ayırırım. Benim için artık en ufak bir anlamı yok. Saadet zincirlerini bilirsiniz. Yıllardır insanlar bunun içine bir şekilde girer. Sonradan girenler de bir şekilde size ulaşır, “sana hayatının fırsatını sunmak için aradım, arkadaşım” hadi oradan. Benden uzak olsun. Şu yazdığım yazı bile benden giden bir zaman. Ben kendi hikayemi anlatmayı seviyorum. Yoksa dinle ilgili tartışmaya, efor sarfetmeye en ufak niyetim yok.

bir arkadaşım var. Tüm büyük dinleri teker teker kıyafet dener gibi denedi. Ciddiyim. Musevi oldu, nasıl olduysa, kiliseye gidip peder beylerle görüştü, hristiyan oldu. En son İslamı seçti. Ama orada vahhabi görüşünde. En katı, en uç. Şeriat kafa kesme bilmem ne. Evet diyor. Yanacaksın diyor. Kendinden çok emin. Ama o tarafa geçtiğinden beri dünyası o kadar küçüldü ki. Evliydi eşim çalışamaz dedi. İşinden oldu. Yıllarca babasının verdiği harçlıkla yaşadı. Sonra kul hakkı demeyip torpille düz memur oldu. Aç mı kalsaydım diyor. Neyse çok uzatıyorum. Ben hayatımı yaşıyorum. Dinle ilgili nöronlarımdan birini bile feda etmem.

gabe h coud
1

mobil görünümden çık