1- Şirket içinde kullanacağım tüm hesapları açmaları haftalar sürdü. Şimdi hesaplar var, ama hala bana kimse bi iş vermiyor. Napıcam ben diyorum, takıl kafana göre diyorlar.
2- Hiç iş olmamasına rağmen mesai saatleri konusunda acayip bi hassasiyet var. Geçen bi yere gidicem diye erken çıktım, yöneticim trip attı "keşke haber verseydin" diye. Zaten işim yok napcan beni diyorum, olsun sen söyle yine de diyo.
3- "Açıkta priz görürseniz parmağınızı sokmayın, elektrik çarpar" gibilerinden bir iş güvenliği eğitimi verdiler. Baya ciddilerdi. Sonrasında sınav falan yaptılar. Geçer not alamazsam tekrar eğitim alacakmışım.
4- HER GÜN birden fazla toplantı var. Ama belli bi konusu yok bunların. Herkes birbirinin halini hatrını soruyor, bir önceki toplantıda konuşulan şeyler tekrar söyleniyor, sonra toplantı bitiyor. Ertesi gün yine aynı konuyu konuşuyorlar, kimse bi karar almıyor, "tamam not aldım" diyo yönetici. Not aldın da napıcaksın? Cevap yok. Toplantının süresi var, sonuna kadar oturuyor herkes ortada bi konu olmamasına rağmen.
5- Maalesef yazılımcıların kalitesi çok düşük. Adamın son 2 ayda yazdığı kodu baştan sona refactor ettim. Oturdum bi sürü test falan yazdım. PR açtım "LGTM" diyip onaylamışlar, sıfır yorum. Nolcak şimdi? Bi itiraz, bi naptın nettin gel anlat hele diyen falan yok. Normalde 10 satır kod yazsam 15 tane öneri/yorum gelirdi, ne yapacağımı bilemedim.
Ortam bu mu yerli ve milli büyük şirketlerimizde?
100 bin kişilik şirkette çalışıyorum.
1-bugun basliyor diye sisteme girsem temiz iki hafta sürer bilgisayar bulmakti, bütün girisleri acmakti vs.
2-sirkete bağlı. Çok ünlü fmcg firmasında calistim, kart sistemi vardı. Dakika hesaplanır ona göre maaş verilirdi. Su an çalıştigim yerde ortam rahat. Sirkete bagli biraz, hatta şirketin ofisine de bağlı. Bizim her ülke ofisi böyle değil. Hatta fransa'daki başka ofisler bile böyle olmayabilir.
3-evet. Bazen öyle egitimler oluyor ki (sistem üzerinden) her soruyu cevaplayana kadar yapman lazım. Bir ara eu chain transactions diye bir test geldi, ofisce resmen kopya ceker olduk bunun cevabi ne ya diye. Baya zorluydu. Is güvenliği özellikle üretim olan yerlerde çok ciddi. Fmcg firmasi kimya fabrikasiydi, iki gün egitime gitmek zorunda kalmistim.
4-malesef. Bazen sabah 9dan başlıyorum aksam 4e kadar sürekli toplanti. Bitmiyor vallaha.
5-yorum yok. Yazilimcilar ile cok az muhatap oluyorum. Genelde hintli ekip hit or miss. Bazıları efsane, bazıları bu nedir arkadaş oluyor.
50 den fazla şirketin denetimine gitmiş, tr nin en büyük holding inin şirketlerinden birinde çalışıyorum.
1 hiyerarşi çok yüksek. Dolayısıyla çok normal.
2 mesai saatleri konusu hep hassas. 17:30 da bitiyorda 17:30'dur. 17:29 hep hatırlanır. İş olmasa bile 1.izinden sonra 2.si yasal şekilde izin kullanma prosedürü ile alınmadıysa sıkıntı çıkarır.
3 eğitim çok önemli, hep ciddiye alınmalı. Her yerde. Çünkü sizi tanımıyorlar, herkes sizin gibi kalifiye olmayabilir.
4 toplantılar da mesai saati gibi. cidden verimsizlik hat safhada.
5 çünkü parçalara ayrılmış durumda. İşin özelinde uzmanlık aranıyor.
Bütün maddeler için ortak yazıyorum bunı: kurumsal yerler çok büyük. Ve kontrol sağlanabilmesi adına prosedürlerle süreçler bağlanmıştır. Follow the route yaparsınız. Prize sokmayın denilmesi söylenir ve bunu duyarsınız. Mesaiye uyum ve izin alarak çıkış denir, buna uymanız beklenir. Bu sayede o yapıda herkes arasındaki düzeni koruyabilirler.
Ufak işletmelerde bunun kontrolü kolaydır. Yönetmek kolaydır. Ancak kurumsalda 17:30 öncesi hayat böyle.
Daha iyi önerileriniz varsa öneri sunma platformları toplantılarında bunları anonim yada doğrudan paylaşabilirsiniz. Verimli toplantı yada konu ilgilerinde ilerleyebilirsiniz.
Hep böyle değil. Çok etkili çalışan, hızlı karar alıp uygulayan çok kurumsal şirket var. Huzur olanı görmedim ama kompleks yapı beraberinde gereksiz stresi de getiriyor. Göze batmayan gizli işsiz çok sayıda olabilir.
Bizde mesela minimum toplantı. Az ama süper kalifiye çalışanla maksimum verim.
Aynen dediginiz seyler oluyor
Evet aynen her şey yazdıgınız gibi. Bir de bazı tiplerle karşılaşırız dersin bu adam nasıl okulu bitirmiş de buraya kadar gelmiş.
İşlerin erken biter birkaç saat erken gitmek istersin, yöneticinin ensesine şaplak yapıştırmıssın gibi muame görürsün.
Verimliliğin şirketin kapısından girerken ve çıkarken okuttuğun personel kartının her ikisi arasındaki süresiyle hesaplanır.
Toplantılar genelde toplantı yapmış olmak için yapılır.
Türkiyede böyle gidiyor işler
25k çalışanlı yerli bir kurumsal kere kurumsal bir şirkette çalışıyorum. gözlemlerim şu şekilde.
1) onboarding süreçleri çok yavaş işliyor ve bazı işlemler siz işe başlamadan tetiklenemiyor sap/sf girişleri vb. bu durum bürokrasi ile de birleşince hesapların açılması tam verimli çalışmaya başlama 2-3 haftayı buluyor. yöneticiler de acil üzerinize almanız gereken bir iş yoksa önce ortama adapte olmanızı bekliyorlar. iş belli bir zaman sonra yığılır.
2) evet, zaman yönetimi sisteminiz vardır her şeyi oradan yapmak en doğrusu.
3) ben üretim sektöründe çalıştığım için her şey çok ciddi 8 saat isg eğitimini sonunda sınavlı ciddi bir şekilde yapıyoruz 2-3 senede bir.
4 ve 5 bizde yok varsa da haberim yok. IT'ye ait sorunlar olabilir.
1. hesapların açılmasının uzun sürmesi normal.
2. net haksızsın. öyle kafana göre "elimde iş yok ne de olsa" diyip çıkıp gidemezsin.
3. mutlaka birisi parmağını prize sokmuştur ki bu eğitim veriliyordur. her şeyi geçtim İSG eğitimi yasal bir zorunluluk.
4. toplantı olayında haklısın. lüzumsuz toplantılar gerçekten dünyanın en sıkıcı şeyi.
5. sektörü bilmediğim için yorum yapamadım ama genel olarak bir "salla başı al maaşı" durumu olduğunu sezinliyorum.
Welcome to jungle
Hangi sektor
hepsi çok doğru. 2 de sen yerden göğe haksızsın bu arada, şirketle değil etikle ilgisi var, sadece trip yiyerek sıyırdıysan iyi.
Pandemi dönemi iş değiştirdim herkes evden çalışıyordu. Bilgisayarım daha hazır değilmiş, işe giriş işlemleri için gittim ik sunumu, imzalar vs derken yarın ofisinize geçebilirsiniz dediler. (40k+ çalışanlı yerli holding) ama çalışacağım ofiste kimse yok herkes home office. Bilgisayar da yok. Müdürüm aradı, sen memleketine dön hazır olunca gelir alırsın bilgisayarı diye. 2 hafta sürdü bilgisayarın gelmesi. Mesaiye gelip boş boş bekleme durumum bile olmadı. Aile evine dönüp yatmaya devam ettim.
Is aktarımı teams ten olacaktı haliyle. Bilgisayar geldikten sonra teams yetkisinin verilmesi de 3 hafta sürdü. İse başladıktan sonra ilk "ben bir şey yaptım" diyeceğim şey 3 ay sonraydi, hazırlaması 5 dk süren bir Excel raporu.
Bugün 1.5 yıldır aynı yerde çalışmaya devam ediyorum. Hala fırsatını buldukça müdürüme daha fazla iş ve sorumluluk istediğimi, canımın sıkıldığını iletiyorum. Bu süre zarfında 2 genel şirket zammı, bir de performansımın "iyiliği" sebebiyle özel zam aldım. Ekstrem dönemler hariç günde 70 80 mail atarak günü bitiriyorum. Genel olarak elim hızlı ve Excel hakimiyetim sebebiyle aynı işi yapan insanların saatler sürer dediği şeyleri dakikalar içinde bitirebilmemden kaynaklı boşluğa düştüğümü düşünüyorum. Yani bundandır herhalde, yoksa herkes çok yoğunum diye ağlarken benim canımın sıkılıyor olması çok mantıklı gelmiyor. Ağlayanlara benden sonra başlayanlar da dahil.
Çok yoğun çalışan sürekli mesaiye kalmalı bir şirketten geldim. Belki oranın temposuyla iş hayatına başladığım için yadırgıyorumdur, normali budur kestiremiyorum. Haftada 4 gün fix mesaideydim, sabah 7:45 akşam 21.00 şeklinde